Evet, en kötü dönemlerimizden birini yaşıyoruz.
Coğrafyamız talan..
Halimiz harap..
Meskenlerimiz yıkık..
Her taraf yangın yeri..
Cihada en hırslılarımızın önemli kısmı iç savaşımda kurban..
Düşman bize karşı en ileri konumda..
Savaş üslerini bizim bağırlarımızda kurmuş.
Kendi topraklarından yüzbinlerce km uzaklarda..
Hatta kendi askerini kullanmaya bile pek bir ihtiyaç hissetmiyor.
Zira kaşımasına teşne olduğumuz ihtilâflarımızı kullanmasından, ihtiyaç bırakmamışız maalesef.
Uzaktan vekaletle kolayca yürütebiliyorlar.
Hem de bizim servet ve paralarımızla..
Ve de rahat koltuklarında, belleri kırasıca, meş'um kahkahalarıyla..
Evet, bu anlamda en kötü hallerimizden birini yaşıyoruz.
Lakin diğer taraftan düşman, elinden geleni ardına koymamacasına karşımızda durmasına rağmen bizimle baş edemiyor.
Siyonizme, sonuna dek ve her türlü, maddî-manevî arka çıksa da,
İçimizdeki hainleri avucunda oynatacak derecede kullansa da,
Zirvelerinden birine ulaşmış, ihtilâflarımızı savaşa kadar gerekçe kılabilmişliğimizden, olanca suistifade etse de,
Bu en kötü pozisyonunda bile Müslümanlarla hakkıyla baş edemiyor!
Üstelik kendi, artık halledilemeyecek boyutlara ulaşan sorunlarıyla da boğuşaduruyor.
Bakın, işte Amerika!
Uzun süredir neredeyse tek kutuplu yürütebildikleri dünya, artık eski dünya değil..
Onlar ise içeride, kendi başkanlarını azletmekle meşguller.
Sahipleri, onları artık taşıyamayacaklarını tartışırken, siyonistlerin, bir türlü kuramadıkları 'yeni hükümet' için son bir kaç ayda kaçıncı kez seçime gittiğini hatırlayan var mı?
Brexit ile sarsılan Avrupa'nın Frexit benzeri yeni çıkışların tehdidinde toparlanabilmesi mümkün mü?!
Hâlbuki, meselâ direnişin simgesi HAMAS'a bakın bir de!
Gazze'deki en kötü senaryoları geride bırakıp aştı.
Kendisine dayatılan çizgiye gelmeyip terki diyar ettiğinde girdiği 'yersiz-yurtsuz kalmışlık' hali ile çok daha fecî durumları yaşaması beklenirken, tam tersine bunu gelişme anlamında fırsata çevirdi.
Üstüne üstlük bununla da yetinmeyip tüm dünyanın gözü önünde, egemenlerin istemediği uluslararası yeni alternatif girişimlerin ortağı konumuna ulaştı.
En büyük zulmü gören bu Müslümanlar, en sıkıntılı dönemlerinde dahi bu muazzam durumdalarsa, ben daha ne söyleyeyim!
Hele de tüm yönleriyle kendilerince " bitirdikleri" İslam'ın, günümüz batı insanınca tek çıkış noktası addedilmeye başlanıp yaygınlaştığını görünce batının, 'örtülerimizi', 'ezanlarımızı'; o çok 'özgürlükçülüğünü' bir kenara fırlatıp yasaklamalarının nedenlerini düşündüğünüzde..
Evet, hamdolsun, ümitlenmemizi gerektirecek çok şey var!
Ne dersiniz,
Tâ kaç sene öncelerden, bunların "2027 yılında sonlarının geleceğini" söyleyen Merhum Şehid Şeyh Ahmed Yasin'in duası, tesbiti yerine gelir mi?