İnsanın kendi yaptıklarının sonuçları ile karşılaşması normal bir şeydir. Bu dünya ‘eden, bulur dünyası’dır. Kim neyi ararsa muhtemelen o aradığıyla karşı karşıya kalacaktır. İnsana sadece çalıştığının semeresi, sonucu vardır.
Bu minvalden her yılın, her zamanın kendine göre farklı ağırlıklarda imtihanları vardır. Ancak 2020 yılı imtihanı, bireyler ve toplumlar açısından sahiden hayatın tadını kaçırtacak gelişmelere sahne olmuştur. Önümüzdeki yılların ise nasıl geçeceğini bir Allah bilir.
Depremler, yoksulluk ve savaşlar ile en son Covid 19 diye tanımlanan salgın hastalığın insanlığa yaşattıkları ağır şartlar, uzun süre unutulmayacaktır.
Ölüm ve hastalık süreçleriyle beraber insanlığın, ulaştığı refah düzeyinden vazgeçmek durumunda kalması, hayattaki tadı-tuzu götürdü gerçekten.
Yıl bazlı bakıldığında bunu böyle hitam ederken acaba önümüzdeki süreç nasıl olacak? İletişim çağında insanlığın kendi yapıp ettikleri neticesinde önümüzdeki zaman sürecinin nasıl bir rengi olacak, sağ kalanlar görecektir.
Bütün dinlerin hatta neredeyse bütün ideolojilerin değer atfettiği ahlak ve kişilerin davranış biçimleri, sosyolojik olarak da psikolojik olarak da toplumları şekillendirmekte, netice itibari ile huzur veya kaosun sebebi olmaktadır.
Bugün Covid 19 diye tanımlanan hastalığın kendiliğinde çıktığını kimse söylemiyor. Hatta bunun bilinçli olarak laboratuvarlarda üretildiğini iddia edenler var. Yani insan bir anlamda yaptıklarıyla boğuşuyor desek yeridir.
Burada asıl üzerinde düşünülmesi gereken; birilerin akıldan uzak, kötü ve yanlış tutumlarının neticesine bütün bir insanlığın katlanmak durumunda kalmasıdır. Ayet-i Kerime’de ifade buyrulduğu gibi; “Felaketler yönündeki imtihan ve belalara karşı uyanık ve duyarlı olun ki, o felaketler sizden yalnız varlık gayesine aykırı hareket edenlere musallat olmaz, hepinize ulaşır ve hepinizi perişan eder.”(Enfal-25)
Bugün kimi uluslararası sözleşmeler ve 5’li zulüm organizasyonunca yapılan dayatmalarla halkın duçar olduğu/olacağı felaketler yine kendi yapıp ettiğimiz kategorisindedir. Dün dünya 5’ten büyüktür’den bugün 5’linin emrine adeta amade olmaya geçiş söz konusuysa, yarın öbür gün bunun olumsuz sonuçlarıyla karşı karşıya kalacağımız kaçınılmazdır.
Sözüm ona ölümden kurtaracak bir aşının yarın öbür gün bedende meydana getirmesi muhtemel
sonuçları tartışılıyor da, huzuru bozan/bozacak, kaosu getiren/getirecek sözleşme ve dayatmaların neticesiyle ilgili niye hiç oralı olunmuyor, gerçekten anlamak zor! Ya sen adamın derneğini kapattığında, halktan, fakir fukara için topladıklarına göz dikip el koyduğunda, hayır sahiplerini zindan köşelerine attığında kaos olmayacak diye düşünüyorsan veya bu olacak sonuçları hesaba katmıyorsan bugünden felaketi hak etmişsin demektir.
Rabbimizin üzerimizdeki nimetlerin değerini bilmeyerekten geçirdiğimiz yıl veya yılların muhasebesini yapmadan yeni yıla girişimiz doğru sonuçlar vermeyecektir.
İmdi... Yeniden Bismillah! diyerek dünya imtihanımızda yeni güzel çığırlar açmanın gayreti içinde olacağız. O zaman kendi yapıp ettiklerimizin güzel sonuçlarıyla karşılaşmak çok daha kolay olacaktır. Unutmayalım; ne ekersek onu biçeriz.
Allah huzur dolu, bereketli yıllar/zamanlar nasip etsin. Hak, adalet, güzellik, huzur ve güven sonucunu verecek ameller yapmayı hepimiz için müyesser kılsın. Amin.
Selam ve dua ile.