Yapıcıoğlu: Baraj sıfırlanmalı ve tüm siyasi görüşler kendilerini mecliste temsil edebilmeli

Bursa'da gerçekleştirdiği bir dizi temas ve ziyaretten sonra ulusal ve yerel medya mensuplarıyla bir araya gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Bursa’daki ulusal ve yerel basın temsilcileri ile kahvaltıda buluşan Yapıcıoğlu, ekonomi, tarım politikaları, seçim barajı, seçim ittifakı, yeni anayasa, genç işsizlik ve Bursa'da esnafının sorunları hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Partisinin 2 Haziran’da yapılan 4'üncü olağan kongresi sonrasında yeniden genel başkan seçilmesinden sonra belirledikleri program dâhilinde 2022 yılının ocak ayına kadar tüm illeri dolaşmayı hedeflediklerini belirten Yapıcıoğlu, şimdiye kadar yaklaşık 30 ili ziyaret ettiklerini, belirledikleri tarihe kadar tüm illeri ziyaret edeceklerini söyledi.

2 gün önce geldikleri Bursa'da teşkilatlarıyla bir araya geldiklerini ve dün sabah da Fevzi Çakmak ve Cumhuriyet Caddesi'nde esnafları ziyaret ettiğini hatırlatan Yapıcıoğlu, aynı günün akşamında iş insanları ile ardından partililer ile bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptıklarını kaydetti.

HÜDA PAR Genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu

"Memlekette genel anlamda bir ekonomik sıkıntı var"

Yapıcıoğlu, "Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Bursa'da da ekonomik anlamda esnaf zor durumda. Malum küresel çapta bir salgın var. Bundan dolayı esnaf uzun bir süre işletmelerini kapatmak zorunda kaldı. Üniversite öğrencilerinin yoğun olduğu illerde de esnaf ayrıca bir sıkıntı içerisinde. Buraya gelmeden önce Eskişehir'deydik. Orada da benzer sıkıntılar vardı. Memlekette genel anlamda bir ekonomik sıkıntı var. Aslında Türkiye'deki ekonomi bir Türkiye'yi daha besleyecek kadar geniştir. Fakat bize göre sorun adalet sorunudur. Pek çok konuda olduğu gibi ekonomik imkânların dağıtılmasında, vergi yükünün dağıtılmasında bir adaletsizlik sorunu var. Bundan dolayı bazıları ekonomik sıkıntıyı yaşamazken kimileri iliklerine kadar hissediyor. Kimileri kiralarını dahi ödeyemiyor. Genel manada vatandaşlar bankalara borçlanmış durumdalar ve belki de ileride faizlerini bile ödeyemeyecek duruma düşen pek çok vatandaş duyacağız." diye konuştu.

"Bütüncül tarım politikaları uygulanarak üreticiler mutlaka desteklenmeli"

Özellikle gıda enflasyonu ortalama enflasyonun epey üzerinde olduğunu ve bunun da dar gelirli vatandaşların çok ciddi bir şekilde etkilediğini hatırlatan Yapıcıoğlu, "Geçtiğimiz günlerde gıda enflasyona karşı tahıl ve bakliyat ürünlerinde gümrük vergisinin 31 Aralık'a kadar sıfırlanması yönünde bir karar alındı. Tüketicinin bu yüksek enflasyondan daha az etkilenmesi için belki böyle bir adım atılmıştır, ama bunlar uzun vadede çözüm getirmiyor. Çözüm ithalata dayalı olamaz. Gümrük vergisinin sıfırlanmasından dolayı kamunun uğrayacağı vergi kaybının üzerine bir miktar daha koyarak üreticinin desteklenmesi halinde uzun vadede gıda fiyatlarının düşürülmesi daha mümkün hale gelecektir. Özellikle tarımda girdi maliyetleri birkaç kat artmışken üretim yapamaz hale gelen çiftçinin bir de sıfır gümrükle ithal edilen mallar ile rekabet edememesi sonucunda eğer çiftçi ürün ekmekten vazgeçerse kısa vadede belki dışarıdan gelen mallarla fiyatlar düşecek ama ekim yapamadığımız için fiyatlar tekrar yükselecek ve gıdada tamamen dışarıya bağımlı hale geleceğiz. Oysa gıda, stratejik bir üründür ve önümüzdeki yıllarda bunun önemi daha fazla anlaşılacaktır. Eğer biz kendi gıdamızı kendimize yetecek kadar üretemezsek, bir müddet sonra bizi açlıkla terbiye etmeye çalışacaklardır. Bu konuda daha çok bütüncül tarım politikalarına ihtiyaç var ve mutlaka üretici desteklenmelidir." şeklinde konuştu.

"İşsizliğin önüne geçilebilmesi için eğitim politikalarının yeniden planlanmalı"

Dün akşam iş insanları ile gerçekleştirdikleri görüşmede kimisinin nitelikli eleman bulamamaktan kimisinin de iş bulamamaktan şikâyet ettiğini belirten Yapıcıoğlu, aslında her iki taraf da doğru söylediğini, herhangi bir niteliği olmayan işçi sayısında bir patlama yaşandığını söyledi.

Üniversite seviyesinde tahsil görmüş ciddi bir iş gücü olabilecek bir kitle olduğunu ancak ihtiyaç duyulan alanda eleman sıkıntısının da ciddi seviyede olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, bu sorunların çözümü için eğitim politikalarına yeniden ciddi bir şekilde eğilmek gerektiğini ifade etti.

TÜİK verilerine göre genç işsizliğin yüzde 23 olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, işsiz olduğu halde İŞKUR'a kayıt yaptırmayanların bu sayıya ilave edilmesiyle rakamların daha da artacağını, iş imkânı olmayan bazı bölgelerde ise bu rakamın yüzde 50 oranında olduğunu vurgulayarak eğitimde yeniden planlama yapmanın elzem olduğunu hatırlattı.

"Plansız tarım politikaları üreticileri de tüketiciler de olumsuz etkiliyor"

Tarım ile ilgili de aynı şekilde yeniden planlama yapılması gerektiğini kaydeden Yapıcıoğlu, "Bazı ürünlerin fiyatları bir sene çok düşükken, onu ekenler zarar ediyorken bir sonraki sene zarardan dolayı aynı ürünü ekmekte tereddüt ediyor ve başka bir şey ekiyor. Bu sefer az ekildiği için ucuz olan malın fiyatı bir sonraki sene fahiş bir şekilde artıyor. Bu da plansız bir tarım yapılmasından kaynaklanıyor.

"Yeni ve sivil bir anayasa mutlaka yapılmalıdır"

Türkiye'nin gündemindeki meselelerden birisinin de yeni anayasa olduğunu belirten Yapıcıoğlu “12 Eylül darbesinin üzerinde 41 yıl geçti. Ama hâlâ 12 Eylül askeri cuntasının yapmış olduğu anayasa ile Türkiye idare edilmeye devam ediliyor. Evet, belki bu anayasada 20 kez değişiklik yapıldı, belki 100'den fazla madde değişti ama hâlâ iskeletiyle, ruhuyla bu anayasa ayaktadır. Bu anayasanın yerine mutlaka sivil ve adil bir anayasa yapılmalıdır. Biz bu talebimizi siyaset sahnesine çıktığımız 2012 yılından beri dile getiriyoruz. Hatta parti programımızda da yazılmaktadır. Bu nedenle de belirli periyotlarla gündeme getirmeye çalışıyoruz. Son dönemde yeniden siyasetin gündemine geldi. Ama diğer siyasi partilerin anayasanın nasıl yapılması gerektiği hususunda takındıkları tavır dolayısıyla korkarım ki bu yeni anayasa yapma fırsatı heba edilecek. Biz şunu söyledik. Yeni bir anayasa yapmak mümkündür. Bu bir fırsattır ama aynı zamanda bu yeni anayasayı siyasi partiler için de bir samimiyet testidir. Yeni anayasa eğer toplumun bütününü ilgilendiriyorsa, eğer anayasacıların tabiriyle toplumsal bir sözleşme ise o zaman mutlaka tarafların bütünü bir masa etrafında bir araya gelebilmeli ve nasıl bir anayasa ile idare etmek isteniyorsa tüm siyasi kesimler tarafında birlikte tartışılmalıdır. Ta ki, ortak bir metin ortaya çıksın. Elbette bu ortak metnin hiç kimsenin yüzde yüz istediği gibi olmayacaktır. Çünkü hangi kesimi öne çıkarırsak çıkalım toplum sadece onlardan ibaret değildir. Bu memlekette çok farklı düşüncelerde, inançlarda, kültürlerde insanlar yaşıyor. Siyasi yelpazenin en sağından en soluna kadar çok farklı düşüncelerdeki insanların tüm konularda yüzde yüz mutabık kalması elbette mümkün değildir. Fakat olması gereken ortak bir noktada buluşmaktır."

"Siyasetteki sert ve kırıcı dil düzeltilmeli"

Sürekli gündemlerinde olan konulardan birisinin de siyasetteki sert, kırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dil olduğunu, bu tutumun böyle devam etmesi halinde tabanda farklı sebeplerden dolayı psikolojik olarak iyi durumda olmayan kişilerin daha da kötüye gideceğini söyleyen Yapıcıoğlu, bunun için tüm siyasi gruplara nezih bir dille hem vatandaşa hem de birbirlerine hitap etmeleri konusunda çağrı yaptı.

"Temsilde adalet için seçim barajı sıfırlanmalı"

Son dönemde gündeme gelen seçim barajı ile ilgili de konuşan Yapıcıoğlu "Cumhur ittifakı bileşenleri, siyasi partiler kanunu hususunda seçim barajı konusunda anlaştıklarını ve meclis açılınca bu konuyu gündeme getireceklerini dile getirdiler. Biliyorsunuz şu anda 12 Eylül askeri darbesinden sonra 1980'de yapılan siyasi partiler ve seçim kanunlarıyla siyaset yürüyor. O zaman yüzde 10'luk bir seçim barajı getirilmişti. Bu baraj yönetimde istikrarın sağlanması adına temsilde adaletin feda edilmesiydi. Şu anda Türkiye'de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi var. Bu sistemde artık parçalı koalisyonlar dönemi geride kalmıştır. Dolayısıyla yönetimde istikrar garanti altındadır. Bu nedenle temsilde adalet mutlak surette sağlanmalıdır. Bunun en iyi sağlanacağı şekil de sıfır barajdır. Baraj sıfırlanmalı ki tüm siyasi görüşler kendilerini mecliste temsil ettirtebilsinler."

"Hiçbir parti 'ben ittifaksız da iktidar olabilirim' diyemez"

Yapıcıoğlu, basın toplantısı sonrasında gazetecilerin seçim ittifakı, yüksek fiyat artışları, ekonomi ve başkanlık sistemi hakkında sordukları soruları da cevapladı.Önümüzdeki seçimlerde herhangi bir siyasi parti ile ittifak yapıp yapmayacaklarına ilişkin bir basın mensubunun sorusunu yanıtlayan Yapıcıoğlu, "Şu anda mevcut sistem zaten siyasi partileri en az oy alandan en çok oy alana kadar siyasi partileri ittifaka zorluyor. Geçtiğimiz seçimde en yüksek oy alan ve partisinin adayını cumhurbaşkanı seçtiren AK Parti bile adayını seçtirmek için ittifak arayışında oldu ve 'Cumhur İttifakı' diye bir ittifak doğdu. Hiçbir parti 'ben ittifaksız da iktidar olabilirim' diyemeyeceğini anlamak mümkündür. Bu yetmezmiş gibi bir de seçim barajı var. Seçim barajı da baraja takılma ihtimali olan partileri 'ya kendinize parlamento içerisinde yer bulamayacaksınız ya da bir ittifak içerisinde kendinize bir yer bulmak zorundasınız' diye dayatmada bulunuyor. Bu dayatmalar doğru değildir. Ancak sistem bu olduğu müddetçe partilerin birbirleriyle ittifak yapmaları en güçlü ihtimaldir. 2018 seçimlerinde herhangi bir parti ile ittifak yapmadan kendi logomuzla, kendi adaylarımızla müstakil olarak seçimlere katıldık. Baraj dolayısıyla mecliste temsil edilemedik. Önümüzdeki seçimlerde ilkelerimize uygun bir ittifakta yer alabiliriz. Ancak bu seçim barajının haksız ve adaletsiz olduğu gerçeğini de ortadan kaldırmıyor. Şimdiden herhangi bir partide, herhangi bir ittifaka dâhil olma durumumuz yok. Seçimlerde ittifak yapma siyasetin doğasında var. Bizim de bir ittifak içerisinde yer almamız mümkündür." dedi.

" Asgari ücret vergiden arındırılmalı ve zorunlu ihtiyaç maddelerinden vergi alınmamalıdır"

Yapıcıoğlu, ekonomideki sorunlar ve gelir dağılımındaki adaletsizlik ile ilgili sorulan soruya ise şu şekilde cevap verdi:

"Türkiye ekonomisi büyüyor ve ikinci çeyrekte çok ciddi büyüme rakamları açıklandı. Önce yüzde 7, sonra yüzde 20 ve sene sonunda yüzde 5'lik bir büyümenin gerçekleşeceği öngörülüyor. Aslında Türkiye ekonomisi yeterince güçlü. Sokaklar lüks arabalardan geçilmiyor. Konut ve kira fiyatları zirve yapmışken bazılarının gelir seviyesinin artmaması bize gelir dağılımında ciddi bir adaletsizliğin olduğunu gösteriyor. Reel sektör işçi maliyetinden, işçi ise maaşın kendisine yetmediğinden şikâyet ediyor. Biz diyoruz ki asgari ücret vergiden arındırılmalı ve zorunlu ihtiyaç maddelerinden vergi alınmamalıdır. Şu anda bu memlekette sadece kendi ihtiyacını karşılayacak kadar dilenen insanlar dahi vergi veriyor. Memleketimizde toplanan her 3 lira verginin 2'si dolaylı, yani harcarken ödediğimiz vergidir. Bu da gelir dağılımındaki adaletsizliğe neden oluyor. Vergi politikalarıyla gelir dağılımı daha adil hale de getirilebildiği gibi dar gelirlilerin aleyhine de işletilebilir. Şu anda kâğıt üzerinde aksi durumu gözükse de aslında vergiyi dar gelirli veriyor.

"Kaynaklarımızın büyük çoğunluğu faize gidiyor"

Yeni anayasa konusunda bütçelerin denk olması konusunun anayasa da zorunluluk olarak düzenlenmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, "2021 bütçesinde borç faizine ayrılan miktar 181 milyar TL. Yatırıma ayrılan oran ise bunun 4'te biri dahi değil. Yatırıma bu kadar az miktar ayrılıyorsa, sosyal harcamalar bu miktarın altındaysa ve kapitalistlerin borç olarak verdiği paranın faizi olarak ödeniyorsa, elbette bunun bir şekilde karşılanması lazım. Kaynağımızın önemli bir kısmı faize gidiyorsa bunun sebebinin borçlanma olduğunu bilinmelidir. Borçlanmamızın sebebi de ürettiğimizden fazla tüketiyor, kazancımızdan fazla harcamamız ve korkunç bir israf içinde olmamızdandır. İsrafın önlenmesi, bütçenin denkleştirilmesi ve borçlanılmaması bizi bu sarmalın içinden kurtaracaktır." şeklinde konuştu.

"Cumhurbaşkanlığı sistemindeki aksaklıklar giderilmeli"

Yapıcıoğlu, partisinin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi veya parlamenter sistem hakkında görüşü hakkında sorulan soruyu da şöyle cevapladı:

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle ilgili referandumda HÜDA PAR olarak anayasa değişikliğine 'Evet' demiştik. Fakat bugün itibariyle bizimde şikâyetçi olduğumuz hususlar var ve mutlaka bunların düzeltilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu nedenle önerimiz 'ıslah edilmiş başkanlık sistemi' veya cumhurbaşkanlığı sistemidir. Yani bu sistemin aksayan yönleri ıslah edilmelidir. 70 yıla yakın çok partili sistemden bu yana parlamenter sistem kullanıldı ve bu süre de birçok sıkıntılarını gördük. Başkanlık sistemin de de 1-2 dönem şans tanıyalım. Şayet olmuyorsa ve milletin faydasına olmayacaksa değiştirilmesi mümkündür. Fakat şu anda o noktaya gelinmediği düşüncesindeyim. Sistemin aksayan yönlerin düzeltilmesiyle devam edilmelidir.

Kentteki sorunlar dile getirildi

Bursa’da esnaf ve iş insanlarını ziyaret eden Yapıcıoğlu, kentte şahit oldukları durumlara ilişkin "Fevzi Çakmak Caddesinin 4'üncü Namert Sokak ile kesiştiği noktada bir esnafımızın ilettiği şikâyeti ilgili yerlere ileteceğimizi söylemiştik. Burada siz değerli basın mensupları aracılığıyla bunu yetkililere iletmek istiyorum. Sokak ve caddenin kesiştiği yerde parke taşlarının çökmesi sebebiyle her gün birkaç kişinin düştüğünü dile getirdi. Özellikle tekerlekli sandalye kullanan engelli vatandaşların söz konusu bölgede sıkıntı yaşadıklarını ifade ettiler. Burada sizin aracılığınızla hem Osmangazi Belediyesi'ne hem de Bursa Büyükşehir Belediyesine bu sıkıntıyı iletmiş olalım." dedi.
























İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Bursa Haberleri

Helal akreditasyon nedir, Neden önemli?,
Soluk borusuna leblebi kaçan kadın hayatını kaybetti
Tarım işçilerini taşıyan minibüs direğe çarptı: 13 yaralı
FETÖ'nün TSK yapılanmasına operasyon: 16 gözaltı
Hastasından "ameliyat parası" isteyen doktorun 10 yıla kadar hapsi istendi