Savaşlar, en çok toplumun savunmasız kesimi olan kadın ve çocukları vuruyor. Sivil insanlar, savaşların acı yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Hedef olarak seçilen İslam topraklarında oluşturulan tehdit algısıyla, silahlanmaya büyük yatırımların yapılması temin ediliyor. Devletler, silahlanmaya devasa bütçeler ayırırken, halk için kullanılması gereken bütçeyi savaşlara harcayınca, halk yoksullaşıyor. İnsanımız temel ihtiyaçlarını karşılamaktan bile mahrum kalıyor. Hele bir de çatışmalar çıkarsa, bu mağduriyet katlanarak artıyor. Savaş ortamında askeri kesimi oluşturanlar, bir şekilde ihtiyaçlarını giderebilseler ve kendilerini koruma kabiliyetine sahip olsalar da siviller bu imkândan mahrumdurlar. Yüz yılımızda utanç vesikası olarak açlıktan ölümler ve toplu ölüm fotoğrafları karşımıza çıkıyor. İşte Yemen… Unutulan bir coğrafya… Son savaşlardan önce de bölgenin en fakir ülkesi olan Yemen'in mazlumiyeti tam bir drama dönüşmüş durumdadır. Başta çocuklar olmak üzere, siviller açlıktan kırılıyor. Artık günümüzde açlıktan ölen insanların olması, insanlığın utancıdır. Açlıktan Müslüman çocuklarının ölmesi ise, biz Müslümanlara zillet olarak yeter. Yemenlinin silaha değil, ekmeğe ihtiyacı vardır. Oysa bir şekilde orada olanlar, ya tepelerine binlerce ton bomba yağdırıyor ya da Yemenlilere silah veriyor. Çünkü üzerinde siyaset yapılacak Yemenlinin kanı ve ölüsü lazımdır leş kargıları için.
Irak ve Suriye'deki sivillerin yaşadığı dramın aynısı Yemen'de de yaşanıyor. Müslümanların kanayan bu yaraya merhem olması adına harekete geçmesi gerekir. Yemen'in hesaplaşma arenası olarak görülmesi yerine, Yemenlilerin merkezde olacağı bir siyasal sürecin başlatılması gerekir. Çocukların açlıktan öldüğü bir dünyada siz hangi zaferden bahsedebilirsiniz? Zaferler, halklar için kazanılır. Zafer marşları ve türküleri, mazlumların dudaklarından yükseldiği zaman anlamlıdır. Mazlumların kıyımdan geçirildiği, açlıktan ölüme mahkûm edildiği bir dünyada, ne adına savaşıldığı sorgulanmalıdır.
Yemen'e silah değil, gıda sevkiyatı yapınız. Mazlumların vatanlarını ve evlerinin içini hesaplaşma arenası yapmaktan vazgeçiniz. Hiçbir halkın istikbal ve istiklali, başka bir halkın acıları ve gözyaşları üzerine inşa edilemez. Hiçbir siyasi hesap, mazlumun bir damla kanından ve bir damla gözyaşından daha değerli değildir.
Bu acılara sebep olanlar, yarın ruz-i mahşerde bunun hesabını veremezler. İslam ülkelerinin liderleri, bir yandan mazlumları yok sayan stratejilere kafa yorarken, diğer yandan Aziz ve Celil olan Allah'a nasıl hesap vereceklerini düşünsünler. Hiç şüphe yok ki, boynuzsuz koyunun hakkını boynuzlu koyundan alacak olan ve Adil-i Mutlak olan Allah, hiçbir mazlumun ahını ve gözyaşını zayi etmeyecektir.
Toprağın üstünde pervasızca ve haysiyetsizce at koşturanlar, toprağın altında koşturulacak bir atın olmadığını iyi bilsinler.