Eski; şu an ki Türkiye'nin dün yoluna çıkan, korsanlıkla yolunu kesen; kan kaybetmekte olduğu bu gün, en küçük fırsatlarda bile dâhice işler çıkaran her şeydir.
Dün, kullandığı devlet gücüne dış desteği de katarak halka çektirdi; ezdi, kurumlaştı; fişledi!
O karanlık geçmişin maksatlı istihbari bilgileri hala mağduriyetler oluşturuyor.
Savcılara kadar getirdikleri şahsıma ait tapelere baktım. Şaka gibi ama dehşet saçıyor. Elazığ ihya-Der davası hâkeza! Mel'un Casus Çete; “aile, hasta ziyaretlerinden,..” örgütsel doküman(!?) çıkarmış. Müebbed cezalar yoldaymış. Olmaz demeyin; görülen lüzum üzere “polis, savcı, hakim, Yargıtay” onayları ve müebbedler düşünülmüş.
Gülmüşüz ağlanacak halimize. Meğer FETO'nun tosladığı 15 Temmuz Kayası ne büyük hayırlara vesile olmuş!
Tüm ülkeye yeni ağıtlar yakmaya hazırlanmış. Halka ayar vermek, garibanları hizaya getirmek; işkence, zindan, sürgün, faili meçhuller için…
Zilletin çukuru casus; doku uyuşmazlığı yaşadığı Anadolu halkıyla “zoraki nikahla” Hafız Esed'in rolüne hazırlanmış meğer. Lanet olsun!
FETO'nun semirmesinde sayın Cumhurbaşkanının payı büyük; ama şunu da itiraf edelim; Erdoğan gibi birinin duruşu ve kararlılığı da olmasaydı; “CIA/MOSSAD laboratuarlarının imalatı ajan provakatörün” karşısında, ülke de halk da acınır hale düşecekti. Rabbim, Erdoğan'ı, “necasetten teharete” vesile de etmiş.
FETO artık bir sembol ve “yerlinin, gururun, maneviyatın” yoluna çıkan her şeyi temsil eder. FETO; turfanda ürünler veren, bukalemun gibi renk değiştiren korkak bir gurursuzun aklının eseri olamaz herhalde!
*Bu halkın üzerinden neler geçti neler! FETO, çevikti ve Çevik Bir fişleme yapıldığında da memnundu.
Yetkili ve etkililer zinhar bilmeli; bu millet yaman fişlenmiş. Bu mazlum halk; nasırından, dermansız yaralarından çekmediği kadar Casusların FİŞLEMELERİNDEN çekmiştir.
Eski; sille yemiş, yerde ama hala yaşıyor ve her fırsatı da yerliye “gol atmak” için değerlendiriyor biline! Eski sayfalar, adaletle kapanmadan halk acı çekmeye devam edecektir.
*Gelişmeler iyi ancak devletle halkın arasında, 80 yıllık bir mesafe oluşmuş. Gereksiz uzatılmış güzergâhlar, virajlar var. Halkı yoruyor, üzüyor, hayır duasına mani oluyor.
Eskinin özellikle de FETO'nun “yaftaladıkları; mahrum ve mağdur ettikleri” fert, camia ve cemaatler var. Ulaşacak tek yetkili “bilmeyen, tanımayan, çaresizliğine teslim olan” ötekiler var!
Sayın Cumhurbaşkanı; elbette zor bir süreç, zorlu bir düşman kitlesiyle cedelleşiyor. Müslüman camialardan kimisi de tembel rolüyle nimet kolluyor, mücadeleyi seyrediyor ama bu, yetkililere mazeret olamaz. Halk; “Yabancıya, HAYIR; Yerliye, EVET” demesini bilmiştir.
Yetkililer; dünün zor zaman ve zemininde onurlu durmuş, bedel ödemiş, inancını yaşamış, insanlık onuruna sahip çıkmış; bu yüzden de damgalanmışları görmeli. Yetmez; hep vermiş, istemeye utanmış olan bu “insanlık abidelerini” –inancı, ırkı ne olursa olsun- bulmak, dinlemek ve bunlarla bütünleşmek zorunda.
“Ey iman edenler, (Amentü'ye) iman ediniz” kavlince; Devlet de kendini biraz kınasın, yoklasın! Allah'la arasında mesafe olmayan Mazlumun ÂH'ı yakar! Yoksa;
“Aranızdan yalnız zalimlere erişmekle kalmayacak fitneden sakının, Allah'ın azabının şiddetli olduğunu bilin.(enfal 25)