Bu hafta Xanıkê Şehitleri A.Celil Talayhan ve M.Şerif Şimşek adlı kardeşlerimizin şehadetlerinin 2.yıldönümüydü. 29 Mayıs 2015 günü, HDP'lilerce, kendi köylerinde, 7 Haziran seçimlerinden bir hafta önce kalleşçe ve de hunharca katledilmişlerdi. Bu vesile ile şehadetlerini tekrar kutluyorum. Onurlu ailelerini de böyle azizler yetiştirdikleri için ayrıca tebrik ediyorum.
Bu şehitlerimizi ve onların şahsında Xanıkê köyünü önemli ve de farklı kılan yönleri itibarıyla mercek altına almamız gerekir. Bölgenin yakın tarihini, cereyan eden toplumsal olayları, uygulanan projeleri ve de halkın bu projelere karşı tutumunu tanımak açısından iyi bir laboratuardır. Xanıkê son 40 yılımızın mükemmel bir fotoğrafıdır. Bölgeye dayatılan projeler, icbarlar, kıskaçlar ve de asimilasyonları iliklerine kadar yaşamış, reaksiyon göstermiş, direnmiş, projeleri akamete uğratmıştır. Bu açıdan çok iyi bir sosyolojik vakıadır.
Köy; Şırnak/İdil ilçesine bağlı, altmış yetmiş haneli, Suriye sınırına köyün sınırları itibarıyla sıfır noktasında bir Kürt köyüdür. Asıl önemini de sınırdan almaktadır. 80'li yıllarda Türkiye'deki siyasi çalkantıları dolu dolu yaşamış, bu yönüyle siyasi bilinç noktasında oldukça yüksek seviyededir. Sınır geçişlerinin rahat olması itibarıyla kaçakçıların ve neredeyse bütün sol fraksiyonların bir şekilde faaliyet gösterdiği müstesna bir köydür. 80 darbesi sonrasında PKK'ye yol verilmesi neticesinde buradaki diğer sol örgütler, PKK'nin tekçi, dayatmacı ve de acımasız politikası neticesinde tasfiye edilmiş, tüm bölgede olduğu gibi Xanıkê köyü de PKK'ye teslim olmuş ve merkezi, lojistik üslerinden biri haline gelmiştir.
Ancak bu tarihlerde peygamber sevdası da köye ulaşmıştır. Tertemiz gençler İslam davasına gönül vermiş ve çok kısa bir sürede köyün rengi değişmiştir. PKK köyde faaliyet gösteremeyecek duruma düşmüş, aktif PKK milisleri köyden ayrılmak zorunda kalmıştır. Sınır nedeniyle çok stratejik bir üslerini kaybeden PKK, bunu hazmedememiş, yıllarca bu köy ile uğraşmıştır. Sosyal, siyasi, ekonomik ve de askeri ambargolarla köylüleri bezdirmeye ve İslam davasından uzaklaştırmaya çalışmıştır.
Tehditler işe yaramayınca köy dışına her çıktıklarında bu imanlı ve kararlı gençler katledilmiş, yollarına mayınlar döşenmiştir. M.Şerif ve A.Celil'in de şehadetleri ile köydeki şehit sayısı 10'u bulmuştur. Bunların arasında 45 yaşında Ayşe anamız ve 8 yaşındaki kızı Fatma da bulunmaktadır. Ancak tüm bu baskı ve saldırılar da işe yaramamış, Peygamber sevdası köyün sınırlarını aşarak çevre köylerde de yayılmaya başlamıştır. PKK'nin siyasi uzantısı olan HDP de bir türlü köye nüfuz edememiş, bir siyasi çalışma dahi yapamamıştır.
PKK'nin zulümleri ile eş zamanlı olarak devletin derin ve kirli yapılarının da kılıcını her zaman ensesinde hissetmiştir. Zira bölgenin İslamsızlaştırılması, seküler, sosyalist ve komünal bir toplumun inşâsı, uluslararası bir proje idi ve bunun taşeronu sadece PKK değildi. Bu nedenle köy, JİTEM gibi yapıların da tarassutunu şiddetli bir şekilde yaşamaktaydı. Neredeyse haftada bir köye baskınlar yapılıyor, köylüler gözaltına alınıp işkencelerden geçiriliyordu.
Xanıkê ve benzeri müstesna köyler, bu uluslararası projeye yıllarca eğilmeden, bükülmeden direndiler. İdil'in Tepeköy'ü, Cizre'nin Basiskê köyü ile Nur Mahallesi, Dargeçit'in Gera Cafer köyü bu müstesna köylerdendir. Onlarca şehitlerine ve yıllarca süren ambargolara rağmen tek başlarına direndiler ve bu projeyi akamete uğratmayı başardılar. PKK ve diğer kirli yapıların taşeronluğunu yaptığı projeler eğer bölgede başarısız olmuşlarsa hiç şüphesiz bu mücadele ve direniş abidesi köyler ve isimsiz kahramanlar sayesindedir. İsimsiz diyorum zira bölgenin bu yüzü halen ısrarla gizlenmektedir.
Bilinmesi gereken en önemli husus; bölgenin ve özellikle 90'lı yıllarda yaşanan kirli sürecin hakkıyla bilinmesi, sağlıklı çıkarımlar yapılabilmesi ve de sorunların sosyal dokuya uygun bir şekilde çözülebilmesinin yolu Xanıkê ve diğer benzer köyleri hakkıyla anlamaktan ve misyonlarına sahip çıkmaktan geçmektedir.