Yeni anayasa maddeleri üzerindeki çalışmalar devam ediyor. Aslında kavgalar devam ediyor desek daha doğrudur. Zira Meclis'teki her bir madde üzerindeki görüşmelerde, muhalefetin özellikle kavga çıkardığını ekranlarda ibretle izliyoruz. CHP'nin bildik tavrı değişmiyor. Bu parti kurulduğundan beri ülkenin geleceğine, halkın isteğine ve hassasiyetlerine saldırmaktan başka bir politika izlememiştir.
Mevcut anayasanın bir darbe anayasası olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini kendileri de dile getirmektedir. Hemen her parti de seçim vaatlerinde yeni bir anayasa çalışmasına girişeceğine dair söz vermektedir. Halktan bu şekilde oy almakta, ancak iş anayasa çalışmasına gelince; maddeler üzerinde katkı sağlayacaklarına, 'bu işi nasıl sabote ederim' zihniyetiyle hareket etmekte ve ekranlarda ibretlik sahnelerin figüranı haline gelmektedirler.
Yeni anayasa bir ihtiyaç mıdır? Kesinlikle evet, hem de çok acil bir ihtiyaçtır. Halkın hassasiyetlerinin, özlemlerinin ve ihtiyaçlarının net olarak ifade edildiği bir anayasa hepimizin ortak isteğidir. Türkiye'deki sığ jakoben zihniyetin korunmasının garanti altına alındığı, milletin öz değerlerinin, inançlarının ve yaşam tarzının hiçe sayıldığı bir darbe anayasasının miadının çoktan dolduğu herkesin kabulüdür.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin tartışıldığı ve artık mevcut sistemin iki başlılığının da ülke yönetiminde ciddi yetki kargaşasına sebebiyet verdiği iyice bilinmektedir. Böyle bir durumda yeni bir anayasa ile bu tıkanıklık rahatlıkla giderilebilir. Halkın isteği ve ülkenin geleceği ön planda tutularak bu sorunun giderilebilme zemini mevcuttur.
Eğer bu anayasa bu halk için değiştiriliyorsa, o halde milletin ne dediğine bakılmalıdır. Birilerinin karanlık zihniyetini millete dayatmasına izin verilmemelidir. Zaten mevcut darbe anayasası, darbeci generallerin sığ isteklerinin ön plana çıkarıldığı ve halkın hassasiyetlerinin ayaklar altına alındığı bir anlayışta hazırlanmadı mı?
Aslında hazırlanmakta olan yeni anayasa pek de öyle 'yeni bir anayasa' değildir. Mevcut anayasanın birçok maddesine dahi dokunulamadığı, hatta dokunulmasının bile “tukaka” olduğu bir durumdan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu kaos tamtamlarının amacı nedir? Böyle canhıraş bağırtılar neyin acısıdır? İnsanları dişleyerek 'karantinaya alınacak' bir davranış sarhoşluğunu sergileyecek kadar, zihin bunalımlarına girilmesinin arka planı nedir?
90 yıldır ülkeyi kendi özel çiftlikleri olarak kullanmış bir zihniyetin, artık ülkeye bu pervasızlıkta hükmedemeyeceği gerçeğini gördükçe kahroluyorlar. Güdülmesi gereken sürüler olarak baktıkları halkın, kendi peşlerinden gitmediklerini ve onlara oy vermediklerine şahit oldukça böyle 'klinik vaka' davranışlarını sergilemekten kendilerini alamıyorlar.
Hele özel çiftlik belledikleri bu güzel ülkenin, yönetme emanetinin halk tarafından kendilerine verilmemesine çok içerlenmektedirler. Halkın isteğinin bir nebze olsa dile getirildiği bir anayasa çalışmasında ise birden kendilerini kaybetmektedirler. Ve Meclis çatısı altında, kameralar önünde kendisi gibi düşünmeyen diğer milletvekillerini ısırabilecek kadar zihin savrulmalarına girebilmektedirler. Birilerinin kendi özel mülkü olarak gördüğü bir memlekette, anayasa değişikliği yapmak gerçekten zormuş.
Ama 'korkunun ecele faydası yoktur' atasözündeki gibi, su akacak ve mecrasını bulacaktır. Halkın kendilerine yetki verdiği vekiller, bu görevi kesinlikle yerine getirmelidirler. Yeni bir anayasa hazırlanmalı ve halkın önüne getirilmelidir. İçerideki ve dışarıdaki şer odakların coğrafyamıza yönelik yaptıkları saldırıların ortaklığı netleştikçe, bizim biraz daha kenetlenmemiz ve bizi hakkaniyet ölçülerine göre temsil edecek yeni bir anayasayı hemen hazırlamamız gerekmektedir.