Kur'an-ı Kerim, eşcinselliği Lut kavmi üzerinden ele alıyor. Müslümanların geneli bu meseleye sadece ahlâksızlık boyutuyla bakıyor. Elbette bu doğrudur. Ama meselenin çok acayip başka yönleri de vardır.
Doğrusu bu konuda yazmaya hiç niyetimiz yoktu. Lakin meselenin farklı boyutlarla da anlaşılması gerektiği zarureti hâsıl olunca istemeden konuyla ilgili yazmamız icap etti.
Batı için sosyal ve siyasi bir proje olan eşcinsellikle ilgili Kur'an-ı Kerim'de geçen şu hükme ve hikmetlere dikkati çekeceğiz,
-Lut ismi üzerinden bu adi ilişkinin tanımı
“…zekerlere-erlere varıyorsunuz…” (Şuara:165) ayeti
“…adamlara şehvetle varıyorsunuz…”(Neml:55) ayeti
“Genç erkekler suretinde melekleri görünce Lut kavmi hemen koşup geldiler.(Hud:78) ayeti
“işte kızlarım, onlarla evlenin eğer fail olmak istiyorsanız” (Hicr:71) ayeti
Eşcinselliğin Lut kavmiyle alakalı olarak zikredilmesi bu fiile “Lutîlik” denilmesine yol açmıştır ki bu tam olarak doğru bir isimlendirme değildir. Zira Lut, “şiddetli muhabbet sahibi, bir şeye gönlü tutuşan ve tutkuyla bağlanan kimse” manasındadır. Lut, yapıştıran ve çiftleştiren değil, bitiştiren ve birleştirendir. Bu nedenle evine gelen genç suretindeki melekleri talep eden kavmine “işte kızlarım; sizi evlendireyim”(Hud:78) dedi. Bunun için Hz. Lut'a bu isim verilmiştir. Hz. Lut, aşkın yapışmada değil, tutkunlukta ve birleşmede olduğunu biliyor. Bu nedenle kadın ile erkek arasındaki ilişkiye “cima” denir. Cima, birleşmek ve üremektir. Cemaat olmaktır. Oysa eşcinsellikte birleşmek yoktur, yapışmak vardır. Yapışmak da hem aşkı hem de özgürlüğü yok eder. Neden yapışık ikizler birbirlerinden ayrılmak için ölümü göze alıyor. Zira yapışkanlık hiç bir zaman doğal ve estetik bir bütünleşme şekli değildir.
-“…zekerlere-erlere varıyorsunuz…” ayette geçen “zeker” erlik demektir. Ayrıca zeker, zikirden gelir. Hafıza, onur ve güç manasındadır. Demek ki bu tür ilişkiler hafızayı, erliği, onuru ve gücü yerle bir eder. Onun için ayet erliğe dikkati çekiyor. Bu tür ilişkilerle erliği, erkekliği yok olan Batı, bu yolla İslam âleminin de erliğini yok etmek istiyor.
-“…adamlara şehvetle varıyorsunuz…” ayette geçen “rical” adam demektir. Rical ayak manasındaki “ricıl” den türemedir. Çünkü adam ayağı üstünde durabilen güçlü, güven veren kimsedir. İşte bu tür ilişkiler toplumun adam gücünü yok eder. Rical-adam kıtlığına sebep olur. Binaenaleyh böyle bir toplumun ayağı üstünde durması, varlığını, gücünü koruması mümkün değildir.
“genç erkekler suretinde melekleri görünce koşup geldiler' (Hud:78). Melekler insanın melekelerini yani kabiliyetlerini ifade eder. Demek ki bu tür ilişkiler insanın ve toplumun melek(e)lerini-kabiliyetlerini hedef alıyor. Bunun sonucu olarak insan ve toplum melek(e)siz olarak zavallı bir duruma düşer. Eza ve rezalet içinde kalır. Bu nedenle Allah (cc) bunlar için “Adiler”(Şuara:166) ve “Cahiller”(Neml:55) vasıflarını buyurur. Gerçekten bunlar adileşir. Vasıfsız ve kişiliksiz hale gelir. Temizlik duygusunu yitirirler. Açıkça temizliği değil; kirliliği ve çirkinliği istediklerini ilan ederler (Araf:82)
-Hz. Lut, kavmine “işte kızlarım onlarla evlenin eğer fail olmak istiyorsanız” (Hicr:71) diye seslendiğinde “evliliğin hayırlı bir faaliyet olduğunu, bununla toplumun dinamizm ve hareket kazanacağını ama yapışmanın, yapışkanlığın rezil ve hayırsız bir şey olduğunu” demeye getiriyordu. “adama yapışmak” tabiri “Birini rahatsız etmek, sataşmak, musallat olmak” gibi kötü anlamda kullanılan bir deyimdir. Özellikle “…eğer fail olmak istiyorsanız” cümlesi, bu tür ilişkilerin toplumu nasıl özne olma vasfından uzaklaştırdığını ifade ediyor.
Bu ilişki iki kişinin birleşmesi değildir. Bilakis onların yapışık çiftler olmasıdır. Bu da ikiliği ortadan kaldırmadığı için sayısal olarak şirktir. Oysa birleşmek tevhittir. İki zıddın birleşerek “bir” olmasıdır. Kadın ile erkek arasında meşru ilişki tevhittir. Birliğin onuru ve güzelliği, birleşmenin muazzam halidir.
Şimdi Batılılar Müslüman kavimler arasında bu rezil ilişki türünü yayarak onları yapışık çiftler haline getirmeye çalışıyor. Siyaseten bu, vahdete ve birliğe ve dahi birleşmeye en büyük engeldir. Görüldüğü üzere bu ilişki, sadece ahlâki ve nefsi bir sorun değildir. Buna hastalık deyip geçmek de işin vahametini açıklamaya yetmiyor. Çünkü sayısal şirktir. İkiliktir. Bu da toplum arasında sosyal ve siyasal sorunlara yol açar.
Sözde Kürt sorununu çözeceğini iddia edenlerin bu tür rezil işlere aracılık etmesi Kürt sorununu çiftleştirme ve yapıştırma yoluyla çözme niyetlerini ortaya koyuyor. Bu yolla Kürt sorunu çözülemez. Zira Kürt sorunu çift olmakla, çiftleşmekle, yapışmakla çözülmez bilakis birleşmekle çözülür. Birleşmek de ancak aşk ve meşruiyetle olur.
Herkes biliyor ki Kürtler Batıyla, sol zihniyetle birleşmez. Onlar da bunun farkındadırlar. Kürtleri sol ideolojiyle, Batıyla birleştiremeyeceklerini bildikleri için onları yapıştırmak istiyorlar. Zira Âşıksan birleşirsin, birsin. Oysa çiftleşmede aşk yoktur, sadece yapışmak vardır. Çekişme ve itişme vardır.