Yemen'de yaşananlar, en az Suriye kadar önemlidir ve doğru okunmalıdır. Bu nedenle bugün bu konuyu işlemek istedim;
Ağustos ayı boyunca da Yemen'den çok sayıda kadın ve çocuk katliamlarını okuduk basından. Sadece 9 Ağustos'ta, Suud uçaklarından atılan bir Amerikan bombası ile bir otobüs vuruldu. 40'ı çocuk, 50 sivil katledildi.
Bütün savaşlarda en çok zarar görenler, her zaman siviller, masumlar, çocuklar oluyor. Ancak Yemen'de durum biraz farklı. Özellikle siviller, kadınlar, çocuklar hedef alınıyor. Mart 2015'ten beri iç savaşın hüküm sürdüğü Yemen'de pazar yerleri, okullar, düğün ve taziye evleri, otobüsler özellikle hedef gözetilerek katliamlar yapılıp duruluyor. Sivillerin özellikle tercih edilerek hedefe konulması, Yemen savaşının en önemli özelliği olarak öne çıktı.
Bu saldırılarda her ne kadar başat rol Suudi'ye verilmiş ise de aslında strateji tamamen Amerika'dan gelmektedir. Trump'ınortadoğu barışından sorumlu başdanışmanı damadı JaredKushner, İslam coğrafyasında yaşananların bir numaralı sorumlusudur. Zira onun görev tanımı her ne kadar Ortadoğu barışı olarak ifade edilmiş ise de aslında Ortadoğu denilen İslam coğrafyasının yine islam ülkelerinin imkânları ve elleri ile yakılıp yıkılmasıdır.
Damat Kushner malum, azılı bir yahudi fanatiğidir. Babası ve dedeleri de aynı şekilde. Bu ailenin israil devleti liderlerine yakınlığı ve ahbaplığı da bilinen bir husustur. Yani siyonist bir aile. Dolayısıyla Amerika'nınislam coğrafyasının politikalarını siyonistler belirlemektedir. Bu politika da malum, tüm islam coğrafyalarının yakılıp yıkılması, bir birleri ile çatıştırılması, israil'in güvenliğinin tam olarak sağlanarak "büyük israil" hedefinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasıdır.
Suriye'de olduğu gibi Yemen savaşına da bu gözle bakılmalıdır. Suudi rejimi, BAE, Mısır, Bahreyn ve Kuveyt ülkeleri, Yemen koalisyonunun başat ülkeleridir. Bunlar aynı zamanda Kushner'in başa getirdiği ekipler tarafından idare edilen satılmış rejimler. Yemen'e tıpkı leş kargaları gibi dadanan bu ekip, siyonist bir mantıkla hareket ederek her türlü Müslüman katliamını meşru olarak görmektedirler. Yaşanan tüm sivil katliamları da bu nedenledir.
Ekibin başını tüm rakiplerinin başını yiyerek veliahtlığa gelen Suudi veliaht prensi Muhammet bin Salman çekmektedir. Birleşik Arap Emirliklerinin veliahtı Muhammet bin Zayed de ondan geri kalır bir durumda değildir. Ekibe Filistin'den devşirilen kiralık katil Muhammet Dahlan da alınmıştır. Ki Dahlan, tamamen bir israil yetiştirmesi, Yaser Arafat'ın katili, binlerce Hamaslımüslümanın kanına giren, insan suretinde tam bir canavardır. Resmi olarak Bin Zayed'in danışmanlığını yürütmektedir.
Bin Salman Yemen ile alakalı olarak savaş komutanlarına; Yemen halkının bilincinde kuşaklar boyunca derin izler bırakmak istiyoruz. Suudi Arabistan'ınadı anıldığında kadınlarının, çocuklarının hatta erkeklerinin tir tir titremelerini istiyoruz. Bu nedenle tepkileri umursamayın. Özellikle kadın ve çocukları öldürün, talimatını verdiği düştü basın kuruluşlarına.
Böyle bir mantalite ancak siyonist öğretilerinde olabilir.
Siyonist savaşını bu gün Kushner devralmıştır. Kushner bu savaşı Prens Salman, M.BinZayed, Muhammet Dahlan ve A.Fettah es Sisi ekibi ile birlikte, başlarında oldukları Müslümanlara ait ülkelerinimkânları, paraları, silahları ve bol bol da Müslüman kanı akıtarak yürütmektedir.
Dolayısıyla Yemen'deki katliamlar meşrudur. Gündemde yer almamasının nedeni de aynı mantalitedir.