Dünyanın krizli bölgeleri yetmiyormuş gibi veya var olan kaos az geliyordu ki yanı başımızda yeni yeni kriz bölgeleri oluşuyor. Doğu Akdeniz her geçen gün daha da geriliyor. Doğal olarak da ilgili ve komşu tüm ülkeler de geriliyor. Dünyanın yeni bir kaos bölgesi var artık. Rusya'nın, ABD'nin, İngiltere'nin, Fransa'nın Doğu Akdeniz ilgilerinin ve buraya yerleşme heveslerinin elbette bölge halklarının menfaatleri ile bir ilgisi yoktur. Orada devasa petrol rezervleri tespit edilince aradaki binlerce km'lik mesafeler de bir anda eriyip gidiyor.
Doğu Akdeniz'de, çok zengin petrol ve doğal gaz rezervlerinin olduğu anlaşıldığı günden beri büyük ülkelerin stratejilerinin de merkezi haline geldi. Zira henüz tam olarak bütün rezervler tespit edilmemesine rağmen 2 Milyar varil petrol ve 3.5 trilyon metreküp doğal gaz rezervi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu rakamlar dahi, dünya rezervlerine göre devasa rakamlardır. Çünkü şu an tespit edilen doğal gaz rezervleri dahi dünya doğal gaz rezervlerinin %2'sine tekabül ediyor.
Türkiye, hem Akdeniz'e en uzun sınırı olan ülke olarak hem de Kıbrıs meselesi üzerinden, Doğu Akdeniz ile en ilgili ülkelerin başında gelir. Ancak Türkiye'nin Mısır, ABD, Yunanistan ve işgal rejimi ile yaşadığı bölgesel sorunlar, Türkiye’yi bu sahada ciddi olarak zora sokmaktadır. Bu ülkelerin oluşturduğu Doğu Akdeniz Gaz Forumunda Türkiye dışlanmıştır. Aynı şekilde bu ülkelerin kendi aralarında oluşturdukları MEB (Münhasır ekonomik Bölge) anlaşmalarında Türkiye, Akdeniz karasuları olarak çok dar bir alana hapsedilmek istenmektedir.
Bu bağlamda Kıbrıs meselesinin yıllardan beri çözümsüz bırakılmasının da gerekçesi ortaya çıkmaktadır. Kıbrıs meselesinin kasıtlı olarak sürüncemede bırakıldığı anlaşılmaktadır. Zira bu bölge sorunlu olduğu müddetçe BM, NATO ve AB ülkeleri ile Rusya’yı Doğu Akdeniz sahasının doğal müdahilleri ve ortakları olacaklardır. Nitekim bugün Doğu Akdeniz'de petrol arayan komşu on ülkenin dışında komşu olmayan ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Güney Kore gibi ülkeler de arama tarama yapmaktadırlar.
Rusya'nın da Suriye'nin daveti ile Rusya'ya ciddi bir askeri güç bulundurduğunu düşündüğümüzde, Doğu Akdeniz bugün dünyanın en ilgi çekici sahası haline gelmiştir. Aynı şekilde Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının tam ortasında yer alması ayrıca bu sahaya büyük bir jeostratejik önem yüklemektedir.
Türkiye'nin, Doğu Akdeniz üzerinden yaşadığı kuşatılmışlığı aşabilmek için Libya ile MEB anlaşması imzalaması, önemli bir adım olmakla birlikte daha şimdiden tüm dünyanın Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat hükumetinin karşısında konumlanmasına neden olmuştur. Dolayısıyla uluslararası hukuki mevzuatlara göre de güçlü argümanları olmayan bu mutabakatın hem Türkiye’yi hem de Libya mutabakat hükumetini zor durumda bırakacağı görülmektedir. Nitekim anlaşmanın hemen sonrasında Trablus hükumetine ciddi bir yüklenmenin başladığını söylemek mümkündür. Hafter'in Rusya'dan da ciddi destek aldığını düşündüğümüzde aslında Türkiye'nin önümüzdeki sürecinin sanılandan çok daha zorlu geçeceği görülmektedir.
Karışıklığın ve ihtilafların artması her zaman ABD ve Rusya gibi küresel aktörlerin işine yaramıştır. Doğu Akdeniz meselesinde de ABD ve Rusya'nın, bölge ile bir sınırları olmamasına rağmen aslan payını kapacakları daha şimdiden öngörülebilir.