Elhamdülillah cenneti kazanabilmek için verdiğimiz uğraşlar dünyevi başarılarla paralel gitmek zorunda değil.
Müslüman bir fert olarak yaptığımız güzel ameller toplumun gidişatını değiştirmeye gücü yetmese bile bizim cenneti kazanmamıza engel olamıyor.
Enflasyonun yükselmesi, döviz kurlarının fırlaması, pahalılığın artması bizim cennet için verdiğimiz uğraşın değerini düşürmüyor, cebimizdeki paramızla birlikte ibadetimizin, kulluğumuzun değeri düşmüyor.
“Önceleri şu otomobili satın alabilmeniz için şu kadar ay çalışmanız gerekirdi, enflasyonla birlikte artık şu kadar daha fazla çalışmanız gerekiyor” denildiği gibi;
“Cenneti kazanabilmeniz için geçen yılkinden şu kadar fazla ibadet etmeniz gerekiyor” diye önümüz kesilmiyor.
Daha da ötesi; Müslümanlar olarak hem bombalanırız, hem işgal ediliriz, hem katliama uğrayabiliriz ve hem de cennete girebiliriz.
Müslüman bireyler olarak durum böyle olduğu gibi Müslüman toplumlar olarak da böyledir.
Bildiğim kadarıyla Müslümanlar olarak üç yüz yıldan bu yana fetih nedir bilmiyoruz, ha bire kaybediyoruz, nice beldeler elimizden çıkmış durumda, ha bire işgal ediliyoruz, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımıza el konuluyor. Bu arada elbette dini açıdan da kayıplarımız oluyor.
Fakat bütün bunlara rağmen bugün yeryüzünde en hızlı yayılan din bizim dinimizdir.
Bu arada söz konusu işgaller genellikle Hıristiyan dünyası tarafından yapılmasına, İslam dünyasına ölüm yağdırmasına rağmen Hıristiyan âleminin kiliseleri boşaldıkça boşalmaktadır.
Karşılaştığımız dünyevi olumsuzluklar hiç bir zaman moralimizi bozmamalıdır. Dünyevi olumsuzluklar demek uhrevi olumsuzluk demek değildir.
Elbette uhrevi olumsuzluklar, İslami açıdan geriye gidişler de olmaktadır ve biz bundan dolayı üzüntümüzü dile getiririz ve düzeltmenin yollarını da ararız. Bazen bireysel olarak bataklığa düşmekten kurtulduğumuz halde toplumun gidişatında etkili olamayabiliriz.
Başta iç siyaset olmak üzere dünyadaki siyasi gelişmeler ve ekonominin gidişatı sanki ahiretimiz için de bir ölçüymüş gibi bir kötümserlik ve tedirginlik havası hakim oluyor. Bunun yanlış olduğunu söylemek istiyorum.
Gittiğimiz yerlerde nice insanlarla karşılaşıyoruz, dünyevi ölçülere göre acınacak durumdalar fakat simaları ve gözlerinin içi onların çoktan cenneti kazandıklarını haykırıyor.