Önemli meselemiz ve gündemimiz Yeni Anayasadır. Türkiye toplumu, anayasa geleneği ile 1876 Kanun-i Esasi'si ile tanıştığından, anayasa yapma ve bu alanlardaki tadilatlarla ilgili kültürümüz hayli fazladır.
Özellikle Cumhuriyet döneminde halka rağmen yapılan anayasalar olmuştur. Günümüzdeki birçok siyasi ve sosyal krizin kaynağının ekserini de Cumhuriyet sonrası yasalar oluşturmuştur.
Ankara'da şu an Yeni Anayasa üzerinden karşı kalelere; özellikle de halkın kalesine atılmak istenen goller vardır. Şutlar karambola gitse de birçoğu halkın kalesinde gol olarak yazılıyor. Halk zaten geçmişin mağduru..
1921 anayasası; Osmanlıdan kalma Kanuni Esasi'yi andırsa da bilahare yapılan 1924 ve sonraki anayasalar Yeni Türkiye'nin, Batı'ya çevrilen rotasını belirlemiş; halkın maziden getirdiği değerleri hedef almıştır.
Devlet; sürekli halkı tehdit olarak görmüş, halka rağmen var olan kimi yapılanmalarını korumaya almıştır.
Sürekli sıkıyönetim anlamına gelen yasalar yetmiyormuş gibi bir de 5-10 yılda bir, statükonun dayatmalarını koruma adına “askeri darbeler” yapılmıştır.
Darbelerin amacı; yabancı olan her şeyi halka karşı korumak, halkı hizaya getirmek olmuştur.
Hükümet şunu iyi bilmeli;
Geçmişte yapılan anayasalar; ya bir şekilde meclise dayatılmış; ya meclis boşken veya boşaltılırken yapılmış. Yasaların çoğunu da meclisin olmadığı ortamlarda askeri konseyler yapmıştır.
Halk; hükümetin eline, yetmese de hayli güçlü bir koz vermiştir.
Hükümet, bu gücüne rağmen, gider Eski Türkiye anlamına gelecek bir partinin dayatmalarına boyun eğer ve eskinin cilalanmış şeklini yeniden sunarsa, bu büyük vebaldir.
Değişiklik şart!
Yapılmak istenen değişikler imkânsız ise, zorunlu olanlar yapılmalı, diğer değişiklikler seçimden sonraya bırakılmalı. Halk değişiklik istiyor.
Kürt Sorunu ile iç ve dış sorunların tümünün çözümü yeni anayasadadır. Artık yama tutmuyor.
Sn Cumhurbaşkanı; “yalnızlığından” haklı olarak yakınsa da bu mazeret olamaz.
Yeni anayasa bir zorunluluk hatta farzdır. Ülkenin selameti ve milletin huzuru da buradadır. İç ve dış mihraklara verilecek en güzel ders de İslami, kuşatıcı ve cesurca hazırlanmış yeni anayasa olacaktır.
Geçmişte güçlü olan; emniyet ve askeriyenin içindeki karanlık odakların da beli kırılmıştır. Bu; Rabbimin verdiği bir nimettir ve halk iradesine güç katmıştır. Artık hak adına hakikati konuşanların eli hayli güçlüdür.
CHP bile başörtüsüne kafa tutamadığına, halk kültürüyle barışmış gibi gözüktüğüne göre, cesur davranmanın, Milli Şef'in dayatmaları olan Kemalizm'in kalıntılarının atılmasının, hatta tarihe karışmasının tam vaktidir.
Haçlı cephesi; sürekli yerlileşmeye karşı durmuş, karanlık güçlerini en kritik durumlarda harekete geçirmiştir. Yine de durmayacak zaten durmuyor da. İçeride ve dışarıda uğraştığımız, başımızı ağrıtan tüm belalar, esasen Haçlının ve yerli işbirlikçilerinin işidir. Bunda şüphe yoktur.
Halk ve camialar; yerinde durarak, sahaya inmeyerek; sadece hükümeti belden aşağı vurarak bir çözüm üretemezler. Ses getirecek faaliyet ve kulis faaliyetlerinde bulunmanın, sesini yükseltmenin vakti geçiyor.
STK'lar, cemaatler nerde?
Gün meşru yolda, Hakkın Tercümanı olma günüdür.
Rabbim; hükümetin ayağını istikamet üzere sabit kılsın; millete de Hakkın yanında durma, sesini yükseltme cesareti, basireti versin.
Rabbim; bu aziz memlekette; fitneye, şerre fırsat vermesin.
Sabır ve inatla susmanın sonucunun neler getirdiğinin en açık delili, Ortadoğu eve özellikle de Suriye kerbelası ve ağıtları değil mi?
İki günü bir olan ziyandaysa ne duruyoruz?
Haydi.. Selam ve dua ile.