HÜDA PAR Van İl Başkanlığı, Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu'nun da katılımıyla özel bir salonda iftar programı düzenledi. İftar programına Yapıcıoğlu’nun yanı sıra, siyasi parti temsilcileri, kanaat önderleri, yerel basın temsilcileri, STK temsilcileri ve halk katıldı.
İftar öncesi HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Vedat Turgut, İl Başkanı Rasim Saygın ve HÜDA PAR GİK üyesi M. Mehdi Oğuz ile beraber tüm masaları tek tek dolaşarak iftara katılanlarla hasbihal etti ve davete icabetlerinden dolayı misafirlere teşekkür etti.
Program, Ahmet Beyar’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Daha sonra selamla konuşmasını yapan HÜDA PAR İl Başkanı Rasim Saygın iştirak ettikleri için tüm misafirlere teşekkür etti.
İftar öncesi bir konuşma yapan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, şu an insanlığın içinde bulunduğu durumun iyi olmadığını belirterek, şunları söyledi: “Memleketin içinde bulunduğu hâl maalesef çok iyi değil. Yakın civardaki insanların içinde bulunduğu durum da hiç iyi değil. Buraya gelmeden önce Siirt’teki çatışmalardan dolayı, oradan hicret edip Van’a yerleşen bir kişiyle karşılaştık. Karşılaştığım kişiyle birkaç dakika hasbihal ettik. Şehirlerimiz Moğol istilasından bu yana görmediği bir yıkımla karşı karşıya kaldı.” dedi.
“Her gün coğrafyamızda kan akıyor”
İslam coğrafyasının yaşadığı sıkıntılardan ve mülteci sorunundan bahseden Yapıcıoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Her gün coğrafyamızda kan akıyor. Sınırların öte tarafında da durum çok faklı değildir. Birkaç gün önce Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Konseyi bir rapor yayınladı. Bu raporda deniyor ki; her dakikada 24 kişi mülteci durumuna düşüyor. Bakın bu sayı, sadece 2005 yılında yani 10 yıl önce, dakikada 6 kişiydi. Tam 4 kat artmış ve şu anda dünya üzerinde mülteci durumunda olan insanların yarısından fazlası sadece Afganistan, Suriye ve Somali’nin vatandaşlarıdırlar. Sadece şu üç ülkenin savaş nedeniyle ve ya iç karışıklık, çatışma nedeniyle memleketini terk etmek zorunda kalanların sayısı dünyanın geriye kalan 195 ülkesindeki benzer vakaların sayısından fazladır.” diye konuştu.
“Yaşanılan sıkıntılar, İslam’dan uzaklaşmış olmaktan başka hiç bir şeyle izah edilemez”
İslam dininin kardeşliği emrettiğini ancak Müslümanların yekvücut olmak yerine birbiriyle uğraştığını belirten Yapıcıoğlu, yaşanılan sıkıntıları İslam’dan uzaklaşmaya bağladı.
Yapıcıoğlu, “Peki, niçin bu haldeyiz? Niçin huzurumuz kaçtı? Niçin kardeşliğimiz bozuldu? Niye evlerimizi terk etmek zorunda kaldık? Niye hep ölüm, muhaceret, fakirlik, açlık, yoksulluk ve birbirine düşman olma bizim payımıza düşüyor? Emin olun kökü barış olan bir dinin mensupları olarak, eğer bu kadar huzursuzluğun içerisindeysek, bu İslam’dan uzaklaşmış olmamamızdan başka hiç bir şeyle izah edilemez. Biz kardeşliğimizi unuttuk. Bizim dinimiz bize kardeşliği emrederken, biz birbirimizle uğraştık. Yekvücut olmamız, dışarıdan bize yapılan taarruzları birlikte def etmemiz gerekirken, enerjimizi birbirimize karşı sarf ettik. Biz birbirimize çelme taktık ve birbirimize dua etmeyi dahi çok gördük. Ümmetin bu halde olmasının sebebi Müslümanları sayıca az olmasından değildir. Onlara düşmanlık eden, onları ezen, onları sömüren zalimlerin kahredici bir güce sahip olmalarından da değildir. Müminlerin birbirini sahiplenmemesi, birbirinin derdiyle dertlenmemesi birbirinden uzak olmasında kaynaklanmaktadır.” şeklinde konuştu.
“Kürt de ölse, Türk de ölse, Arap de ölse, Fars da ölse Amerikalı Conilerin hoşuna gider”
Bu coğrafyada Kürtlerin, Türklerin, Arapların ve Farsların ölmesinin Amerikalı Conilerin hoşuna gideceğini ifade eden Yapıcıoğlu, “Eskiden gelip topraklarımızı işgal ediyorlardı, askerlerini başımıza dikip fiilen bizlerle mücadele ediyorlardı. Şimdi ise bizi birbirimize düşürüyorlar, bizi birbirimizle savaştırıyorlar. Kim ölürse ölsün onların umurunda değildir. Onlar bu ölümleri kendi kâr hanelerine yazacaklardır. Kürt de ölse, Türk de ölse, Arap de ölse, Fars da ölse Amerikalı Conilerin hoşuna gider. Öyleyse bizi birbirimize düşüren, bizi kardeşlerimize karşı kışkırtan, kardeşlerimize karşı kullanalım diye elimizde silah tutuşturanların dostlarımız olmadıklarının farkına varmak zorundayız.” dedi.
“Huzur istiyorsak mutlak suretle adalet! Kardeşlik istiyorsak mutlak suretle adalet!”
Yapıcıoğlu, son olarak şu ifadeleri kullandı; “Eğer biz bu halimizi değiştirmez, düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmeye devam edersek kendi aramızda adaleti tesis etmezsek bu durumdan kurtulamayız. Huzur istiyorsak mutlak suretle adalet! kardeşlik istiyorsak mutlak suretle adalet! Adaletin olmadığı ve zulmün yapıldığı yerde kardeşlikten bahsetmek sadece kardeşlik edebiyatı yapmak nafile bir iştir, beyhude bir iştir ve hiçbir sonuç da doğurmayacaktır. Bu memlekette kardeşliğin yeterince edebiyatı yapıldı. Vakit iş yapma vaktidir, vakti kardeşlik hukukunun gereğini yerine getirme vaktidir. Eğer biz bunu yaparsak, eğer aleyhimizde bile olsa adaletin tesisine çaba sarf edersek, eğer hakkı ayakta tutan adalet olsa ve kendi nefsimiz için istediğimizi kardeşimiz içinde istersek ve yapılmasını istemediğimiz bir şeyin kardeşimize yapılmasını da istemezsek ve yahut bizzat kardeşimize kötülük yapmazsak işte o zaman kardeşlikten bahsedebiliriz.” dedi.
Yapıcıoğlu’nun konuşmasının ardından ezanın okunmasıyla katılımcılar iftarlarını açtılar. (Yılmaz Sönmez-İLKHA)