Yıkılsın şu adetler

Hacer Sara ARSLAN

Allah’ın selamı üzerinize olsun. Evvela bu yazımı mütedeyyin anne - babalara, (özellikle de yetişkin kızları olanlara) yazdığımı belirterek başlayayım. Hangi adetlerin yıkılması gerektiğine geçmeden önce mevzunun ilk boyutuna geçelim...

Mevzu; ebeveynlerin, yetişkin çocuklarını çeşitli (geçersiz) sebeplerle evlendirmemeleri ve ya evlendirirken -tabiri caizse- iki tarafın da burnundan getirmeleridir.

Resulullah (s.a.v)’in bu yöndeki uygulamaları ve beyanatları ortadayken ve çağımız ahlaksızlık batağında çırpınıyorken, hala bazı anneler nasıl “kızım daha küçük, okulunu bitirmeden vermem, oğlumun daha düzgün, bol maaşlı işi yok evlendirmem” diyebiliyor, şaşıyoruz! İmanlarını muhafaza derdinde olan gençler evlenip bir yuva kurmak isterken, “Allah bize yeter, o rızkımıza kâfidir” tevekkülünde, “yeter ki salih/a bir eş olsun, her türlü zorluğun üstesinden geliriz, sabrederiz” teslimiyetinde olmalarına rağmen hala nasıl bu vebalin altına girmekteler, hayret doğrusu!

Biz bu anne babalara sorsak çoğunluğu 16-20 yaş arasında evlenmişlerdir. Peki, çocuklarınızı bu yaşlarda hele böylesi bir devirde niçin evlendirmezsiniz? Annelerin sözlerini duyar gibiyim: “Biz çektik onlar çekmesin.” Merak etmeyin, artık ne çeken var ne de çektiren. O dönemler biteli çok oldu, bunu siz de görmektesiniz...

Bir de artık tamamıyla yıkılması gereken adetlerimiz var. Bu adetler bütünüyle maddiyat ve menfaate dayalı. Kız verilirken istenilen altınların haddi hesabı yok! Bunun yanında lüks eşyalar, koca ev her şeyiyle dayalı döşeli... Damat beyin memur, sigortalı ya da en azından sağlam bir işinin olması şart… Yoksa ne kadar da takvalı olursa olsun, kızıyla ne kadar denk olursa olsun, olumsuz cevap gidiyor.

Bakın Allah’ın Resul’ü ne diyor: “Dindar, güzel ahlaklı bir genç, kızınızı istediğinde kızınızı ona verin. Şayet böyle yapmazsanız, geri çevirirseniz o zaman fitne ve fesat yayılır.”

Dikkat edin hadiste damat adayını tarif ederken, anne ve babaların bugünkü şartları yok. Dindarlık ve güzel ahlak var. Kaç dindar genci geri çevirdiğinizi düşünmeli ve yayılmış olan fitne ve fesadın ortağı olmaktan korkmalısınız.

Ve daha kızlar küçükken yapılmaya başlanılan çeyizler. Havluya dahi belki haftaları alacak kadar uzun bir zaman dilimi harcanarak işlemeler yapılıyor. Yani o sadece el ve yüzümüzü kurutmaya yarayan havlulara! Kızların manevi olarak evlilik hayatına uğurlanması gerekirken, işin bütününü yine maddiyat ve gösteriş alıyor. Anneler çeyiz yapmayan kızlarına dünyanın hakaretini ediyor. Günlerce bir kitap okusa annenin gözüne batıyor lakin bir havlu işlese hoşuna gidiyor!

Tabi bir de kız verildikten sonra bir sürü sorunlar çıkıyor, çıkarılıyor. Mehir konusunda kavgasız anlaşmak imkânsız olmuş adeta. Bundan sonra eve alınacak eşyalar... Ve evlenene kadar damat ve geline adeta işkence tadında (!) gelen bitmek bilmeyen adetlerin uygulanması... Söz, nişan, kına ve en nihayetinde düğün! Her bir aşamada çarşıya çıkıp dünyanın eşyasını almalar... Her bir merasimde pahalı elbiseler ve kuaför!

Allah aşkına, “sadeliğin imandan” olduğunu belirten Resul’ün vazettiği dine hangi adetler uyuyor, söyler misiniz? Evlilik hayatın en mutlu günü olmaktan çıkıp en işkenceli dönemi oluveriyor...

Lütfen bunu gençlere yapmayın! Şuan evlenmek isteyip de sırf altın alamadığı, düğün masraflarını karşılayamadığı için evlenemeyen gençlerimiz o kadar çok ki... Evliliği kolaylaştırıp toplumu bu iffetsizlik batağından kurtarmak, belki de bu gereksiz adetlerimizi bırakarak olabilir. Kızlarının geleceğini düşünmek elbette anne ve babanın hakkıdır. Fakat bu güne kadar kızınızın rızkını siz vermediniz. Bundan sonra da Rızık Verici ona kâfi gelecektir, emin olun...

Kızınızı dindar ve yüreğinde Allah korkusu taşıyan gençlere verdiğinizde hem dünyasını hem de ukbasını güzelleştireceğinden de şüpheniz olmasın. Varsın kızınız hayatın zorluklarını eşiyle, hayat arkadaşıyla aşmaya çalışsın, ilerde başına gelecek bela ve musibetlere karşı sağlam durabilsin...

Bu konularla ilgili söylenecek çok söz var. Kısa kısa değinmemin sebebi aslında bir hatırlatmadır. Bütün yayın organlarımızın “evliliği kolaylaştırmak” üzerinde ciddi durması lazım. Hatta bu konuda ebeveynleri bilinçlendirmek üzerine seminerler, konferanslar verilmelidir. Bazen “toplum neden bu halde, yara nerededir?” diye sorarız ya… Belki de yara tam burasıdır...

Vesselam veddua...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.