Yetim, Arapça bir kelimedir. Anlamı ise, henüz küçük yaşta iken babasını veya annesini veyahut her ikisini de kaybetmiş olan çocuk demektir. Bunun kız veya erkek olması fark etmez.
Yetim, her türlü ilgi ve yardıma layık kişidir. Çünkü o, maddi ihtiyaçlarla birlikte, eğitim ve terbiye almak için de temel taşlardan birini yitirmiş bulunmaktadır. Yetime bakmayı, başını okşamayı ve ona güzel ilgi göstermeyi teşvik eden birçok hadisi şerif vardır. İşte onlardan bazıları:
Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasulüllah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: "Müslümanlar hakkında en hayırlı ev, içinde kendisine iyi bakılan yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar hakkında en kötü ev ise, içinde kendisine iyi davranılmayan yetimin bulunduğu evdir. Ben ve yetime bakan kişi cennette şu iki parmak gibiyiz." Rasulüllah sallallahu aleyhi vesellem, bunu söylerken iki parmağını yan yana getirerek gösterdi. (Müslim)
Ebu Derda (r.a.) anlatıyor: Bir gün adamın biri peygamberimiz sallallahu aleyhi veselleme gelerek, katı kalpliliğinden şikâyet etti. Bunun üzerine peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, adama şu nasihatte bulundu: "Kalbinin yumuşamasını ve ihtiyaç duyduğun şeyi öğrenmek mi istiyorsun? Yetime merhametli ol, onun başını sıvazla ve yemeğinden ona yedir ki, kalbin yumuşasın ve ihtiyaç duyduğun şeyi elde edesin." (Nesei, Tirmizi)
Esma bint Umeys (r.anha ) anlatıyor: Ca'fer ve arkadaşları şehid olduklarında Rasulüllahın huzuruna varmıştım. O gün ben kırk deri tabaklamış, hamurumu yoğurmuş, çocuklarımı yıkayarak temizleyip kokulamıştım. Aniden Rasulüllah sallallahu aleyhi vesellem: "Ca'fer'in çocuklarını bana getirin" buyurdu. Ben de hemen çocukları alıp getirdim. Onları kokladı ve gözyaşlarını döktü. Ben: "Anam babam sana feda olsun ya Rasûlallah! Seni ağlatan nedir? Cafer ve arkadaşlarından sana bir haber mi geldi? Dedim. Rasulüllah sallallahu aleyhi vesellem: "Evet, onlar bugün şehid oldular" buyurdu.
İşte Resulüllah sallallahu aleyhi vesellemin katı kalplilere ve Allah'ın kendilerine verdiği nimetin farkında olmayan tiplere sunduğu acı reçete! Onları titretecek ve sarsacak bir reçete...
Yetim tamamen öz evlat gibi muamele görmeli, ne fazla sıkıştırılıp katı davranmalı ne de hatalarını görmezlikten gelerek gevşek bırakılmalıdır. Zira hakkından fazla ilgi gören çocuklar, bazen kontrolden çıkar, kişilik kaybına uğrarlar.
Efendim, bu dünyada hayat hep aynı karar üzere sürüp gitmiyor. Bir imtihan gereği hayat hep inişli çıkışlıdır. Bazen şaşaalı, bazen de dağdağalı olur. Bir de bakıyorsunuz ki, bir fırtına esti, dünün zengini, mal mülk sahibi fırtına sonrasının fakiri haline gelmiş; analı babalı çocuklar anasız, babasız, bakıma muhtaç duruma düşmüştür. Bu gibi hallere Müslüman ne demeli acaba? Bu kimsesizlere bakmak, yardımda bulunmak çok kıymetli bir ibadet ve değerli bir hizmettir.
Rasuli Ekrem Efendimiz Rasulüllah sallallahu aleyhi vesellem, şöyle buyurmuşlardır: Kim Müslüman kardeşinin bir sıkıntısını giderir, muhtaç olduğu yerde onun derdine deva olursa, Allah (cc) da onun sıkıntısını giderir, derdine deva olur. (Müslim)
Bu sebeple geçmiş Müslümanlar ellerinin altında daima birkaç fakir barındırır, ekonomik durumu zayıf aileleri idare eder, yetimleri barındırıp himaye ederlerdi. Bu şekilde Rasulüllah sallallahu aleyhi vesellemin büyük müjdelerine ve şefaatlerine nail olmaya çalışırlardı:
"Bir kimse merhamet ve şefkatle yetimin başını okşarsa Allah'u Teâla, o kimsenin elinin değdiği tüylerin sayısınca ona sevap yazar, o tüylerin sayısınca günahlarını affeder, o tüylerin sayısınca cennetteki derecesini yükseltir." (Ahmed b. Hanbel)
Bu müjde, yardıma muhtaç her çocuğa bakana da şamildir. Yani geçimini yapamayan bir ailenin çocuklarına bakmak, onları merhamet ve şefkatle okutmak veya bir sanat ve iş sahibi yapmak, yetime bakmak gibi saçları sayısınca sevap kazanmak demektir.