Rengârenk kumaşlar ve el emeğiyle işlenerek dikilen yorganların yerini son zamanlarda tercih edilen hazır yorgan ve yastıkların alması, "ata mesleği" olarak anılan ve uzun yıllardır nesilden nesle aktarılan yorgancılığın zor günler geçirmesine neden oluyor.
Farklı farklı şehirlerde 44 yıldır yorgancılık yaparak birçok bedenin ısınmasını sağlayan Erol Hallaç (57), yetişmiş az sayıdaki değerli ustaların kenar mahallelerde, karanlık atölyelerde mesleklerinin son demlerini sürdürdüklerini ifade etti.
Yorgancılığa küçük yaşlarda çırak olarak başladığını aktaran Hallaç, "Zonguldak'ta 1973 yılında bir dükkânda çırak olarak bu işe başladım. 2 yıl boyunca ustamın yanında çıraklık yaptım. Ardından 'Kalfa oldun.' dediler. Başka bir dükkânda işe girdim. Zonguldak'ın ardından Rize'ye ve sonra Trabzon'a gittim oralarda yorgancılık yaptım. 1985 yılında Bursa'ya geldim. 32 yıldır Bursa'da yorgancılık yapıyorum." dedi.
Yorgan yapımına değinen Hallaç, aldıkları kumaşın kenarlarını makineyle diktikten sonra pamuğunu taradıklarını, en sonunda ise kumaşı dövüp, tezgâha getirerek diktiklerini anlattı.
"Bu mesleği severek yaptığımız için bir zorluğu yok"
Mesleğini severek yaptığı için herhangi bir zorluğu olmadığını söyleyen Hallaç, "Yorgancılığın herhangi bir zorluğu yok. Yaş ilerledikçe haliyle yoruluyor insan ama bu işi yapmak zorundayız. Geçimimizi bundan sağlıyoruz. Çocukları bunlarla büyütüp üniversitelere gönderdik. Bu mesleği severek yaptığımız için bir zorluğu da yok. Elimiz tuttuğu kadar bu mesleği sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
"Bazıları bu işi uydurmasyon yaptıkları için fiyat düşük oluyor." diyen Hallaç, sözlerine şöyle devam etti: "Bizim yapmış olduğumuz birinci sınıf yorganı vatandaşlar pahalı buluyor. Ben yorganı 200 liraya satarken onlar 50 liraya satıyor. Ben bazen bir yorganı 3 günde dikiyorum. 3 gün çalıştığım ürünü 50 liraya satabilir miyim? Vatandaşlar yorganın kalitesini bilse belki itiraz etmeyecek, pahalı gelmeyecek. Çünkü birinci kalite ile yapılan yorganın ömrü 40 yıldır ama 50 liralık yorganı kullanırsa en fazla 3-4 yıldır."
Sağlık açısından vatandaşlara yün yorgan tavsiye eden Hallaç, "Vatandaş elyaf veya silikon istiyor fakat bunlar da hastalıktır. Bizim yaptığımız ürünlerin hepsi pamuk yündür. Biz dükkânımızda elyaf filan kullanmıyoruz. Hiçbir zaman elyaf yorganı kimseye tavsiye etmem. Sağlık için çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
Son zamanlarda ilgi görmesine rağmen mesleğinin olması gerektiği yerin çok gerisinde kaldığını anlatan Hallaç, yetişmiş az sayıdaki ustaların kenar mahallelerdeki karanlık atölyelerde mesleklerinin son demlerini yaşadıklarını, yeni yetişen gençler olmadığı için de yorgancılık mesleğin ilerlemesinin mümkün görünmediğini söyledi.
Hallaç, konuşmasını şöyle tamamladı: "Şu an yorganda eski usule dönülüyor. Rağbet görüyor fakat yetişen eleman olmadığı için yetiştiremiyoruz. Çırak olmadığı için şu anda yorgancılık mesleği bizim yaşlarda olanlara kaldı. Gelecek nesil yorgancı olacak mı olmayacak mı? Bunun bir garantisi yok. Çünkü herkes okuyor. Okuyan insanların hiçbiri de gelip bu meslekte çalışmıyor. Şu anki gençlik bu mesleği hiç kale almıyor. Bazen 3 ay okul tatilinde eleman gelir, okul başlayınca işi bırakıp gider. Bu işte devamlı çalışmak gerekiyor. Sadece yaz tatilinde gelirse bizde hiçbir şey öğrenemez. Keşke eleman gelse de yetiştirsek çok mutlu oluruz çünkü bu sanat devam eder. Bu tarihi bir sanattır." (Mustafa Bikeç-İLKHA)