Sahtekâr tüccarın hesabının döndüğü gibi…
Bu sefer de Büyük Şeytan'ın hesabı dönsün Ya Rab!
Vietnam'dan, Afganistan'dan, Lübnan'dan döndüğü gibi.
Kurtarılma sırası Musul'daymış.
Erbapları iyi bilir,
İşin aslının “Musul'un sömürülmesi” olduğunu.
Trilyonlarca metreküp petrol rezervine sahip tarihi-kadim Ninova şehri.
90'lardaki hikâyenin bir benzeri.
Sonra 2003 senaryosu.
Tapınak şövalyesi, post-modern Haçlı seferi komutanı sırtlan yürekli oğul Bush'un neo-con hülyaları.
O da Irak'ı kurtarmaya gelmişti.
Sadece Irak'ı değil, bütün dünyayı aslında.
Çünkü Saddam'ın elinde bölge ve dünya barışını tehdit eden kitle imha silahları vardı.
Zinhar bunların temizlenmesi ve dünyaya rahat bir nefes aldırılması gerekirdi.
O günün canavarı Saddam'dı.
Kendi elleri ile besleyip büyüttükleri canavar.
Oyunun ikinci perdesi ise canavara karşı “Kurtarıcılık rolü”
Büyük Şeytan'ın en mâhir olduğu alan:
“Hollywood hokkabazlığı veya Fir'avun sihirbazlığı”
Musul tiyatrosunda da değişen bir şey yok.
Canavar-kurtarıcı hikâyesine devam.
Tahterevalli politikası ise tıkır tıkır.
Hiçbir güç tek başına sivrilmesin.
Dönemsel olarak aktörlerin önü açılsın.
“Önüm açık” zehabına kapılıp ileri gitmeyecek veya sivrilmeyeceksin.
Yoksa yanlışlıkla(!) bombalanırsın.
Varsın, aksın Müslüman kanı çorak toprağa; petrolse Washington'a, Londra'ya…
Bu diyarın sakinleri öz yurdunda dilenci, namert ellerde ise mülteci olsun!
Ve siyonist işgalci keyfine baksın!
İsterim yine de Trump haklı çıksın!
“Aptallık, ahmaklık” yapsın Büyük Şeytan.
Ve dinlesin Müslümanlar nurlu, Nurslu Said'i.
Kaldırsınlar aralarındaki manasız, hakikatsiz, haksız, zararlı olan niza'ı.
Bilsinler zındıka cereyanının birini diğeri aleyhine alet edip sonra o aleti de kıracağını.
Ve sarılsınlar uhuvvet ve ittihada, yüz çevirsinler iftiraka.
İşte o zaman Allah bilir ya, sap da döner,
Ve yanlış hesap Bağdat'tan döner.