Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı bin 500 nüfuslu Sevindik (Xecita) köyünde, Büyükşehir Belediyesi tarafından bin 200 dönümlük mera alanına Katı Atık Yönetim Tesisini inşa edilmesine tepki gösteren halk, yine şantiye alanı yürüyerek projenin durdurulmasını istedi.
Sloganlar eşliğinde kadın-erkek, genç-yaşlı şantiyeye yürüyen köylüler, jandarma tarafından durduruldu. Şantiye alanına giremeyen halk, oturma eylemi yaparak, köylerinde hayvancılığı bitireceğini ileri sürdükleri projenin durdurulmasını talep etti.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından kendilerine iş vaadiyle imza attırdığını iddia eden köy halkı, belediyenin kendilerine samimi davranmadığını, projenin hayvanlarına ve tarım arazilerine zarar verdiğini dile getirdi.
Köylüler adına açıklama yapan Mikail Arvas, Büyükşehir Belediyesine tepki göstererek, projenin insan sağlığını hiçe saydığını, projenin tamamlanması halinde köylerinin tek gelir kaynağı olan hayvancılık biteceğini söyledi.
Arvas, “Sesimizi Başbakan, Cumhurbaşkanı ve tüm yetkililerin duymasını istiyoruz. Paris’teki iklim zirvelerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Deniz Kıraç’ın yaptığı konuşmaları biliyoruz. Hatta işten ayrılan çevre mühendislerinden bize gelen başka duyumlar da var. Biz kendimiz de bu işlerden anlıyoruz.” dedi.
“Çevre köylülerden aldıkları imzalarla bizi kumpasa getirdiler”
Köyün tek gelir kaynağının hayvancılık olduğunu belirten Arvas, “Yüz yıldır bu topraklarda yaşıyoruz. Bizim tek alternatifimiz hayvancılık. Köyümüzde okur-yazar sayımız az, okuma koşulları da çok zor. Ana gelirimiz hayvancılıktır. Belediye entegreyi yaparken bize 100 dönümlük arazi üzerine geri dönüşüm tesisinin yapılacağı söyledi. Herhangi bir radyoaktif, radyasyon ve sarı metan gazı tehlikesinin olacağından bahsedilmedi. Bizim imzalarımızı değil civardaki köylülerin imzalarını alarak burayı oluşturdular. Civar köylerden alınan imzaları ispatlayacağız. Bu imzalar kesinlikle sahtedir. Çevre köylülerden aldıkları imzalarla bizi kumpasa getirdiler.” şeklinde konuştu.
“Bu projeye bakanlığın ve belediyenin onayına şaşıyorum”
Hayvancılık alanlarının daraldığından dolayı hayvanlarının komşu köylerin mera alanlarına gittiğini ve bundan dolayı komşu köylüler ile tartışma yaşadıklarını söyleyen Arvas, “Köyümüzde hayvanların otlanacağı yer kalmadı. Bazı hayvanlarımız komşu köylülerin arazilerine girdiği için ayakları kırıldı. Biz ne yapalım, buna bir çözüm bulsunlar. Diyelim ki, radyasyon ve diğer tehlikeler olmasa dahi buranın hayvancılık ve tarım alanı daralıyor. Bin 500 nüfuslu bir köyüz, 20 bine yakın hayvanımız var. Bu projeye bakanlığın ve belediyenin onay vermesine şaşıyorum. Hayvancılığı burada yok edelim, Hollanda’dan hayvan ithal edelim, böyle bir mantık olabilir mi? Bu inşaat alanında dinamit patlatıyorlar. İnşaat alanından gelen taşlar evlere ve çocuklara isabet ediyor. Bu çocuklara herhangi bir şey olursa bunun hesabını kim verecek. Ayrıca bu dinamitler nedeniyle köyde su da kesilmiş durumda.” diye ifade etti.
“Ya bizi öldürecekler ya da bundan vazgeçecekler”
Sevindik köyü kadınlarından Nurcan Aker ise yaşadıkları mağduriyeti şöyle dile getirdi: “Bizler bu tesisi istemiyoruz. Bin 500 kişi burada yaşıyoruz. 15 bin hayvanımız var. Bizi kandırdılar, bize dediler ki küçük bir yer yapacağız ama bütün topraklarımızı istila ettiler. Biz bu tesisi istemiyoruz. Ya bizi öldürecekler ya da bundan vazgeçecekler. Biz buna kesinlikle izin vermeyiz. Belediye bizi yaktı, hayatımızı söndürdü, hayvancılık dışında uğraşacağımız herhangi bir işimiz yok. Hayvanlarımızın bütün otlama alanını yok ettiler, hayvanlarımızı öldürüyorlar, sakat bırakıyorlar. Yazık değil mi bize, nereye gideceğiz biz. İki tane ineği olan köylülerin bir ineği telef olmuş durumda, bunlar nasıl geçimlerini sağlayacak, neyle geçinecek. Başka köyler de hayvanlarımızı istemiyor, otlama alanlarında hayvanlarımızı otlatmıyoruz. Burada dinamit patlatıyorlar ve bundan dolayı birçok hayvanımız sakat kalmış ve sularımız da kesilmiş durumda.”
“Her gün dilekçe veriyoruz hiç kimse bizi dinlemiyor tehditlerle karşılaşıyoruz”
Bir başak köy sakini Ali Bayli de yetkililere seslenerek şöyle konuştu: “Valiye, Kaymakama, Cumhurbaşkanına ve Başbakana sesimizi duyurmak istiyoruz. Bizden 2 bin dönüm arazi aldılar. Kesinlikle burada kimseyi istemiyoruz. Burayı eskisi gibi yapsınlar. Onlar yoluna biz yolumuza. 6 aydan beri burada çalışma yapıyorlar. Her gün dilekçe veriyoruz ve hiç kimse bizi dinlemiyor tehditlerle karşılaşıyoruz.”
“Gelsinler bin 500 insanın başını kessinler”
Fuat Aker isimli köylü ise tepkisini şöyle dile getirdi: “Sizden bir ricam var, gidin söyleyin bu köyde bin 500 kişi yaşıyor. Sizler bu insanları düşünmüyor musunuz? Gelsinler bin 500 insanın başını kessinler. Hayvanlarımızı telef etsinler. Bizim bundan başka çaremiz yok. Ya bizi öldürsünler ya da o tesisi kabul etmeyeceğiz.”
Özellikle kadın ve gençlerin önde olduğu protesto gösterisi olaysız bir şekilde sona erdi. (Yunus Sırat, M. Hüseyin Temel, Rıdvan Ateş – İLKHA)