10 Kasım programları nedeniyle birçok okulda, etkinlik adı altında Mustafa Kemal’in heykeli önünde çocuklara secde ettirmişlerdi.
Konuyla ilgili MEB soruşturma açmış, ilgili okul müdürleri hakkında görevden uzaklaştırma tedbiri alınmış ve soruşturma süreci devam ediyor.
Öncelikle şu hususun altını çizelim; “Bir anda birçok okulda yapılan aynı ucube uygulama münferit değildir. Bilakis organizeli ve bir üst aklın talimatıyla yapılmıştır.” Bundan dolayı MEB’in yaptığı soruşturma kesinlikle ilgili okul müdürleri ile sınırlı kalmamalıdır.
Hem inanç hem de pedagojik açıdan kabul edilemez bu organize çalışmanın mimarları, akıl hocaları ve karar mercileri de hesap vermelidirler.
Putperestlerin ritüellerini taklit ettiren okul yöneticileri; “Ya üst aklın talimatıyla bu organizeyi yaptılar ya da talimatla bu organizeyi yapan öğretmenlere ses çıkaramayacak kadar kurumunu yönetmekten acizdirler.”
Her iki ihtimal de çok tehlikelidir. Bu iki karaktere sahip kişilere neslimizi ve çocuklarımızı emanet edemeyiz. Çünkü biri putperest bir neslin inşası için çalışır, diğeri ise koltuk korkusundan dolayı yönettiği öğretmenlere bile ses çıkarmayacak kadar aciz, korkak ve duyarsızdır.
Elbette suçlu olan sadece ilgili okul yöneticileri değildir. En az onlar kadar siyasi iktidar da suçludur. Çünkü atamalar liyakata göre değil bürokratların isteğine göre yapılıyor. Bürokratların gönderdiği listeye göre mülakatlarda puan alıp idareci olan okul yöneticileri ancak bu kadar olur.
Ayrıca birkaç yıldır siyasi iktidarda başlayan Mustafa Kemal sevdasının da bu işte katkısı vardır. Bu sevdayı birçok platformda dillendirmeleri ve pratik uygulamaları, tabanda ve yeni nesilde hazin bir fikri saplantıya sebep oluyor.
Dikkat edilirse sözde muhafazakar bazı çevreler, Elmalı’lı Hamdi Yazır’a Tefsir ve Mehmet Akif Ersoy’a da meal yazdırması üzerinden Mustafa Kemal’e dindar bir imaj vermeye çalışıyorlar. Bu çerçevede yorumlar ve analizler yaparak kamuoyunda bir bakış açısını oluşturmaya çalışıyorlar.
Gerek siyasi iktidarın gerekse o çizgideki muhafazakar çevrelerin bu söylem ve eylemlerin buna benzer daha birçok olumsuz sonuca katkısı olacak gibi görünüyor.
10 Kasım’da heykellerin önünde yapılan secdelerden birinin de Bursa’da bir İmam Hatip Lisesi’nde olması bunun en somut örneğidir.
Başörtülü kızlar, belki onlarca ilahiyatçı meslek dersi hocasının gözleri önünde heykele secde ettiriliyor ve kimse itiraz edip gıkını çıkarmıyor.
Neden?
Muhtemelen bir kısmı; “Bana ne, ben ay başı maaşımı bilirim” deyip ilgilenmemiş. Bir kısmı da, “İtiraz etsem yarın başıma bir iş gelir, bana destek çıkan olmaz ve işimden olurum” korkusuyla görmemezlikten gelmiş.
Durum bu maalesef! Bunun için hem siyasi iktidar hem de İslami çevreler yaşananlardan ders almalı ve acil önlemler almalıdırlar.