DİYARBAKIR- Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündeme dair bazı açıklamalarda bulundu.
HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı’nda yapılan açıklamada, 6-8 Ekim olaylarında Kobani bahanesiyle çıkan olaylar, partilerine ve parti üyelerine yapılan saldırılar ve çözüm süreci gibi konular ele alındı.
“Bize yapılan saldırılarda tek bir tutuklama olmadı”
PKK/HDP yandaşları tarafından Kobani bahanesiyle çıkarılan olaylarda, 16 kişinin sadece İslami kimliğe sahip olduğu için katledildiğini hatırlatan Yapıcıoğlu, “Olaylarda, parti ve dernek binalarımıza, partili üye ve yöneticilerimizin ev ve işyerlerine onlarca saldırı yapılmış, bazıları tamamen yakılarak kullanılamaz hale getirilmiştir. Şu husus dikkatli bakışlardan kaçmamıştır. Kurban eti dağıtırken sokakta etrafları sarılanlar hariç kardeşlerimizin tamamı, evlerinin içinde veya önünde ya da üyesi oldukları parti veya dernek binalarında saldırıya uğramışlardır. Partililerimize, binalarımıza, üyelerimizin ev ve işyerleri ile derneklerimize yapılan saldırılarla ilgili bu güne kadar tek bir tutuklama olmadı. Bize yönelik daha önce de yüzlerce saldırı yapılmıştı ve bunlardan sadece ehemmiyetsiz bir olayın faili, 28 Eylül 2014 günü Hilvan ilçe teşkilatımızın camlarını kıran 16 yaşındaki bir çocuk yakalanmıştı. 6 Ekim ve sonrasında bize yönelik saldırılar da öncekiler gibi faili meçhul kalmaktadır.” dedi.
Kobani bahaneli çıkarılan olaylar sonucu 16 kişinin İslami kimliğinden dolayı katledildiğini hatırlatan Yapıcıoğlu, söz konusu vahşetin yaşanmaması için herkese ve her kesime düşen sorumlulukların olduğunu hatırlattı.
“Gösterdiğimiz sağduyulu duruş camiamızın top yekûn imha kalkışmasına geçit vermedi”
Olayların kendiliğinden gelişmediğini, İsrail ve ABD'nin olaylarla ilgisi olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, “Olayların pek çok yerde, aynı anda ve benzer şekilde gelişmesi bu olayların kendiliğinden, spontane gelişmediğini, önceden planlandığını, bir merkezden organize edildiğini göstermektedir. Bu olayların planlayıcıları amaçlarına ulaşamadan sokağa saldıkları elemanlarını planladıkları zamandan önce geri çekmek durumunda kalmışlardır. Bu organizasyonda İsrail terör şebekesi ve sözüm ona stratejik müttefik ABD'nin varlığı gözden kaçırılmamalıdır. Toplam olarak 16 kardeşimiz sadece İslami kimliği veya siyasi duruşu nedeniyle hedef seçilerek katledilmiştir. Bu nedenle bu cinayetler 'soykırımdır', 'insanlığa karşı suçtur. Olaylar esnasında ve sonrasında gösterdiğimiz sağduyulu ve izzetli duruş olayların daha fazla büyümesine ve camiamızın top yekûn imha kalkışmasına geçit vermemiştir.” ifadelerini kullandı.
“HDP yöneticilerinin, ‘HÜDA PAR'a saldırı olabileceğini öngörememiştik.’ demeleri inandırıcı değil”
HDP yöneticilerinin ‘6 Ekim'de tabanımızı sokağa çağırdığımızda şiddet olsun istememiştik, HÜDA PAR'a saldırı olabileceğini öngörememiştik.’ demelerinin inandırıcı olmadığını aktaran Yapıcıoğlu, “Benzer olayların tekrar yaşanması tehlikesi ne yazık ki vardır. Çünkü zihniyet değişmemiştir. PKK ve bağlı kurumları kendilerine tabi ve teslim olmayanları düşman olarak tanımlamaya devam etmektedir. Diğer taraftan yaşanan insanlık dışı olayların sorumluları bellidir. Olaylar durulur gibi olduktan sonra "Eylemlere devam edin, sokakları terk etmeyin." çağrısı yapanlar, bir ay sonra bile iyi olduğunu ve iyi neticeler verdiğini söyleyenler malumdur. HDP yöneticileri, parti yöneticilerinin, bazı milletvekillerinin, il başkanlarının attıkları twetleri biliyoruz.
‘Provokatörler devreye girdi, olaylar istenmeyen boyutlara vardı.’ açıklamalarıyla, kendilerini temize çıkaracaklarını, sorumluluktan kurtulacaklarını sanmasınlar.” şeklinde konuştu.
“Kürt gençlerini karşı karşıya getirmekten vazgeçin!”
Bazı kesimlerin Kürt gençlerini karşı karşıya getirmekten, birbirine kırdırmaktan vazgeçmesini isteyen Yapıcıoğlu, “Olaylar durulduktan sonra bile 'HÜDA PAR, AKP'nin sokaktaki sopası gibi... AKP, HÜDA PAR'ı Kürdistan'ın IŞİD'i olarak sahaya sürmek istiyor." zırvalarınızı unutacağımızı mı zannediyorsunuz? Olayları böyle okumanız, başkalarının elindeki çomak olmanızdan mıdır? Pazarlık gücünüzü artırmak için elden ele dolaşan sopa olmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? HÜDA PAR'ı kurduğumuz günden beri Kürt gençlerinin kanı üzerinden siyaset yapmayın dedik. Kürt gençlerinin birbiriyle çatışması kimseye fayda sağlamaz, herkes bundan zarar görür, dedik. Duymadınız, anlamadınız veya duymamış, anlamamış gibi yaptınız. Bunu anlamanız için Müslüman Kürt halkının 'artık yeter’ diyerek eli silahlı çetelerinizi sokaklarda sopayla, kazma-kürekle kovalamasını görmeniz mi gerekiyordu? Bu vahşetin bir daha yaşanmaması için herkese, her kesime düşen sorumluluklar vardır. En büyük sorumluluk size düşüyor. Aklınızı başınıza alın, Kürt gençlerini karşı karşıya getirmekten, birbirine kırdırmaktan vazgeçin. Bu mazlum halkın tek temsilcisi olduğunuzu zannetmeyin. Belki sizin ayıbınız değil ama kendinizi Kürtçe ifade edemezken, Kürtçe dışında başka bir dil bilmeyen fakat sizi de temsilcisi olarak kabul etmeyenleri Kürt tanımının dışında tutmaya, hatta "Kürt düşmanı" olarak tanıtmaya çalışmayın.” diye belirtti.
Çözüm süreci
Yapıcıoğlu, çözüm süreciyle ilgili, “Çözüm sürecine dair son birkaç günde sarf edilen olumlu cümlelere rağmen işlerin iyi gitmediğini, zeminin sağlam olmadığını ve her an yeni türbülanslar yaşanabileceğini düşünüyoruz. Hem asırlık Kürt meselesinin çözülmesini hem de PKK'nin silah bırakmasını, çatışmaların sona ermesini HÜDA PAR olarak istiyor ve destekliyoruz. Ancak bu iki konunun birbirine karıştırılmasını istemiyoruz. İyimser olmak istiyoruz fakat gerçekçi de olmak zorundayız. Süreç boyunca yaşananlar hükümetin Kürt meselesini çözmek için bir stratejisinin ve yol haritasının olmadığını göstermiştir. Kervan yolda düzülür mantığıyla hareket edilmektedir. Bu nedenle yaşanan her gelişmeden etkilenmeye açıktır. Yaşanan gelgitlerin nedeni de budur. Hükümet Kürt meselesini PKK meselesine, şiddet meselesine indirgemiştir. PKK/HDP ise örgütsel çıkarlarını muhafaza ve daha fazla alan kapma aracı olarak görmektedir.” açıklamasını yaptı.
“Kürtlerin hak talepleri örgütsel çıkarlar için pazarlık konusu yapılmamalıdır”
HDP’nin Kürtlerin hak taleplerini kendi örgütsel çıkarları için pazarlık konusu yapmaması gerektiğini kaydeden Yapıcıoğlu, “Temel hak ve hürriyetler pazarlık konusu yapılamazlar, şarta bağlanamazlar, ertelenemezler. PKK'nin silah bırakması veya silahlı unsurların ülke dışına çıkması şartına bağlanması yanlıştır. Silah bırakılsa da bırakılmasa da gasp edilmiş haklar derhal iade edilmelidir. HDP kendisini Kültlerin tek temsilcisi olarak görmekte ve göstermekte, hükümet de meseleyi PKK'nin silah bırakmasına indirgediğinden bu durumdan memnun görünmektedir. Ancak, sadece HÜDA PAR'da siyaset yapan Kürtler değil, HDP'yi temsilcisi olarak kabul etmeyen bütün Kürtler bundan rahatsızdır. HDP tarafından ötekileştirilenler; kendilerini Kürt olarak kabul etmeyen, düşman olarak tanımlayan HDP'nin temsilcileri olarak kabul edilmesini onurlarına yapılmış bir saldırı olarak görmektedir. Şayet gerçekten ‘Türklerin gururunu, Kürtlerin onurunu koruyacak kalıcı bir barış.’ tesis edilecekse Kürtlerin kendilerine hakaret olarak kabul ettiği bu davranışlarından bir an önce vazgeçsinler.” dedi.
“Temel haklar hiçbir şarta bağlanmamalıdır”
Silahsızlanma ve çatışmasızlığın sona ermesi veya bu konuda anlaşmazlıkların çıkması durumunda bile çözüm sürecinin kesintisiz olarak devam etmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, “Çözüm sürecinin sağlıklı bir şekilde yürümesi ve olumlu sonuçlara ulaşılabilmesi için; PKK'nin silahsızlandırılması konusu ile temel hakların iadesi, Kürtlerin meşru hak talepleri birbirinden ayrılmalıdır. Birinci konu elinde silah bulunduranlar veya onların temsilcileri ile müzakere ve pazarlık edilmeli, İkincisinde muhatabın bütün halk ve onların örgütlü yapıları, temsilcileri olduğu gerçeği kavranmalıdır. Diyalog hemen başlamalıdır. Temel haklar hiçbir şarta bağlanmamalıdır. Kürtlerin talepleri bellidir. Hükümet derhal bu taleplerden hangilerini makul gördüğünü hangi talepleri karşılamayacağını, haklı bulduğu talepleri de nasıl bir takvime bağlayacağını ilan etmelidir.” ifadelerini kullandı.
“Anadilde eğitim insani bir haktır”
Gündemdeki diğer bir konu olan anadilde eğitimin temel insani bir hak olduğunu savunan Yapıcıoğlu, “Fakat hükümet böyle bir hakkın varlığını dahi kabul etmemektedir. Her düşünceden Kürdün talebi olmasına rağmen bu hak tanınmamaktadır. Hükümet yetkilileri halen daha cezaevinde bulunan Kürt gencin, annesiyle Kürtçe konuşmasının önündeki insanlık dışı engeli kaldırdığıyla yetinmesini istiyor. Kürtçe kaset dinlediği veya camide Kürt çocuklarına Kur'an dersi verdiği için yıllarca cezaevinde kalmaya mahkûm ettiği Kültlerden, annesiyle Kürtçe konuşabilmeyi lütfettiği)!) için teşekkür ve bununla yetinmesini bekliyor. Bu tür örneklerin, söylem ve beklentilerin Kültleri incittiğinin farkında bile değiller.” şeklinde konuştu. (Fikret Özkan / Ali Adiyaman – İLKHA)