Kâtip üyelerin yüksek iletişim giderinden sonra şimdi de anormal yakıt bedelleri çıktı ortaya…
Divan üyelerinin yanı sıra grup başkanvekilleri ve komisyon başkanlarına (toplam 71 vekil) verilen makam araçlarının son 1 yıl içindeki yol gideri toplam 1 milyon 363 bin 791 TL olarak kayıtlara geçti.
CHP'li Kâtip Üye Özcan Purçu 130 bin 31 kilometre yol ile 11 bin 535 litre benzin tüketti. Vekilin yakıt masrafı ise 44 bin 11 TL.
CHP'li Kâtip Üye Ali Haydar Hakverdi 115 bin 303 kilometre yol ile 10 bin 744 litre benzin tüketti. Harcanan para 41 bin 713 TL.
Trilyonluk iletişim masrafı ile gündeme düşen CHP'li Elif Doğan Türkmen 106 bin 708 kilometre yol yaparak üçüncü sırada yer aldı. Türkmen'in yakıt bedeli için 37 bin 348 TL ödendi.
CHP'li İdare Amiri Tufan Köse 102 bin kilometre ile 10 bin 108 litre yakıt tüketti. Vekilin makam aracının yakıt gideri 38 bin 877 TL.
Bunların ardından Ak Partili vekillerin harcamaları geliyor ki, rakamlar CHP'lilerinkinden hiç de aşağı değil. Ama dikkati çeken ilk üçe CHP'lilerin yerleşmiş olması.
CHP; bu tabloyla kamuoyuna şöyle sesleniyor: “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Biz bu işi biliriz. Adamlar yiyor yiyor, bitmiyor; ama biz bitirebiliriz. Daha önceden DSP deneyimiyle neleri başardığımızı, memleketi memur maaşlarını ödeyemeyecek seviyeye getirdiğimizi herkes gördü.”
Zaten Kılıçdaroğlu da “Bu yetkiyi vermeseydiniz; verdiyseniz sonuçlarına da katlanacaksınız” anlamına gelecek şeyler söyledi.
KÖTÜMSER İDEOLOJİ
Muhalefet etmiş olmak için yapılan muhalif hareketler bazen çok komik duruma düşürüyor.
Mesela Sol Gazetesi…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti söz konusu olunca her zaman bardağın boş tarafından bakan Sol gazetesi, İstanbul'daki barajların son durumunu da kendi bakış açısıyla okuyucularına duyurdu.
Barajların yüzde 88'inin dolu olduğunu yazamayan gazete, söz konusu haberi "İstanbul'da barajların yüzde 12'si boş" şeklinde okuyucularına duyurdu.
Bazıları hemen teknik detaylara girerek % 90'ın üzerinde bir doluluk oranının taşkın ihtimalinden dolayı tehlike kabul edildiğini ve bu oranlara yaklaşıldığında kapakların açılarak biraz boşaltıldığını söyledi; ama ben oraya takılmıyorum.
% 88 doluluğu değil de % 12 boşluğu gören “kötümser”liğin sebebini merak ediyorum.
Ve sanıyorum ki, meselenin muhalifliğin dışında da başka sebepleri vardır.
Biraz malumatfuruşluk yapayım…
Adamların gazetesinin ismi “Sol” olduğu için ideolojik açıdan nerede durduğunu bildiğimiz gibi uzun süredir solun “içler acısı” halinden de haberimiz vardır.
Savrulmalar beraberinde çokça “dönek” hikâyesini de getirdiği için canları sıkkın adamların. Her ne kadar “değişmeyen tek şey değişim” diye bir ilkeleri varsa da sosyalizmin “kutsal” ilkelerinden vazgeçmeye sebep olabilecek değişimlere çok çok da açık değiller.
Sol ile beraber Kemalizm'in aşınan ilkeleri, bir bir kaybolan ritüelleri solun kesin inançlı bireylerini keskin bir pesimizmin (kötümserlik) kucağına atmaktadır.
Eskiden “Marksist-Leninist”, “Marksist-Maoist”, “Revizyonist”, “Sosyalist”, “Troçkist” gibi tanımlar vardı sol literatürde. Biz buna “Marksist-pesimist”i de eklemek istiyoruz. Literatüre biraz katkımız olsun.
Görünen o ki, adamlarda (ya da kadınlarda) zamanla söylem değişmektedir.
“Bu millet adam olmaz” söylemi zihinlerde yavaş yavaş “Bu dünyadan bir cacık olmaz” söylemine doğru yol almaktadır.
Yani durumlar hiç iyi değil.
İşte bundan dolayı gülmeyin, anlamaya çalışın.