Din; insanda merhamet, şefkat, dayanışma hissi oluşturur. Din ricali; merhamet, şefkat ve dayanışma insanı olarak bilinir.
Ehl-i dinin insanî duyguları dorukta olan bir kesim olarak öne çıkması yetmez. Onlar aynı zamanda insani duyguları yeryüzünde ihya etmekle vazifeliler.
Bunu,
-Dinsizi dinî atmosfere çekerek
-Dine karşı lakayt olanda dini hassasiyet oluşturarak
- Dindarlığını tamamen unutanların dindarlığını ihya ederek yaparlar.
Bizde imansızlık salt “Allah’a inanma hâli” anlamında söylenmez. Vicdan ve insaftan yoksun kişi için de “Vay imansız!” deriz. Çünkü imanla vicdan ve imanla insaf arasında ilişki ararız. Kişide vicdan ve insaf yoksunluğunu; imanın yokluğunun ya da işlevini yerine getiremeyecek kadar zayıf olmasının kanıtı sayarız.
İman; ibadetlerin yanında bir de vicdan ve insaf membaı olmuşsa ve ehl-i din, o vicdan ve insafı icra etmek için özveriden de kaçmıyorsa artık mukaddes bir insan sınıfıdır. Yüceliği bilgisiyle ölçülmez. İlmen sıradanlığı geçmemişse bile hürmet edilir. İslam dışındaki bir dine mensup olsa bile yaşam ve ibadet hakkına saygı duyulur, huzursuz edilmemesine özen gösterilir.
Nitekim Hz. Ebû Bekir radiyallahü anh, cihad ehlini Şam’a gönderirken bu sınıftaki din ricalinin, huzursuz edilmemesini sıkıca tavsiye eder.
Buna karşı ehl-i dinin en kötüsü, dinsizin hizmetinde olandır. Dinsizin zalimliğini gidermek için çalışmaktansa, dinsizin zalimliğine karşı koymaktansa, onun zalimliğini coşturan ve din adına meşrulaştırıp ona eşlik edendir.
Yahudi hahamların “din ricali” profili genel olarak dünyadaki din ricali profiline uymaz. Hatta Haçlı günlerinden sömürge günlerine, uç noktada siyasallaşan Katolik “din ricali” ve Rusya’nın kuruluşundan sonra Moskova çevresinde oluşan Ortodoks “din ricali” portresine de benzemez. Yine de zulme öncülük eden bu iki sınıfın, coğrafyalarında dinlerinin kıyametini getirdiklerini akılda tutmak gerek.
Tarihteki Yahudi hahamlar, Yahudi ticareti işlesin ve Yahudi sosyolojisinin geleneksel bağları çözülmesin diye Tevrat’ın ayetlerini saptırmaktan hiç çekinmemişler. Yahudi şeriatını “çıkar” doğrultusunda yorumlamaktan hiç geri durmamışlar.
Filistin’de bugün anne, evlat katili Yahudi kesim, coğrafyalarında dinlerinin kıyametini getiren Katolik, Rus Ortodoks “din ricali”nden farklı oldukları gibi, tarihteki Yahudi hahamlardan da farklılar.
İsrail’i ağırlıklı olarak sosyalist ve sadece ırk olarak Yahudi olanlar kurdu. İsrail’i kuranların yılın belli günlerinde başlarına kipa koymaları dahi sadece milliyetçi bir gösteridir. Zira onların dinleri yok, herhangi bir din kutsalına saygıları da yoktur. Ellerinden gelse her tür dini etkinliği yasaklarlardı.
Ama uç Yahudi grupları Polonya, Ukrayna gibi Doğu Avrupa ülkelerinden getirtip kullandılar ve sözde bu “uç dindar” yapılar, hiç tereddütsüz o dinsizlerin hizmetine girdiler.
Netanyahu dahi sosyalist olmasa da ailesi ile birlikte “dini yaşam”a çok uzaktır; kendisi, karısı ve oğlu, israil’de sefil bir yaşamın içinde bilinirler. Ama bu sözde “uç dindar” Yahudi gruplar, daha önce sosyalist dinsizlere coşkuyla hizmet ettikleri gibi, onların zulümlerini din kisvesi altında coşturdukları gibi bugün Netanyahu’ya da aynı hizmeti yapıyorlar.
Dinsizin hizmetinde olan hatta onu zulme koşturan “dindar kisveli” insanlar!
Filistin’de yaşananlar için “Tanrı’yı kıyamete zorlamak” diyenler var! Kıyamet ne zaman kopar onu Allah bilir! Lâkin, bu Yahudilik içinde dinsize hizmet eden sözde dindar grubun Yahudiliğin kıyametini getireceklerinden hiç kuşku yok!
Bu kıyameti hızlandıran ise Yahudiler içinde vaziyeti gören ancak kayda değmeyecek bir kesimin bulunması, Yahudilerin neredeyse topluca bu zulme ortaklık etmesidir.
Yahudilik çok tutarsızlık yaşadı ama israil’de yaşadığı bu süreci galiba çok az kez yaşadı. Yahudiler, yığın akıllarına uyup Medinetü’l-Aksâ’mızı zulme boğacaklarına, kendilerinden kör eden o yığın akıldan uzaklaşıp “şehrin dışında/aksa’l-medine’de” sakince düşünseler, bugün Filistinli çocuklarla birlikte israil askerlerine taş atar, Gazze’deki mücahitlerle birlikte israil’in hedeflerine roket, füze fırlatırlar.