İnsan girmekte olduğu yılın nasıl bir yıl olduğunu genellikle oruçla ölçebiliyor, açlıkla öğrenebiliyor. Geçmiş yıllarından bahsederken de o yılları Ramazanlarıyla birlikte yâd ediyor.
Girmekte olduğumuz şu mübarek Ramazan ayı birçok yönden Yusuf Aleyhisselam'ı ve onun yıllarını hatırlatıyor bize.
Önce yedi bolluk yılı, sonra yedi kıtlık yılı, ardından tekrar bolluk yılları. Ve bütün mesele toplumun hidayeti üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Şu sıcak ve uzun günlerde ümmet olarak kimimiz yedi bolluk yılını, kimimiz yedi kıtlık ve darlık yılını, kimimiz de darlıktan sonraki bolluk yıllarını yaşıyoruz.
Hem Kur'an'dan hem de hayattan öğrendiğimiz bir şey var ki; insanoğlu darda kaldığında, sıkıntılı anlarında, batma tehlikesiyle karşı karşıya gelen bir gemideyken, ölümle burun buruna gelindiğinde Allah'a daha çok yaklaşıyor.
Yıllarımızı Yusuf Aleyhisselam'ın yıllarına benzetmemin bir sebebi de Kureyş'in hidayete gelmesi için Peygamber Aleyhisselam'ın: “Allahım, Yusuf'a yardım ettiğin yedi (kıtlık) yılıyla bana da yardım et” buyurmasıdır (İbn Kesir, Duhan Suresi tefsiri). Kureyş bu duadan sonra yedi sene olmasa da birkaç yıl kıtlık geçiriyor ve o müddet içerisinde epeyce insan Müslüman oluyor.
Allah'tan bela istemeyiz fakat ne zaman bir ekonomik sıkıntı baş gösterse, ne zaman döviz kurlarının yükseldiğini görsem, ne zaman meyvelerimiz sebzelerimiz iklimden olumsuz etkilense farkında olmadan içimde bir sevinç hissederim ki Rabbim bizim hidayetimizi artıracak, bu yüzden biz Rabbimize daha çok yaklaşacağız diye.
Gorajde katliamının yapıldığı Temmuz 1995 tarihinde Almanya'daydım. Stuttgart'ta benim de konuşmacı olduğum büyük katılımlı bir protesto yürüyüşü ve miting düzenlenmişti.
Miting alanına kadar yürüyüş esnasında yılların büyük kısmını Almanya'da geçiren yanımdaki yaşlı ağabey arada bir arka tarafa dönüp bakıyor ve sonra ağlıyordu. Elbette ağlanacak birçok sebep vardı. Fakat bu ağabeyin ağlama sebebi başkaymış, dedi ki:
-Tekbirlerle, kelime-i tevhitlerle her tarafı inleten şu Boşnak gençlere dönüp bakar mısın hocam. Bunlar çok değil birkaç yıl öncesine kadar Komünist rejim için, Mareşal Tito için yürüyorlardı. Elbette şu katliamlardan çok üzgünüz ama Rabbim bu savaşı onların hidayetine vesile kıldı.
Gerçekten de manzara çok ilginçti, her yönüyle Avrupalı görünüm içerisindeki kızların ve erkeklerin tekbir ve tevhid sesleri çok şey söylüyordu.
Rabbimizin rahmetinin ve mağfiretinin çağlayanlar gibi üzerimize aktığı Ramazanı bu düşüncelerle karşılıyoruz, hangi anlamda olursa olsun bizim lehimize olmasını ümid ediyoruz.
Üzerlerine beş yıldır ölüm yağan Halepli kardeşlerimiz için bu yılın Yusuf Aleyhisselam'ın yedi kıtlık yılından sonraki bolluk yıllarına benzemesini niyaz ediyoruz.
Sadece Halep değil, Suriye genelindeki, Irak'taki ve diğer bütün işgal altındaki kardeşlerimiz için bu Ramazanlarının sıkıntılı günlerin son bulduğu yıllar olması için Rabbimize yalvarıyoruz.
Nusaybin için, Cizre için, Diyarbakır için, Sur için, Yüksekova için Şırnak ve İdil için de aynı şekilde kötü günlerinin, sıkıntılı günlerinin ve yıllarının son bulduğu, güzel günlerinin ve yıllarının başlangıcı eylesin Rabbim, kendisine daha çok yaklaştırsın, dinine daha sıkıca sarılmaya vesile eylesin.
Bununla birlikte Ramazan'ı refah içinde, bolluk içinde ve hepsinden de önemlisi güvenlikli bir şekilde karşılayanlarımız da az değil. Aslında en büyük imtihanı onlar vermektedir. Yusuf Aleyhisselam'ın ilk bolluk yıllarına benziyor onların durumları. Eğer denendiklerini fark edemezlerse, kerameti kendilerinde görürlerse, bunun hep böyle devam edeceğini zannederlerse asıl kaybedenlerimiz onlar olacaktır.
Rabbim bu Ramazanı bizler için zor günlerin dolduğu, imtihanların tamamlandığı, güzel yılların başladığı zaman dilimi eylesin.