İnsan gibi toplumlar ve devletler de yaşlanır. Yaşlılığın belli başlı belirtileri şunlardır:
- Sürekli insanın bir yerlerinin tutulması
- Halsizlik ve yorgunluk
- Geleceğinden endişelenmek ve geçmişine özlem duymak
- Saç dökülmesi ve saç ağarması
- Gürültülü yerlere tahammül edememek
- Kemiklerin zayıflaması
- Bele dokunur diye bir şey kaldırmaya yanaşmamak
- Hızlı kilo verememe
- Bahçe ile uğraşmaya merak sarmak
- Her havadan nem kapmak
- Kulakların büyümesi
- Pratik şeylerden ziyade teorik şeylere ilgi duymak
- Bulmaca çözme merakı
Bunlar yaşlanma belirtilerinden bazısıdır. Bu halde olanların bulunduğu yere “Darülaceze- Acizler yurdu” adı verilir.
Bugün dünyada yaşlanmış olan milletler olduğu gibi gençliğin güç ve enerjisine sahip milletler de vardır. Bugün yaşlanmış olan, adeta bir darülaceze haline gelen batılılardır. Çünkü yukarıda sayılan yaşlılık belirtilerinin tümü onlar da vardır.
Avrupa’da hiçbir sesin çıkmaması, olay olmaması belki bazıları için huzurlu olmanın alameti olabilir. Fakat tersinden bakıldığında aslında bu, onların yaşlılıktan dolayı hareketsiz kalmalarının, halsiz olmalarının bir sonucudur. Avrupa’nın kendi çevresine verdiği önem de bunun bir sonucudur. Çünkü emekli olmuş, yaşlılık döneminde olan bütün insanlar bahçe ve tarla işleriyle uğraşır.
Yaşlılar kalın gözlükler kullanır ve kulakları büyür. Bugün Batının, Almanya ve Amerika’nın adının dinleme skandallarına karışması bunun delildir. Çünkü yaşlıların kulakları büyür ama dinleme kabiliyetleri zayıflar. Bu nedenle etraflarında olup iteni anlamak için her şeye kulak kabartırlar. Koca kulak olurlar.
Eskiden batılılar sömürge ve fiili işgal hareketlerinde bulunurlardı. Ama bugün artık bu türden hareketlere girişmekten acizdirler. Afganistan ve Irak, fiili işgalin son örnekleridir. Fiili işgal büyük bir güç ve enerji gerektirir. Oysa Avrupalılar da bu enerji yok. Bu nedenle pratik işlere değil, teorik işlere kafa yoruyorlar. İslam âleminde mezhebi ve etnik fitneleri körüklemeleri bunun delilidir. “Madem kontrol edemiyoruz, karışıklık içinde bırakalım” havasındadırlar. Bundan başka seçenekleri yoktur. Fakat netice itibariyle bu, onların acizliklerinin ve çaresizliklerinin delili ve de sonucudur. Bu halleriyle Batılılar; aşırı kilolu, soyu tükenmiş, yaşlı fakat parası olan bir insana benziyor. Her şeyi teorik olarak yapmaya çalışıyorlar.
Yaşlılar hareket edemediklerinden eskilerde kalmış olan fitneleri körüklerler.
Bütün veriler batılıların yaşlılık dönemine girdiklerini net ve kesin bir şekilde ortaya koyuyor. Öte yandan bu, İslam âleminin en genç ve dinamik dönemimde olduğu anlamına geliyor. İslam âlemindeki hareketlilik, olumsuz birçok sonuca sebep olsa da hakikatte mevcut dinamizm Müslümanların gençlik merhalesinde olduklarını gösteriyor. Gençlik güçlüdür, enerji doludur. Gözü pektir. Ne geçmişe karşı hasreti ne de geleceğe dair endişesi vardır. Çiçek ve böcekle uğraşmaz. İslam âleminde Yeşiller partisi yoktur. Gençler haraketliliği sever. Sükûnete pek ihtiyaç duymazlar. Yaşlı batılılar hantal ve semirmiş yapılarıyla kilo sorunu yaşarken Müslümanların böyle bir sorunu yoktur.
Batı artık “darülacezedir.” İslam âlemi fiili işgal tehlikesinden kurtulmuştur. İslam âleminin genç ve güçlü dinamizmi böyle bir ihtimali kesin olarak bertaraf etmiştir. Bu nedenle artık tehlike yaşlıların fitne ve desiselerinden ibaret kalmıştır. Bununla başa çıkmak sanıldığı kadar zor değildir. yeter ki Müslümanların içinde yaşlı gençler inisiyatif alsın. Allah (c.c) “Peki inkâr ederseniz, çocukları ihtiyarlatacak o günden kendinizi nasıl kurtaracaksınız?”(Müzzemmil:17) buyurur. Çocuk ve gençleri ihtiyarlatacak, saçlarını ağartacak, onları aynı anda hem bilge kimseler hem de hikmet ve kudret sahibi kimseler olmasını sağlayacak o gün artık pek yakındır. O gün geldiğinde hareket ile hikmet birleşerek genç ihtiyarlar ortaya çıkacak, zalimlerin kendilerini koruma kalkanı ortadan kalkacaktır.
Onlar yaşlandı. Müslümanlar gençleşti. Artık onların güç ve enerjisi yoktur. Zihinsel faaliyetleri, bulmaca çözme merakları kaldı. Artık onlar İslam âlemine ancak bir bulmaca nazarıyla bakabiliyorlar. Bunların da sonuç vermesi mümkün değildir.
Müslümanların bugün genç sorunu ve dinamik eleman sorunu yok. Ama “yaşlı genç” sorunu var. Şimdi Rasulullah’ın (sav) çok sevdiği “yaşlı gençlere” ihtiyaç var. Saçları ağarmış, bilge gençlere ihtiyacı var. Onların zuhur etmesi de pek yakındır. O vakit geldiğinde batılıların bugün bir bulmaca olarak gördüğü İslam âlemi onlar için bir bilmeceye dönüşecektir.
Genç yaşlılar, aciz yaşlılar için her şeyi bir bilmeceye dönüştürür. Onların bulmaca çözme zevklerini bitirir.