Virüs toplumun birçok kesiminde korkuları artırdı.
Korkuların artması hayallerle destekli umutların da artmasına neden olabilir. Hatta korkuların devam etmesi gerçeklik duygusunun kaybolmasına, vehimlerin gerçekmiş gibi algılanmasına neden olabilir.
Yanlış anlaşılmasın mektepli bir psikolog değilim, benimkisi sadece biraz okuma biraz da tecrübe. Zihni virüs kapmamış birinin her türlü eleştirisine açığım.
Neyse…
Virüsün etkilerinden söz ediyorduk.
Dindarlar birkaç ezan sesinden yola çıkarak dünyanın dine yöneldiğini iddia ederken, dinsizler ise sanki bütün bilim adamları dinsizmiş gibi “din kaybetti, herkes bilime muhtaç” anlamına gelen hezeyanlar savuruyor.
Virüs üzerinden hakaret etmeyi, dini değerleri küçümsemeyi vazife telakki eden zavallılar…
Mesela “dışkı yiyen profesör”…
Herhalde bu aralarda karantinadan dolayı “yeterince beslenemiyor” olacak ki, şöyle mesajlar verebiliyor: “Kâbe açılmak için gavurun bulacağı aşıyı bekliyor.”
Dedik ya yeterince beslenemediği için bazı şeyleri göremiyor.
Her yerin kapatıldığından habersiz; ama bilmiyor, göremiyor…
Mesela sadece Kâbe’nin değil de tüm ibadethanelerin, eğlence merkezlerinin, konferans salonlarının, spor alanlarının kapatıldığını…
Gavurluğun coğrafya ile alakasının olmadığını…
Aşı çalışmalarının dünyanın her yerinde devam ettiğini…
Bir “la havle” çekelim, bir daha “neyse” diyelim ve asıl konumuza dönelim.
Şöyle ilginç bir habere rastladım.
Prof. Sencer Ayata: “Ufukta, gücünü bilimden alan uzman otoritesinin, siyasi otoritenin önüne geçeceği yeni bir aydınlanma görünüyor.”
Hiçbir anlamı yok; ama son derece cakalı, fiyakalı bir laf!
Merak ettim ve biraz tarama yaptım.
Kimmiş bu Sencer Ayata?
CHP eski milletvekili, sosyoloji profesörü, sosyal demokrasinin Türkiye’deki gayri resmi sözcülerindenmiş gibi sözler sarf eden bir akademisyen.
Sencer Ayata ile ilgili en ilginç ifadeleri ise “ekşi sözlük”te gördüm:
“Rahmetli Turan Güneş’in kızı Ayşe Ayata’nın kocası olmaktan başka hiçbir özelliği yok. Adam gibi uluslararası kabul gören dergilerden birinde yayınlanmış bir tane makalesi yok. Akademik ve politik olarak bir tane başarısı yok.”
Tabii şimdi size biraz da Turan Güneş’i anlatmak lazım.
Birçok kişi onu zor dönemlerin Dış İşleri bakanı ve Ecevit CHP’sinin önemli ismi olarak tanıyor; ama aslında Demokrat Parti’nin kurucuları arasında yer almış. Sonra başka parti denemeleri olmuş ve nihayet yine CHP’ye dönmüş.
1973’teki CHP-MSP koalisyonunda Dış İşleri Bakanlığı yapmış.
Asıl ününü de o zaman elde etmiş. Kıbrıs harekatı sırasında “Kızım Ayşe tatile çıksın” şifreli mesajı ile harekatın başlaması talimatını vermiş.
İşte Sencer Ayata, Turan Güneş’in mesajıyla dünyada tanınan kızı “Ayşe” ile evlenmiş ve ikbal merdivenlerini tırmanmış.
Bunun dışında “efsane profesör” diyen de var, “elitist” diyen de.
Neyse, biz yine baştaki “öngörü”ye dönelim.
“Ufukta, gücünü bilimden alan uzman otoritesinin, siyasi otoritenin önüne geçeceği yeni bir aydınlanma” görüyormuş Ayata.
İnsanın aklına şöyle bir soru geliyor: Dünya siyasetinde söz sahibi olan ülkelerin hangisi bilime dayanmıyor?
Bilimsel gelişmeler, silah teknolojilerinde, uzay araştırmalarında, bilişim sektöründe, sanal ticarette ve sanatta inanılmaz değişimlere neden oldu. Dünyanın hemen her ülkesi bu konuda ileri gidebilmek için çaba harcıyor.
Sencer Ayata, deney ve gözleme dayanmasına rağmen, hiçbir zaman kesin sonuçlar vermesi beklenmeyen “sosyoloji”den başka bilim kabul etmiyor mu acaba?
Ama durun!
İşin sırrı son üç kelimede.
“Yeni bir aydınlanma”
“Eski aydınlanma”da din devreden çıkarıldı, akıl ve bilim tek belirleyici kabul edildi.
Sencer Ayata, bir daha dine söz hakkı verilmesini talep etmeyeceğine göre…
Nedir “yeni aydınlanma” diye sorabiliriz.
Sizce bir cevabı var mı?
Bekleyip görelim. Virüsün aydınlattığı zihin dünyası nasıl projeler sunacak?