Osmanlı Devletinde yasama faaliyetleri incelendiğinde iki tarih karşımıza çıkıyor. Birisi1868-1876 yılında hazırlanan Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye’dir. Ki burada yasa çıkartma kaideleri belirlendi. Ve daha çok borçlar, eşya ve yargılama hususu esasları belirlendi.
Fakat günümüz insanına bir umut, örnek olabilecek 25 Ekim 1917 Hukuku Aile Kararnamesi çok önemlidir. Aile hukuku alanında İslam tarihinde hazırlanmış ilk yasama faaliyetidir diyebiliriz.
Yılarca Hanefi Hukukunu katı bir şekilde uygulamış olan Osmanlı Devleti, 1917 yılında Ümmete örnek olacak bir çalışma bıraktı. Aile yasalarını hazırlarken tüm mezheplerden istifade edildi. O günkü toplumun ihtiyacını görecek, sorunlarını giderecek olan fetva hangi mezhepte ise o mezhebin fetvası baz alınarak yasama yapıldı. Tabiri caizse ‘Takribi Mezahib-i İslam’ diye tabir edilen hakikati 1917 yılında uyguladı. Yani mezhepleri birbirine yaklaştırma ihtiyacını söylemde bırakmadan direk sahada uygulayarak gösterdi.
Öyle bir yasa hazırladılar ki gelecekte de tüm ümmete yol gösterecek niteliktedir. Bu Aile Hukuku Kararnamesi ile gayr-i Müslimlere verilen kendi mahkemelerinde yargılanma hakkını kaldırdı. Ve bu yasaya gayr-i Müslimlerin şeriatlerini de dahil ederek maddeler koydular. Yargıyı, Şer’iyye Mahkemelerinde tek elde topladılar. Ama bu girişim gayr-i Müslimlerin hoşuna gitmedi. İhtilaf devletlerini devreye koydular. Bu değerli yasa, ülkemizde ancak 1,5 yıl uygulanabildi. 1919 yılında yürürlükten kaldırıldı.
Ülkemizde ömrü kısa olsa da başta Suriye olmak üzere, Ürdün, Filistin, Lübnan, Mısır gibi anayasası İslam Hukukuna göre hazırlanmış olan İslam ülkelerinde bu Kararname emsal teşkil etti. Bir nevi yasama faaliyetlerinin nasıl olması gerektiğini ümmete öğretti. Bağnazlık yapmadan, mezhep taassubuna girilmeden tüm mezhepleri İslam’ın malı olarak görüp mezhepleri birbirine yaklaştırarak ümmeti tek devlete dönüştürecek bir yasama faaliyeti… İşte bunu 1917 yılında bu ülke başardı.
Bu başarıyı devam ettirmek bizlere düşer. Şiisi ile Sünnisi ile tüm ümmeti tek çatı altında birleştirecek ortak bir yasama faaliyeti olamaz mı? Ümmetin evlatlarının sorunlarının çözümünü kendi mezheplerimizde bulamaz mıyız?
1917 yılında çıkarılan Aile Kararnamesi ile iptal edildi. Peki, yerine ne geldi? İsviçre’den Medeni kanun alındı. İslam Ceza kanunu iptal edildi yerine İtalya Ceza kanunu geldi. İslam Ceza mahkemeleri kaideleri yerine Almanya Ceza Mahkemeleri yasası, Fransa’dan idare kanunu alındı. Halbuki bu yasaların hepsi ithal edilen yasalardır.
Yasa ihraç eden bir ülke olmak varken bizimle uyumlu olmayan ithal yasalarla hayatımızda ciddi sorunlar yaşıyoruz. Ve son olarak 2011’de imzalanan İstanbul Sözleşmesiyle Aile ile ilgili inisiyatifi gayr-i Müslimlere bırakmak akıl karı olmasa gerek.
Ama sürekli eleştirmek de olmaz, Müslümanlar! Siz bu ülkeyi yönetenlerin önüne günümüz insanının problemlerini göz önüne alarak İslam’ın nuruyla bir yasa hazırlayıp sundunuz mu? İslam hukukçuları acilen bir bilim kurulu oluşturup yasa tasarıları hazırlayıp hükümete ve kamuoyuna sunmalıdırlar.
Selam ve dua ile…