15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından ülkede birçok gelişme yaşandı, çok şeyler değişti. Halkın sokaklara inmesi ve darbecilere direnmesi neticesinde darbe girişiminin püskürtülmesi, değişimlerin ve milletimizin faydasına olan gelişmelerin en önemli sebebi olarak gösterilebilir.
15 Temmuz sürecinden sonra yaşanan değişimler ve gelişmelerden ciddi manada rahatsızlık duyanlar oldu. Rahatsızlıklarını farklı platformlarda dile getirenler, ülkenin ‘tek adam rejimi'ne doğru sürüklendiği iddiasında bulundu.
Söz konusu iddiada bulunanların, hem içerde hem de dışarıda çok sayıda destekçileri türedi ve bu destekçiler tek adam rejimi teranelerini dillendirmeye davam etti.
Aynı kesim, 16 Nisan'da halk oylamasına sunulacak anayasa değişikliğine de ‘rejim elden gidiyor' bahanesiyle şiddetle karşı çıkıyor ve oylamada ‘hayır' diyeceğini söylüyor. Bu kapsamda kampanyalar başlatıyor ve her fırsatta yeni bir darbe girişiminin temelinin oluşturulması hedefiyle algı operasyonları yapıyor.
Günlerdir gündemin en çok tartışılan konusu olan ‘Karargâh Rahatsız' manşeti, oluşturulmak istenen yeni bir algının ilk aşamasıydı. Eğer bu algı tutmuş olsaydı, yeni bir kalkışmanın zemini oluşturulmuş olacak ve ara ara bu gibi haberlere rastlıyor olacaktır. Ta ki darbe girişiminin tüm taşları eksiksiz döşenene kadar.
15 Temmuz girişiminin başarısız olmasının ardından çoğu kez yeni bir darbe kalkışmasının olabileceği haberleri dolaştı medyada. Çoğu kişi tarafından bu haberlerin asparagas olduğu ifade edildi ancak kanaatimce öyle değil(di).
Çünkü 15 Temmuz darbe teşebbüsünün akim kalmasını içlerine sindiremeyip farklı hesaplar peşinde olan kesimler var ve bunlar sadece içerdeki FETÖ, CHP, HDP ve diğerleri değil.
FETÖ'nün başarısız girişimini kabullenmeyen ABD'nin, yeni bir darbe girişimini organize etmeyeceğinin garantisini verebilecek kimse yok!
Öyle ön görülüyor ki yeni bir darbe kalkışması olursa bunu direk ABD organize edecek. ABD'nin bunu nasıl ve ne şekilde organize edeceğini şimdiden kestirmek zor.
Ancak ABD bu sefer sadece FETÖ'cüleri kullanarak darbe kalkışmasında bulunmayacaktır, daha kapsamlı ve daha ihtiyatlı bir şekilde girişimde bulunmaya teşebbüs edecektir.
16 Nisan referandumundan çıkacak sonuca göre şekillenecek bu yeni darbe planında, ‘hayır' cephesinde bulunan irili ufaklı bütün taraflara iş verilmeye çalışılacaktır.
Gelelim halk cephesine… Böyle bir girişim gerçekleşirse halkın tepkisi, 15 Temmuz gecesinde sergilenen tepkiden çok daha sert ve şedit olacaktır. Halk, canı pahasına darbe teşebbüsüne karşı duracak, 15 Temmuz'da olduğu gibi iradesine sahip çıkıp tank ve bombalara bedenini siper edecektir.
ABD'nin derin gücünü ve ülkemizdeki işbirlikçilerini en çok düşündürten, 15 Temmuz'da Kürdü, Türkü, Arabı ve tüm farklı kesimleriyle kahramanlık destanı yazan halkımızın yeni bir kalkışmaya göstereceği direniştir. Eğer bu endişeleri olmasaydı, belki de çoktan yeni bir kalkışmada bulunacaklardı.
Rahatsızlıkları gün yüzüne çıkan perde arkasındaki karanlık odaklar, 15 Temmuz sürecinden sonra ekonomik yaptırımlar, bombalı saldırılar, subliminal mesajlar, muhtelif algılar ve cuntacıları harekete geçirmek için atılan sinsi manşetlerle kaos ortamı ve darbe zemini oluşturmak için farklı kesimleri kullandılar ve hala da kullanmaya devam etmektedirler.
Ancak bundan sonra bütün şer cephesini etraflarında toplayıp yeni bir girişimde bulunsalar bile, Allah'ın izniyle mutlak bir başarı elde edemeyecekler ve 15 Temmuz sürecinde olduğu gibi şeytanî planları ters tepecektir.