Yerel seçimlere doğru gidilirken kimi partilerde belirlenen adaylardan dolayı sıkıntılar yaşanıyor.
Aday gösterilmeyenler hemen istifa ediyor, kimileri başka partiye geçiyor ve yeni transfer olmuş futbolcular gibi “İşte şimdi asıl yerimi buldum, bu partide hizmet edeceğim için çok mutluyum” türünden açıklamalar yapıyorlar.
En büyük çekişmeler seçilme ihtimalinin yüksek olduğu yerlerde yaşanıyor.
Araya adam sokanlar, genel başkan nezdinde kulis faaliyetlerinde bulunanlar ve taraftarları baskı unsuru olarak kullanma yoluna gidenler…
Ortada büyük bir rant var ve o rantın paylaşılmasında sorun yaşanıyor.
Yolsuzlukla suçlanarak partiden ihraç edilen Mustafa Sarıgül, törenlerle partiye alınıyor ve kurtarıcı olarak tanıtılıp büyükşehir adayı yapılıyor. İlçe adaylarına müdahale etmesine ses çıkarılmıyor Sarıgül’ün. Onun aday yapılmasını isteyen iradeye yönelik bir davranışta bulunmanın siyaset sahnesinden çekilmekle eş anlamlı olduğuna inanıyor birçok CHP’li.
Ankara adayı ise bir önceki seçimde MHP’den aday olan Mansur Yavaş.
Bazı CHP’liler CHP’de sağ kökenden gelme birinin önemli bir yerde aday yapılmasını hazmedemiyor ve CHP’de aday olma kriterinin sağcı olmak olduğunu iddia ediyorlar. Tepkilerinin çok önemi yok, çünkü Ergenekon avukatlığına soyunduklarında ideolojik anlamda sağ ve solun kalmadığını, ulusalcılık ve Kemalizm ortak paydalarında sağcılarla da buluşulduğunu unutuyorlar. O zamanlarda tepki gösterselerdi şimdiki tepkilerinin de bir anlamı olacaktı.
Ak Parti’de her zamanki gibi Başbakan ve yakın çevresinin görüşleri aday belirleme sürecinde etkili oluyor. Bunun yanı sıra bu seçime has olmak üzere Ak Parti, Gülen grubuna yakın kimseyi aday yapmamak için özen gösteriyor. Milletvekillerinin istifa etmesi ve istifa sonrası partiye yönelik ağır ifadeler kullanmaları parti yöneticilerinin daha hassas davranmalarına yol açıyor.
Aday belirlemede sorunlarla karşılaşan partilerden biri de BDP. Tümüyle merkezden belirlenen adayların aday yapıldıkları yerle herhangi bir bağlarının bulunup bulunmaması pek de önem arz etmiyor BDP yöneticileri için. Adaylık için iki önemli kriterleri var. Eş başkanlık sisteminden dolayı her erkek adayın yanına bir kadın eş başkan, her kadın adayın yanına bir erkek eş başkan tayin ediyorlar. Bir de adayların ön yoklama ile değil, parti Genel Merkezini de etkileyen belirlenme süreci. Adayların doğrudan İmralı tarafından ya da Kandil’den belirlendiği yolunda iddialar var.
BDP aday belirlerken sadece ideolojik kriterleri esas alıyor.
Diyarbakır adayına kısaca bakalım.
Gültan Kışanak, Diyarbakırlı değil. Bazı değerlerin halen de önemsendiği Diyarbakır gibi bir ilde Alevi bir kadın siyasetçinin aday gösterilmesi tepki çekiyor.
Batman adayı Sabri Özdemir’in ise ilginç bir hikâyesi var.
Biraz geriye dönelim. Ağustos 2010 tarihine.
O dönemden bir gazete haberini alıyorum buraya:
“PKK’liler Batman’daki petrol sahasında yangın çıkardı; alevleri durdurmak isteyen üçü kardeş dört kişi de yola döşenen mayınla katledildi. Olayda; Batman Barosu eski Başkanı Sedat Özevin, İHD Batman Şubesi eski Başkanı Sadi Özdemir, ağabeyi eski HEP’li Salih Özdemir ve Almanya’dan ziyarete gelen kardeşi Sıddık Özdemir hayatını kaybetti. Sadi Özdemir’in kardeşi şu anki BDP adayı Sabri Özdemir, “Ağabeyim iradesini teslim etmeyerek köyüne yerleşti. Onlar da kendisine bu mayını hediye etti” dedi.
İşte Sabri Özdemir’e verilen adaylığın bu katliamın diyeti olduğu yolunda söylentiler var.
İsmi geçen dört kişi siyasi anlamda Pkk çizgisinden ayrıldıkları için infaz edilmişlerdi.
Önce sorumluluğu üstlenmeyen Pkk, mızrak çuvala sığmayınca üstlenmek zorunda kalmış, sonra da saldırıyı yerel bir birimin inisiyatif kullanması olarak değerlendirmişti. O birimin cezalandırılacağını söylemesine ise kimse inanmamıştı.
Haftaya da inşaallah Hür Dava Partisinin adayları üzerinde değerlendirme yapacağız.