Kahramanmaraş’ta yerel ve ulusal basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündemdeki konular hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Yapıcıoğlu; HDP’li milletvekillerin tutuklanması, Diyarbakır’daki bombalı saldırı, Musul ve Rakka’ya yönelik başlatılan operasyonlar ile ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’un ani Türkiye ziyaretine ilişkin açıklamalar yaptı.
HDP’li milletvekillerinin gözaltına alınma süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, mecliste grubu bulunan diğer 3 partinin de kimi vekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ardından savcılıklara ifade vermeye gittiklerini, ancak HDP milletvekillerinin ise gerginliği tırmandırmak için ifade vermeye gitmediklerini söyledi.
Yapıcıoğlu, “Malumunuzdur bundan birkaç ay önce haklarında soruşturma dosyaları bulunan milletvekilleri ile ilgili dokunulmazlık dosyalarının kaldırılması talebi ile fezlekeler mecliste birikmişti. Mecliste grubu bulunan her 4 partiye mensup milletvekilleriyle ilgili de iddialar vardı. Yürütülen soruşturmalar vardı. Mecliste dokunulmazlıklar kaldırıldı. 3 partiye mensup milletvekilleri davet edildikleri savcılıklara ifade etmeye vermeye gittiler. Ancak HDP milletvekilleri bizim görüş ve bakış açımıza göre gerginliği tırmandırmak için ifade vermeye gitmeyeceklerini söylediler. İfade vermeye gitmemelerinden sonra gelecek olan adımın zorla getirme kararı olduğunu biliyorlardı. Zaten genel başkanları da ‘biz hiçbir şey olmamış gibi tıpış tıpış ifade vermeye gitmeyeceğiz. Bizlerle ilgili tutuklama, gözaltına alma, ya da zorla getirme kararı almak zorundasınız’ demişti. Nihayetinde ifade vermeye gitmeyince haklarında zorla getirme kararları uygulandı. Mahkemeye götürüldüler ve akabinde tutuklama kararı verildi.” ifadelerini kullandı.
“Gerginliği daha fazla tırmandırmanın hiç kimseye faydası yoktur”
Tutuklamaların içeriği ile ilgili konuşmanın henüz erken olduğunu ve dosya içeriğine baktıktan sonra sağlıklı bir değerlendirme yapabileceklerini belirten Yapıcıoğlu, “Bu tutuklama kararı dosya içeriğine göre ağır bir karar mıydı? Hukuki bir karar mıydı? Olması gereken bir karar mıydı? Yoksa başka türlü bir tedbirle yetinmek mümkün müydü? Onu, dosya içeriğine baktıktan sonra daha sağlıklı bir şekilde söylemek mümkün. Ancak olaya verilen tepkileri, gerginliği biraz daha tırmandırma amacı ile kasıtlı yapılan hareketler olarak değerlendiriyoruz. Gerginliği daha fazla tırmandırmanın ise hiç kimseye bir faydası yoktur.” şeklinde konuştu.
HDP’li milletvekilleri henüz gözaltındayken Diyarbakır’da gerçekleşen bombalı araç saldırısına da değinen Yapıcıoğlu, yüzlerce insanın ölümüne sebebiyet verecek nitelikte bombalar patlatmanın insanlık dışı ve vahşi bir eylem olduğunu vurguladı.
“Yüzlerce insanın ölümüne sebebiyet verecek nitelikte bombalar patlatmak insanlık dışı, vahşi bir eylemdir”
Yapıcıoğlu, “İşte gözaltına alınmalarından saatler sonra Diyarbakır’da patlayan bombalı araç yüzlerce insanın yaralanmasına sebebiyet verdi. İlk anlarda 9 kişi hayatını kaybederken, maalesef daha sonra ise 2 kişi daha hayatını kaybetti. Bunların arasında yaşlılar da kadınlar da çocuklar da var. Tasvip etmedikleri veya kendilerine yönelik haksızlık olarak değerlendirdikleri bir hareketin faturasını halka kesmek, bunun karşılığında uluorta bir yerde, sağda solda, sokakta veya caddede bombalı araç patlatmak, yüzlerce insanın ölümüne sebebiyet verecek nitelikte bombalar patlatmak insanlık dışı, vahşi bir eylemdir.” dedi.
“Bombalı saldırılarda ölen insanlar bir daha geri gelemeyecek”
Patlatılan bombalarla ölen insanların bir daha bu dünyaya geri gelemeyeceklerini belirten Yapıcıoğlu, seçilmiş olsa da hiç kimsenin suç işleme özgürlüğünün olmadığının altını çizerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Cezaevinin bir giriş kapısı olduğu gibi bir de çıkış kapısı vardır. Oraya giren insanlar eğer Allah ömür vermişse bir müddet sonra oradan çıkıyorlar. Yalnız mezarın bir giriş kapısı var. Çıkış kapısı yoktur. Bu tutuklamalara karşılık patlattıkları bombalar ile ölen insanlar bir daha o mezardan bu dünyaya gelemeyecekler. Çıkış kapısı diğer taraftadır. Bizim talebimiz ve kamuoyunun beklentisi bu dünyada işlenen suçların cezasının sadece diğer tarafa kalmamasıdır. Hiç kimsenin seçilmiş olsa da suç işleme özgürlüğü yoktur. Eğer işlerse bunun sonuçlarına da katlanması gerekir.”
Dün Ankara’da görülen ve 5 Aralık 2016 tarihine ertelenen Yasin Börü davasına da değinen Yapıcıoğlu, eğer 6-8 Ekim olaylarının hesabı sorulmuş olabilseydi, bugün birilerinin tekrar benzer nitelikte çağrılar yapamayacağını ifade etti.
“6-8 Ekim olayları kendiliğinden gelişen olaylar değildir, programlıdır”
Yapıcıoğlu, “Dün Ankara’da 7 Ekim 2014 yılında, yani kurban bayramının son gününde Kobani bahaneli olaylarda katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarının duruşması vardı. Yasin Börü’nün babası ve diğer maktullerin yakınları, yani olayın mağdurları mahkemeden bir talepte bulundular. Aslında başından itibaren dile getiriyorlar. 6-8 Ekim olayları kendiliğinden gelişen olaylar değildir. Bu gerginlik planlı ve programlı bir şekilde düzenli olarak tırmandırıldı. En son ise Kurban Bayramı’nın dördüncü günü o vahşi eylemler gerçekleşti. Hepimizin malumu olduğu üzere 6 can linç edilerek vahşi bir şekilde yakılarak katledildi. Bunların duruşması devam ediyor. İlk andan itibaren mağdur aileler sadece bu olayı fiilen gerçekleştirenlerin değil, azmettirenlerin de dosyaya dâhil edilmesini ve yargılanmasını istediler. Dün bu talep bir kez daha dile getirildi. Ancak henüz mahkemeden bu talep ile ilgili ne tür bir karar verdiğini biliyor değiliz. Umarım o olaylar bütün yönleri ile araştırılır ve ortaya çıkarılır. Eğer o olayın hesabı hakkı ile sorulmuş olsaydı, belki bugün benzer nitelikte çağrılar yapmaya birileri cesaret edemeyecekti.” dedi.
“İslam ülkelerinden hiç birisi emperyalistleri İslam topraklarına davet etmemelidir”
Irak ve Suriye’de yaşanan son gelişmeleri de değerlendiren Yapıcıoğlu, şöyle konuştu: “Hem Suriye’deki olaylarla ilgili hem Irak ve Musul operasyonu ile ilgili bizim başından beri söylediğimiz bir şey var. Biz diyoruz ki; İslam ümmetinin toprakları içerisinde baş gösteren her hangi bir sorun ümmetin kendi iç meselesidir. Asla ve asla emperyalistler buna müdahale etmemelidir. İslam ülkelerinden hiç birisi emperyalistleri buraya davet etmemelidir. Bu zillet ve ümmete ihanettir. Ümmetin içerisinde eğer varsa bir sorun, ümmetin unsurları birbirilerinin kardeşleri olarak bir araya gelmeli ve sulh içerisinde diyalogla bu sorunları çözmelidir. Musul ve Suriye’deki meseleye de bizim bakış açımız budur.” diye konuştu.
“Emperyalistler fitne ateşini körükleyerek bizi fazla sömürmenin hesabı içerisindeler”
Yapıcıoğlu, “Emperyalistler 100 yılı aşkın bir süredir aramızdaki kavmi veya mezhebi bazı farklılıkları fitne unsuru haline getirip bu fitne ateşini körüklemek ile meşguldürler. Bizi birbirimize düşürüp, çarpıştırıp ve daha fazla sömürmenin hesabı içerisindeler. Onların bu hesaplarının boşa çıkması için bizlerin kardeşlik şuuru ile hareket etmesi gerekmektedir. Aramızda var olan sorunları belki buzdolabına hatta derin dondurucuya kaldırmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Biz bu sorunlarımızı unutmazsak, dışarıdan yapılan saldırılar anında bile bizler birbirimize düşmeye devam edersek, sadece kendimize zarar vermiş oluruz. Topraklarımızı işgal etmeye, yer altı ve üstü zenginliklerimizi alıp götürmeye yeltenmiş silah tüccarlarını ve bu nedenle de bizim topraklarımızda bulunan işgalcilerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Emperyalistlerin ipiyle kuyuya inenler ömürleri boyunca onlar için kuyudan su çıkarmaya veya o kuyunun dibinde terk edilmeye mahkûmdurlar”
Musul operasyonunun en sıcak zamanında Rakka’ya bir operasyon yapılmış olmasının dikkat çekici olduğunu belirten Yapcıoğlu, “Musul operasyonu devam ederken ve Musul operasyonunun başında Musul’un batısında Rakka’ya doğru bir menfez, bir koridor ve bir çıkış yolu bırakılması konuşulurken, Musul operasyonunun en sıcak zamanında Rakka’ya bir operasyon yapılmış olması adeta Musul’daki DAİŞ unsurlarına ‘Buraya gelmeyin, burası sizin için daha kötüdür. Öyle ise orada siz var gücünüz ile çatışın, çarpışın. Orada bir ölüm-kalım savaşı vermek zorundasınız’ mesajı yüklüdür. Türkiye’nin itirazları üzerine ABD Genelkurmay Başkanının hemen Türkiye’ye gelmesi ve bu konuda ‘Biz operasyonun her adımı ile ilgili Türkiye’ye bilgi vereceğiz, onunla birlikte hareket edeceğiz’ şeklindeki açıklamaları da vaziyeti kurtarmaya yönelik yapılan açıklamalardır. ABD veya başka bir emperyalistin sözlerine güvenip onların ipi ile kuyuya inenler ömürleri boyunca onlar için kuyudan su çıkarmaya veya o kuyunun dibinde terk edilmeye mahkûmdurlar.” diye konuştu.
FETÖ’ye yönelik operasyonlara da değinen Yapıcıoğlu, yargılama sürecinin mutlak surette adil bir şekilde yürütülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
İLKHA