Cemil Bayık tehditlere başladı.
Bu, iki anlama geliyor.
Birincisi, KCK Öcalan’ın çıkmasını istemiyor.
Çatışmaların olması ve çatışmacı dilin devam etmesi, hükümetin siyasi düzenlemeler yapmasına engel oluyor.
Ortada bir çatışma yok. Hatta PKK tarafından yapılan tek taraflı bir saldırı var ve KCK-PKK’den buna yönelik bir açıklama da gelmiyor.
Devletin karşılık vermemesi Bayık’ı rahatsız ediyor.
Bakın ne diyor Cemil Bayık: “Böyle giderse elbette ki Türkiye’de savaş olacaktır. Biz, bahara kadar süre tanımışız. Bahara kadar eğer bu şartları kabul eder, müzakere yönünde adım atarlarsa sorun çözüm yolunda ilerler. Aksi takdirde artık bizim bu tarzda işleri yürütmemiz mümkün değildir.”
Konuşmasında Barzani’nin Başbakan Erdoğan ile görüşmesini de değerlendiren Bayık, “Rojava konusunda anlaştılar, deniyor. Eğer Barzani çıkıp tekzip etmezse demek söylenenler doğru diyecek Kürtler, bu da Barzani açısından iyi sonuçlar yaratmaz” diyor.
Yani bir tehdit de Barzani’ye.
Tabii bu arada “Kürtler kim, Barzani İngiliz mi?” diye sorular sormuyoruz.
Klasik PKK ağzı diyoruz ve geçiyoruz işin ikinci boyutuna.
Analizciler dilin sertleştiği dönemin çözüme yaklaşıldığı dönem olduğunu söylüyorlar. Yani dışarıya özellikle sabotajcılara “durum zaten iyi gitmiyor, müzakereler her an bitebilir” imajı vererek onları rehavete sokmak, bu arada ani bir açıklama ve anlaşma ile işi bitirmek…
Bahara varmadan önemli gelişmelere hazırlıklı olmakta fayda var.
Hem çatışmaya hem de çözüme
Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Analiz