Köylü bir vatandaş tarlasında kan ter içinde çalışırken, her halinden oralardan olmadığı anlaşılan bir grup yanına yaklaşır. Gelenleri gören köylü kafasını çevirip şöylece bir bakar ve onları görmemiş gibi işine devam eder. Acayip tavırlı ve her hallerinden köyü ve köylüyü küçümsedikleri belli olan 'Beyaz Vatandaşlardan' oluşan gruptan biri, birazda lütfedercesine gariban köylüye, ‘Hey baksana' diye seslenir.
Boynundaki mendiliyle alnının terini silen köylü, bizim bunlarla bunların da bizimle ne işi olabilir ki, düşüncesi eşliğinde adeta 95 yıllık ezilmişlik ve adaletsizliğin filmini çekercesine, milletin uğradığı zulmün çetelesini tutarcasına, çalınan savaş ve zaferi tekrar yaşarcasına yavaş yavaş elindeki yabaya dayanarak doğrulur.
Hiç konuşmadan bakışlarıyla, ne istiyorsunuz, der. Ne de olsa karşısındakilerin yıllar süren zulmü ona susmayı, sessiz kalmayı öğretmiştir. Garip kılıklılardan biri, ‘Hey köylü bu yol nereye gider' diye küfür edercesine bağırır. Önce tarlalar arasında ta ufuk çizgisinde kaybolan patika yola sonra da o yolun yabancılarına bakan, alnı terli adam yapıştırır cevabını; Bu yol mu? Bu yol bir yere gitmez asırlardan beridir burada durup durur öylece.'
Bu günlerde CHP tarafından başlatılan ve adına “Adalet” denen yürüyüş bana bu hikayeyi hatırlatıyor. Yürüyorlar ama niyetleri hayır olmadığı için akıbetlerinin de hayır olması mümkün görünmüyor.
Şimdiye kadar CHP'nin her istediğini yaptırma konusunda Asker ve Anayasa Mahkemesi gibi iki sığınağı vardı. Bu iki sığınağı kaybedince bu kez 1960'ların Kır Sosyalizmi'ne yönelmeyi tercih ettiler. Ama ruhlarındaki 'Beyaz Türklük ve Elitizm' bu konuda da onları yalanlıyor. Devrim hülyaları eşliğinde kaos ve iç çatışmaya yürüyen CHP, her zamanki gibi gücünü illegaliteden almak suretiyle bir yerlere ulaşmayı hedefliyor.
Yürüyüşten ziyade yürüyüşün bitişi soru işaretleri taşıyor. Şu bir gerçek ki; İstanbul'a kadar CHP'nin kontrolünde olan yürüyüş İstanbul'a ulaştıktan sonra marjinal grupların kontrolüne geçecek. Özellikle PKK'nın da işin içine girmesiyle Türkiye'nin yeni bir 6-8 Ekim'le karşı karşıya kalacağını söylemek yanlış olmasa gerek. Anlaşılan o ki CHP'nin istediği tamda bu.
Kılıçdaroğlu'nu genel başkan yapan mihraklar şu anda Türkiye içerisinde köşeye sıkışmış durumdalar. Bu sıkışmışlığın aşılması ve dikkatlerin başka yöne kayması için CHP yürüyüşü tam da bulunmaz bir fırsat.
Özellikle yürüyüşte ön planda olan ve karabatak gibi her kaos ve karmaşa ortamında beliren Mahmut Tanal ve Eren Erdem gibi milletvekillerinin açıklama ve sosyal medya paylaşımlarına bakınca yürüyüşün aslına Kılıçdaroğlu için bir tercih değil de mecburiyet ve görevlendirme olduğunu anlayacağız.
Anlaşılan o ki; buradaki nihai hedef yüzde 51 ile 49'u çatıştırmak. Yürüyüşe konu olan Berberoğlu İstanbul'da olduğu müddetçe de bu plan adım adım işleyecek ve planlama uyarınca yeni yeni katılımlarla yürüyüş büyütülecektir.
Nasıl ki; 6-8 Ekim olaylarında sokağa çıkma çağrısı yapanlar daha sonra ‘biz böyle olsun dememiştik' demek suretiyle işin içinden sıyrılmak istiyorlarsa yaşanacak kaostan sonra CHP'de ellerini ovuşturarak aynı şeyi söyleyecektir. Zaten CHP zihniyetinden de bundan başkasını beklemek akıl kârı değildir.