Vücut; bütün olarak insanın maddi varlığıdır.
Vicdan; kişinin kendi kendisini hak ve sağduyu ile yargılaması, muhasebe etmesidir.
Vücut ile vicdan birbiriyle güçlü bir bağa ve de bağlantıya sahiptir.
Vücut insanın var olması ise vicdan insanın kendini bulmasıdır. Kendi varlığının farkına varmasıdır.
Her şey icat edilir ama vicdan icat edilemez. O insanın ruhu ve özüdür.
“O kadınları, gücünüz ve vicdanınız ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun” (Talak:6). Burada vücut, sahip olunan imkânlar ile vicdanın toplamıdır. Kadın-erkek arasında sadece vücutların ilişkisi yoktur. Aynı zamanda bir vicdan ilişkisi vardır. Birbirlerinde vücut bulmak vardır.
“Nankörlerin amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki, susayan onu su zanneder, nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, yanı başında Allah'ı bulmuştur…”(Nur:39). Serap görünen bir vücuttur, hayali varlıktır. Yanına varınca serap yok olur. Lakin Hak oradadır. İşte vicdan varlığın seraba dönmesine engel olur.
Varlığın vücudu, vicdana bağlıdır. Yoksa varlık bir seraptan başka bir şey değildir. Vicdan da Hakkın kendisidir.
Günümüz dünyasında her alanda icatlar yapılıyor. Ama icatlarda vicdanı dikkate alan çok az kimse vardır. Sonra da icatlar vicdansız sonuçlar ortaya çıkarıyor. Bu her alanda böyledir. Bir icat, vicdan dikkate alınmadan vücuda geldiğinde zulüm aracıdır, aldatıcıdır. Hakikati ve haklılığı yoktur.
Hangi alanda olursa olsun yapılan her yeniliğin, her icadın temeli vicdan olmalıdır. Hukukta, teknikte, sosyal yapıda… Elhasıl her alanda bu böyledir. Bir yasa vicdan olmadan vücuda geldiğinde ve bu şekilde uygulandığında mutlaka birilerini mağdur eder. Teknik bir alet vicdan olmadan icat edildiğinde ve bu şekilde kullanıldığında insanlığa zararlar verir. Tahribata yol açar.
Anadolu’da Batı yapısı teknik eşyaya başlangıçta “Gâvur icadı” denilmiştir. Bazıları bunu bir tür tutuculuk hatta gericilik olarak görüyor. Ama işin hikmeti çok farklıdır. Bu “gâvur icadı” deyimi aslında Batı’dan gelen icatların vicdandan mahrum olduğunu ifade ediyor. Nitekim Batı’dan gelen ve adına “gâvur icadı” denilen icatların önemli bir kısmı insanlığa büyük zararlar vermiştir. Belli oranda hayatı kolaylaştırmış olsa da hayatın özüne zarar vermiştir. İcatların çoğu kültürel, düşünsel, ekonomik sömürü ve zulüm aracı haline gelmiştir.
Ümmet olarak bizim icat etme kabiliyetimiz istenen seviyede olmayabilir. Hiç olmazsa vicdanımız güçlü olsun. Bu bağlamda vicdan hareketi umulur ki heyecan veren güzel icatlara vesile olur. O icatlar da dünya âleme vicdanı öğretir. O zaman işin hazzı güzelliği ve hayrı nasıl da tadılır. Herkes yakinen görecek.
Dünyada bir “Vicdan hareketine” ihtiyaç duyuluyor. Ama aynı şekilde her hareketin de bir vicdana ihtiyacı vardır.
Vicdanlar harekete geçsin, hareketler de vicdana kavuşsun. Bunun dışında her şey hayal kırıklığıdır, boştur, anlamsızdır.