Başbakan Binali Yıldırım’ın en son açıkladığı eğitim paketini ve toplumumuz için uygun eğitim modelinin nasıl olması gerektiğini İLKHA’ya değerlendiren Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Yazar Yusuf Kaplan kısa vadeli eğitim paketleriyle bir değişimin sağlanamayacağını belirtti.
İslam Medeniyetinin birikim ve dinamiklerinden yola çıkarak, yeni bir eğitim modeline geçilmesi gerektiğini kaydeden Kaplan, Türkiye’de sil baştan bir eğitim modelinin oluşturulmasının gerektiğini söyledi.
Türkiye’de eğitimde yapılan kısa vadeli yeniliklerin fayda getirmediğini, Türkiye’nin sekülerleşmesini daha da hızlandırdığını belirten Kaplan; “Türkiye’deki eğitim sisteminin seküler nitelikleri, pozitivist nitelikleri, yani Batı Kültürü’nün çocuklarımızı her bakımdan kölesi haline getiren özellikleri daha da artıyor. Türkiye’nin eğitim ile ilgili kesinlikle devrim niteliğinde adımlar atması lazım.” dedi.
“Yunus’ları, Mevlana’ları yetiştirecek bir eğitim sistemi lazım”
“Siz bir eğitim sistemi kuracaksınız. O eğitim sisteminde çocuklarınızı neye göre yetiştireceksiniz?” diye soran Kaplan, bu sorunun net bir cevabının olması gerektiğini belirtti.
Kaplan konuşmasına şöyle devam etti: “Mevcut eğitim sistemiyle dünya çapında adam mı yetiştiriyoruz? Büyük düşünürler, bilim adamları, sanatçılar mı yetiştiriyoruz? Böyle bir şey yok. Yeni Gazalî’ler, Razî’ler İbn-i Sina’lar, İbn-i Arabî’ler, İmam-ı Rabbanî’ler yetiştirecek, Itrî’leri, Yunus’ları Mevlana’ları, Sinan’ları yetiştirecek bir eğitim sistemi lazım. Bu üniversitelerin yaptığı şey, körkütük, Batıda üretileni buraya aktarmak. Tam olarak aktarıyor mu? Hayır. Batıda modernliği kuran adam Descartes ardından Hegel Schopenhauer, Russell, Nietzsche ve dolayısıyla Nietzsche’nin çocukları. Postmodern felsefe yani postmodern düşüncenin Derrida, Delius, Foucault gibi isimlerin çapında adam mı yetiştiriyorlar? Hayır. Bunları körü körüne Türkiye’ye aktarmış oluyorlar. Bir de karikatürünü aktarıyorlar. Bunun altını özellikle çiziyorum.”
“Türkiye dışarıdan işgal edilemedi, içeriden ele geçirildi”
Geçmişte bu topraklarda bir kurtuluş savaşının verildiğini belirten Kaplan, “Sömürgecilere karşı bir kurtuluş savaşı verdik. Bu ülkeyi sömürgeleştirdiklerinde yapacakları şeyleri, fazlasıyla yaptık. Biz sömürgecilerin yapmaya cesaret edemeyecekleri şeyleri yaptık. Türkiye dışarıdan işgal edilemedi, içeriden ele geçirildi. Dünyada sömürgeleştirilemeyen ve kendi kendini sömürgeleştiren tek ülkeyiz. Bu eğitimle ve genel anlamda da devletten ve bütün kurumlardan İslam’ın uzaklaştırılmasıyla oldu. Bu toplum Müslüman bir toplum ama Müslüman bir eğitim sistemi yok. Bu nasıl bir şey? İnsanlar eğitim sisteminde çocuklarını kaybetmemek için çırpınıyor. Pozitivist, sığ, seküler, ezberci sloganları çocuğun beynine zerk edeceksin.” dedi.
“Eğer 10 yıl içinde toplumun geleceğini, eğitimde şekillendiremezsek iki kuşak içinde yok oluruz”
Eğitim ve müfredatta, İslam’ın medeniyet dinamikleri üzerinden bir dönüşüm gerçekleşmesi gerektiğini vurgulayan Kaplan, “O zaman asıl ruh verilir. Bir eğitim sisteminin kendi çocuklarına vermesi gereken 5 temel ilke vardır; Ruh verecek, ahlak, ideal, özgüven ve tevazu verecek. Bunlar aslında İslamî Eğitim Sistemi’nin talep ettiği şeyler. Biz kendi eğitim sistemimizi, kendi medeniyet dinamiklerimiz doğrultusunda yeniden yapılandıramadığımız sürece, yeniden Gazali’leri, İtri’leri, Sinan’ları, Şeyh Galip’leri yetiştiremediğimiz ve yetiştirecek bir eğitim sistemi kuramadığımız sürece, eğitimde yapılacak bütün atılımlar geri teper. Bu toplumun intiharı ile sonuçlanır. Eğer 10 yıl içinde bu toplumun geleceğini, eğitimde, kültürde, medyada, gençlik alanında kendi medeniyet dinamiklerimiz doğrultusunda şekillendiremezsek iki kuşak içinde yok oluruz.” ifadelerini kullandı.
“Eğitim meselesi bir medeniyet meselesidir”
Eğitimde yenilik olarak sadece şekil ile uğraşıldığını belirten Kaplan “İşin ruh tarafı yok. Eğitim meselesi bir medeniyet meselesidir. Medeniyet meselesi bütün alanları kuşatır. Soruyorum! Yaratıcıya, kâinata, eşyaya, gerçeğe, hakikate nasıl bakıyorsunuz? Nasıl bir yaratıcı tasavvurunuz var? Nasıl bir âlem, kâinat, dünya tasavvurunuz var? Nasıl bir insan tasavvurunuz, nasıl bir eşya tasavvurunuz var? Sizin iyi, doğru, güzel fikriniz ne? Mevcut eğitim sisteminin çocuklarımıza verdiği iyi, doğru, güzel fikri ne? Bu eğitim sisteminin böyle bir fikri yok. Kendi medeniyet dinamiklerini öğretmeyen bir eğitim sistemi, o toplumu dinamitliyor demektir. Başkasının kavramlarıyla, kendi dünyanızı kuramazsınız. Bizim yaptığımız şey o. Başkalarının kavramlarıyla, başkalarının kurumlarıyla kendi dünyanızı nasıl kuracaksınız? Böyle şey olmaz. Kendi dünyanızı da kuramazsınız, mevcut dünyanızı da koruyamazsınız ve yok olmaktan kurtulamazsınız.” şeklinde konuştu.
Eğitimin hangi ilkeler üzerinde ve hangi ruhla verileceği meselesinin toplumun geleceği için hayati önem taşıdığını belirten Kaplan, “Milli eğitim denen şey, bu toplumun medeniyet dinamikleri üzerinden çocuklara verilecek ruhtur, özgüvendir, birikimdir, dinamizmdir. 10 senede, 100 yılın tohumlarının ekilmesi lazım. Sadece işe şekil açısından bakıyoruz. Ruh yok. Bu eğitim meselesinin asıl temel meselelerini kavramadığımızı, kavrayamadığımızı gösteriyor. Eğitimle ilgili meseleler varoluş meselesi. Eğitim meselesi bu toplumun kimliğiyle, kişiliğiyle, karakteriyle, ruhuyla ilgili bir şeydir.” dedi.
“Batı kültürüne göre insan yetiştiriyorsunuz, bunun neresi ‘Milli Eğitim”
Kaplan, Bir insan yetiştireceksiniz değil mi? Neye göre yetiştireceksiniz? Ne tür bir insan yetiştiriyorsunuz? Hangi kültüre göre insan yetiştiriyorsunuz? Batı kültürüne göre insan yetiştiriyorsunuz. Bunun neresi milli eğitim. Baştan sona Batı Kültürü’nün posası çıkmış ürünlerini zerk ediyorsun. O yüzden çaplı adamlar çıkmıyor. Gençlerini ihmal eden toplumlar, geleceklerini imha ederler. Bu toplumun kendi genç kuşağına sahip çıkması lazım.” diye konuştu.
İLKHA