Henry David Thoreau, ABD'nin Meksika'ya karşı yürüttüğü emperyalist savaş sırasında konan nüfus başına vergiyi "ödediği dolar, bir adam öldürmek üzere, başka bir adam veya tüfek satın almaya yaramasın" gerekçesiyle vermeyi reddedince bir gece hapis yattı.
Kendisinden on dört yaş büyük olan ve bir çok özgürlükçü düşünceyi kendisiyle paylaşan Raplh Waldo Emerson, telaşla arkadaşını görmek üzere onun hücresine girdiğinde aralarında şöyle bir konuşmanın cereyan ettiği anlatılır:
"- Henry, neden buradasın?"
"- Waldo, sen neden burada değilsin?"
Bu olay, 1846'da cereyan etmiştir. Yıl 2018; ama Waldo'lar hala olması gereken yerde değil.
O gün sözkonusu olan Meksika idi; bu gün ise Filistin...
Özgürlük Filosu'ndan bahsetmek istiyorum. Waldolar, İslam ümmetinin dört bir yanında uyuklarken; Henriler, İsveç ve Norveç'ten Filistin'e doğru yola çıktılar.
İşgal rejimi basınında yer alan haberlere göre, siyonist işgal rejimi ordusu deniz güçleri, Gazze'ye doğru ilerlemeyi sürdüren Özgürlük Filosu'na ait gemiyi durdurdu.
Özgürlük Filosu'nun resmi sayfasından yapılan açıklamada da rejim güçlerinin gemiyle Gazze Limanı'na yaklaşık 49 mil mesafede irtibata geçtiği belirtildi.
Açıklamada, rejim askerlerinin gemideki gönüllüleri anonslarla daha fazla ilerlememeleri konusunda uyardığı, gerekirse güç kullanmaktan çekinmeyecekleri tehdidinde bulunduğu ifade edildi.
Bir grup savaş gemisinin filonun yakınında seyrettiği ve her an barbar rejim askerlerinin müdahalesiyle karşı karşıya kalınabileceği dile getirilen açıklamada, kısa süre içinde teknenin dış dünya ile irtibatının kopabileceği kaydedildi. Gazze'ye tıbbi malzeme taşıyan ve Norveç bayrağı asılı gemide aralarında gazeteci ve insan hakları savunucularının da yer aldığı 16 ülkeden 22 kişi bulunuyor. İşgalci israilin 2006'dan bu yana Gazze'ye uyguladığı ambargoyu delmek amacıyla 15 Mayıs'ta Norveç ve İsveç'ten yola çıkan filodaki aktivistler, uğradıkları limanlarda Gazze'ye yönelik ablukayı dünyaya anlattı.
Evet, bu ümmetin yetimlerinin uğramış oldukları zulmü dünyaya anlatmak üzere yola çıkan cesur yüreklerden oluşan filonun içerisinde biz yokuz. Bizim için yola çıkan bir filoda bizim olmayışımız utanç vericidir. Oysa Gazze'deki zulüm çemberini, kuşatılmışlığı ve ablukayı kırmak için dünyanın dört bir yanından Filistin'e sel gibi akmamız gerekirdi. Milyonlar yollara düşmeli ve tek bir sonuç için seferber olmalıdır. Abluka kalkana kadar da milyonlar bu kutlu yolculuğa devam etmelidir. Ama anlaşılan birileri Henri'nin sorumluluğunu yüklenip bedel ödemek yerine, Waldo'nun rolünü oynamayı tercih etmektedir.
Oysa bu dava bizimdir. Birileri, bizim için ayağa kalktığı halde bizler yerimizde oturmayı tercih ediyorsak, oturup düşünmemiz lazımdır. O halde hem devletler hem de sivil toplum kuruluşları, ellerindeki imkanları seferber ederek, nefessiz kalan Gazze'ye bir nefes olmalıdır. Bu sorun çözülünceye kadar da mesele tüm insanlığa, dünya kamuoyuna mal edilmelidir. Bu insalık suçu, hem vicdanlarda hem de uluslararası mahkemlerde ve platformlarda mahkum edilinceye kadar bu işin peşi bırakılmamalıdır. Bir avuç insanın Gazze için yapmış olduğu bu şerefli yolculuk eğer kamuoyu oluşturma hususunda bu kadar etkili oldu ise, yüz binlerin Gazze'ye akması ve kararlı bir duruş sergilemesi neticesinde siyonistlerin diz çökmesi mukkadderdir.
Waldoların üzerlerindeki ölü toprağını atıp ayağa kalkması temennisiyle...