28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler İnisiyatifi, 28 Şubat döneminde FETÖ yargısının yaptığı zulüm ve hukuksuzluklara dikkat çekmek amacıyla mağdur aileleriyle birlikte basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasında, yıllardır haksız yere cezaevlerinde tutulan mahkumların adil bir şekilde yargılanmadığına vurgu yapıldı.
Mağdur ailelerin yakınlarına yaptıkları ziyaretten sonra Kandıra Cezaevi önünde yapılmak istenen basın açıklamasına güvenlik bahanesiyle izin verilmeyince, basın açıklaması cezaevi yerleşkesinden 5 kilometre uzaklıkta bulunan bir alanda jandarma gözetiminde yapıldı.
Basın açıklamasını tutuklu Yasin Demir’in kızı Meryem Demir okudu. Düzenlenen basın açıklamasına HÜDA PAR ve STK’lar da destek verdi.
“Adil yargılama yapılmadı”
“Bizler çeyrek asrı aşkındır eşleri, babaları, kardeşleri, oğulları dört duvar arasında olan mağdurlarız” diyerek basın açıklamasını okumaya başlayan Demir, yakınlarının adil bir yargılamayla yargılanmadıklarını söyledi.
Demir, “Yakınlarımız adil bir yargılamayla suçlu bulunarak cezaevine atılmadılar. Kimisi 28 Şubat darbe sürecinin o meşum döneminde Müslümanlara karşı yürütülen cadı avıyla gözaltına alındılar. Haftalarca işkence gördüler. Basın medyada afişe edildiler. Düzmece ifadeler kendilerine zorla imzalattırıldı ve dönemin DGM’lerinde yargılanarak uzun süreli cezalar verildi. Kimisi, FETÖ’nün kirli kumpas ve oyunlarıyla gözaltına alındılar. FETÖ’cü oldukları için şu anda ya cezaevinde ya da firari olan hâkim ve savcıların mahkemelerinde yargılanarak ağır cezalara çarptırıldılar.” dedi.
“Tek suçları İslam’a hizmet etmek”
Cezaevlerinde bulunan 28 Şubat mağdurlarının tek suçlarının İnançlı olmak, camiye gitmek, Kur’an dersi vermek ve İslam’a hizmet etmek olduğunu ifade eden Demir, dünya tarihinde eşi ve benzeri olmayan bir çelişkiyle, kendilerine ceza veren polis, hâkim ve savcıların şu an da aynı cezaevinde olduğunu belirtti.
“Oğullarına hasret anneler ve babalar ciğerparelerinin ismini sayıklayarak bu dünyadan göçtüler”
Adil ve yargısız karar vermediklerinden dolayı kapattırılan DGM ve özel yetkili mahkemelerin vermiş olduğu kararların halen yürürlükte olmasının büyük bir çelişki ve zulüm olduğu ve bunun izahının olmadığını dile getiren Demir, şöyle konuştu: “Yakalandıklarında 18’inde bıyıkları henüz terlememiş gençlerimizin içerde saçları sakalları ağardı. İçerde baba olanlar dede oldu. Sağlam ve dinç olanlar kansere, hepatit B ve değişik hastalıklara duçar oldular. Maalesef sağ ve canlı girenler cenazeleri çıkmaya başladı. Bizler dışarda kendi başımıza orta yerde kaldık. Bu cezaevi senin, bu cezaevi benim diyerek kar kış demeden cezaevleri yolunda ve önlerinde bir ömür tükettik. Oğullarına hasret anneler ve babalar ciğerparelerinin ismini sayıklayarak bu dünyadan göçtüler. Babasız büyüyen yavrular büyüdü ve anne-baba oldular. Yetmez mi? Bu cezaevlerinde kimler bu kadar uzun süreli ve bu kadar sahipsiz kaldı. Darbeciler mi, katiller mi, tecavüzcüler mi, 28 Şubatçılar mı, ajanlar mı, Rahip Brunson mu? Hiçbiri… Hiç kimse bu kadar uzun süre kalmadı. Eşlerimiz, oğullarımız, babalarımız ne suç işledi ki bu zulümler onlara ve ailelerine reva görülüyor.” şeklinde konuştu.
“Muhammed Mursi için adalet isteyenler kendi ülkelerindeki Mursileri de görmeli!”
Basın açıklamasının devamında hükümet yetkililerine de seslenen Demir, son olarak şunları söyledi: “Kandıra Cezaevi Yerleşkesi önünde başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, ki kendisi Mısır zindanlarında Muhammed Mursi’nin çıkması için açıklama yapıyor. Elbette ki bunu önemsiyoruz. Fakat kendi ülkesinde dönemin Sisileri tarafından zindana doldurulan Mursileri de görmeli, duymalıdır. Adalet bakanına, tüm siyasi partilere ve kamuoyu vicdanına sesleniyoruz; Biz kimseden "af" istemiyoruz. Biz adaletin tecelli etmesini ve hakkın yerini bulmasını istiyoruz. Ayrım yapmadan içerde olan Yusufiler dışarı çıkarılmalıdır. Yakınlarımızın çıkması için elinden bir şeyler gelip de yapmayanlar, onları içeri atanlarla aynı vebali taşıyacaklardır. Bu vebalin altından kimse kalkamayacaktır.”
“Bu tür haklı talepleri destekliyoruz”
HÜDA PAR Kocaeli İl Başkanı Davut Taştekin basın açıklamasının ardından yaptığı konuşmada, parti olarak her zaman bu tür basın açıklamalarının arkasında olacaklarını ifade etti.
Taştekin, “Bizler parti olarak haksız bir şeklîde cezaevlerine atılanların yeniden yargılanmalarını talep ediyoruz. Cezaevinin önünde basın açıklamasına izin vermediler. Bu zulmü bize reva gördüler. Bu basın açıklamasının cezaevinin önünde olmasının ne gibi bir zararı var bilmiyoruz. Bize 5 kilometre uzakta basın açıklaması yapabileceğimizi söylediler. Biz dağ başında da, cezaevinin önünde de basın açıklaması yapsak her zaman hakkı haykıracağız. Beynimize kelepçe vuramazlar. Cezaevlerinde bulunan arkadaşlarımız hakkı haykırdıkları için cezaevlerine atıldılar ve 20 yıldan fazladır cezaevlerindeler. Biz her türlü mücadeleye varız. Hükümeti, yetkilileri bir an önce bu yanlıştan dönmeleri, cezaevlerindekileri de yeniden yargılamalarını talep ediyoruz." dedi.
"Kızı 3 yaşındayken cezaevine girdi"
Basın açıklamasına katılan mağdur aileler de duygu ve düşüncelerini dile getirerek Yusufilerin suçsuz bir şekilde cezaevinde tutulmasına tepki gösterdiler.
15 yıldır cezaevinde bulunan Hasan Dağ’ın annesi Emine Dağ, “Oğlum, kızı 3 yaşındayken cezaevine girdi. 15 senedir orada. Ben çocuğuna ve annesine bakıyorum. Bir de buralara geliyorum. Çok zor bir durum.” diyerek gözyaşlarına hâkim olamadı.
" Oğlumun suçsuz olduğu 11 sene süren mahkemesinden bellidir"
Mesut Tunce’nin annesi Leyla Tunce ise verdiği demeçte, oğlunun 25 senedir suçsuz yere cezaevinde yattığını belirtti.
Tunce, “25 sene bitti fakat benim oğlum hala suçsuz yere cezaevinde yatıyor. Ben suçsuz diyorum onlar suçlu diyor. Suçsuz olduğu 11 sene süren mahkemesinden bellidir. 11 yıl boyunca ceza veremediler. 28 Şubattan sonra müebbet ceza verdiler. Af geliyorsa neden Allah yolunda olanlara gelmiyor. 7 yıldır oğlu babasının yüzünü görmemiş, ben de 3-5 ayda bir geliyordum. Artık yılda bir ancak gelebiliyorum.” ifadelerini kullandı.
"Ben henüz 5 aylıkken babamı cezaevine attılar"
Nuri Arslan’ın oğlu Mustafa Arslan, “Ben henüz 5 aylıkken babamı cezaevine attılar. 19 senedir cezaevinde ve oradayken baypas ameliyatı, kalp ameliyatı oldu. Cumhurbaşkanlığına, adalet bakanlığına dilekçe yazdık ama kimse ilgilenmedi. 19 senedir babasız büyüdüm ama yine halimize şükrediyoruz.” şeklinde konuştu.
“Kur’an-ı Kerim dersi vermek suçundan 5 yıl cezaevi yattım”
2007-2012 yılları arasında 5 yıl boyunca haksız bir şekilde cezaevinde kaldığını ifade eden Adil Demir ise şunları söyledi:
“FETÖ denilen bu zalim terör örgütünün polisleri, savcıları, hâkimleri tarafından haksız yere suçlanarak örgüt üyeliğinden tutuklandım. Dosyamda bana isnat edilen tek suç camide Kur'an-ı Kerim dersi vermekti."
İLKHA