Yoğun Babalar/Yorgun Anneler

Bildane KURTARAN

Hiç kuşkusuz yoğunluk, yaşadığımız zamanın olmazsa olmazlarından olup, yorgunluk ise bu durumun doğal bir sonucudur. Yine bu durumun bizi yakından ilgilendiren kısmında ise, ‘yoğun babalar/yorgun anneler' başaktör rolündeler. Bazen de bu her iki durumun aynı ölçüde ebeveynler üzerinde tezahür ettiğine tanıklık edebiliyoruz. ‘Başını kaşıyamayacak kadar yoğunluk veya ciddi anlamda fiziksel /ruhsal yorgunluk…' Ebeveynlerde durum böyleyken, hayat durmuyor, tüm hızıyla devam ediyor. Acısıyla, tatlısıyla yaşanıyor yaşanması gerekenler. Tüm bu koşuşturmacalar sürüp giderken, unuttuğumuz önemli bir hakikat var! Çocuklarımız; Rabbimizin (c.c) emanetleri, bebeklik/ilk çocukluk/ son çocukluk/ ergenlik/ gençlik gibi, evreleri geçiriyorlar dur durak bilmeden. Hayatın basit veya karmaşık meşguliyetleri, evlatlarımız ve bizler arasında aşılmaz duvarlar örebiliyor maalesef. Oysa evlat terbiyesi; bizim zindeliğimizi veya müsait zamanımızı beklemez bunu kabul etmek zorundayız. Çocuklarımızın, gerek düşüncelerine gerek hislerine dair, hakkıyla dolduramadığımız boşlukları muhakkak birileri dolduracaktır. Hayat boşluk kabul etmiyor…

Yaşanması gereken ancak ertelenen güzellikler, verilmesi gereken ancak zamanında verilmeyen erdemler, ilerde telafisi mümkün olmayan zarar/ziyan dolu sonuçlara neden olacaktır. Geçirdiğimiz her günü yavrularımızla geçirdiğimiz son gün, ettiğimiz her nasihati yavrularımıza yapacağımız son nasihat gibi görüp, ‘fani' olan bir hayatı ‘baki' kılma çabasına son vermeliyiz belki de. Zira yoğunluklarımız ve yorgunluklarımızın enkazları altında kalan yavrularımızın ellerini tutmak, yüreklerinde irfan kandilini yakmak biz anne ve babaların vazifesidir.

Önümüzde Allah Resulü  (s.a.v) gibi muazzam yol gösterici bir rehber ve uygulamaları varken, mazeret üretmek samimiyetsizlikten başka bir şey değildir. İbni Abbas ile binek üzerindeki yolculuğunu akaid dersine, Enes b. Malik ile günlük konuşmalarını ahlâk dersine çeviren, küçük çocuklarla yemek yerken bir taraftan adabı muaşeret dersi veren Hz. Peygamber (s.a.v)'den alacağımız çok dersler var kuşkusuz. Televizyon başlarında, telefon ve tabletlerle heba olan, sokak kültürünün bayağılaştırıp, ahlak ve edepten uzaklaştırdığı yavrularımızı çekip almak boynumuzun borcudur.

Bu nedenle yavrularımız önceliklerimiz arasında ilk sırayı almalıdır. Kendi ehline hayrı olmayanın insanlığa ne ölçüde hayrı olabilir ki? Uygun bir zaman, elverişli bir mekân, müsait bir bünyeye endekslenen ebeveynlerin evlat terbiyesi nakıs kalmaya mahkûmdur. Çünkü ne yoğunluk bitecek nede yorgunluk. Durum bu kadar vahim ve tehlike çanları çalıyorken zaman kaybetmeden yavrularımıza el atmalı programlı ve kaliteli zaman geçirmeye özen göstermek öncelikli vazifelerimizdendir.

Rabbimiz (c.c) göz aydınlığı, gönül süruru ve alın akı bir nesil yetiştirmeyi nasip etsin…

Gayret, azim, kavli ve fiili dua bizden, hidayet Rabbimizdendir…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.