Allah rahmet eylesin, Mursi şehit oldu!
Yakın tarihteki İslami hareketin ve özelde de İhvan tarihinin sembolleri arasında yer edinmiş oldu.
Kendisine ‘şehit’ diyoruz, zira Allah yolunda ‘esaret altındayken ölen’lere de fıkhen ‘şehit’ denildiğini biliyoruz.
Kuşkusuz şehadet de, muhaceret de, esaret de, tümü Müslümanların karşı karşıya kalageldiği şeyler. Yine hak ve batıl ehlinin mücadelesi de kıyamete dek devam edecek.
Buraya kadar ki kısmı ile ilgili hususlar zaten sünnetullahın bir gereği...
Belki yaşadığımız, geçici de olsa, asıl sıkıntı; sadece mazlumca eziyete uğramışlık ve de firak üzüntüsü...
Zira Peygamber (as)de Yasir ailesinden başlayarak ashabın yaşadığı şehadet gibi musibetlerden ötürü epeyce üzülmüştür.
Ayrıca küçük çocuğu İbrahim’in dünyadan irtihalinden ötürü ayrılık acısı da çekmiştir.
“Kuşkusuz göz yaş döker, kalp de mahzun olur,
Ve bizler firakınla mahzunuz Ey Mursi!”
Lakin konuşulması gereken husus, kanımca İhvan’ın ‘şiddet kullanmamak’ ile ilgili politikası...
Özellikle de son 6 yıldır süren vahşi darbeden itibaren tekrarla ve de çok kişi tarafından dillendirilen eleştiri, İhvan’ın ‘pısırıklık’ yahut ‘pasiflik’ veya ‘şiddetten uzak kalmayı tabulaştırma’ şeklinde.
Evet, Müslümanların, İslami hareketlerin İslam’ın sabitelerine aykırı olmadığı sürece kullandığı meşru yöntemler farklılık arz eder ve bu gayet de tabiidir.
Lakin buradaki ölçü, ‘ümmet için en uygun’ olanının tespit edilmesidir.
Yani faydaları cihetiyle ‘en yararlı’ ve menfilikler noktasında da ‘en az zararlı’ olanın belirlenmesidir.
Bunu tespit ederken de şer’i sabitelere uygunluk haricinde önceliklerin, vakıanın/realitenin, gelecekte neye evrileceğinin ve de kâr ve zarar muvazenesinin, dengesinin dakik bir şekilde belirlenmesi gerekecektir.
Demek ki, kullanılacak yöntem belirlenecekken asıl dikkat edilmesi gereken husus; hangisinin ümmetin maslahatına uzun vadede daha uygun olacağıdır.
İşte tüm bu hususları göz önünde bulundurduktan sonra şu an her bir tarafı yağmalanmış bulunan Suriye, Yemen ve Libya gibi Müslüman beldelere Mısır’ın eklenmesinin, Allah aşkına, İslam alemine ne katkısı olacaktır!?
Ümmetin maslahatı; Mısır’ın böyle bir haletten uzak tutulmasında mıdır yoksa onu da böyle bir netice verme ihtimali yüksek olan bu tarz bir maceraya sürüklemede mi?
Bununla birlikte göz önünde bulundurulması gereken çok önemli başka bir husus da; bu tarz bir yöntemi tercih eden İhvan’ın bu kararı tek başına mı aldığı, yoksa muteber İslami hareket ve ilmi heyetlerle ortaklaşa mı yaptığı hususudur ki; Mısır Cemaati İslami’si başta olmak üzere mezkur yapıların, sürecin başından beri İhvan’la beraber oldukları hatırlandığında böyle bir istifhama yer kalmadığı anlaşılacaktır.
Belki kaçırılmaması gereken bir başka can alıcı soru da; İhvan’ın “şiddetten uzak kalayım” derken liderlik ve tabanının dünya rahatına mı çekildiği yoksa “şiddet kullanma”nın yükünden çok daha ağır sonuçları olan büyük mihnetlere mi kucak açtığı sorusudur ki, sanırım hiç bir selim akıl sahibi bunun cevabında ihtilaf etmeyecektir.
Her halde Merhum Mursi’nin, öncesinde Muhammed Mehdi Akif’in ve belki de sırasını beklemekte olan Genel Mürşid Muhammed Bedi’in ve de aynı musibeti yaşayan tüm arkadaşlarının durumu buna en güzel şekilde şahitlik etmektedir.
Evet, meseleye, İslami hareketlerin kullanacakları yöntemlerin; tıpkı sabit olmayan diğer şer’i hükümlerde olduğu gibi; zaman, mekan ve şahıslara göre değişiklik arz edeceğini kabul eder bir nazarla bakmalıyız.
Buradaki oraya, oradaki de buraya şu zamanda uymayabilir.
Bu cihetle sanırım Mısır’a Musa’(as)nın yönteminden çok Yusuf’(as)unkisi uyar gibi görünüyor.
İçerde mümkün mertebe şiddete bulaşmadan ve sistem içi araçları kullanarak Mısır’ın en tepesine yükselen yumuşak huylu Yusuf, sorumlu bulunduğu Ben-i İsrail’in tümüne kapıları açarken;
Diğer yandan, aynı Ben-i İsrail’e karşı Allah’ın sorumlu tuttuğu ve de nisbeten daha sert ve katı olan Musa tam tersine bütün kavmini Mısır’dan çıkarmıştır...
Evet, Mursi’nin de gelişi Yusuf gibi oldu...
Ama İnşaallah gidişi Musa gibi olacak...
Tüm destekçileriyle beraber Firavun ve ordusunun kendilerinden sonra gelecek herkese ibret olacak şekilde tarihten silinmelerine vesile olacak.
Zalimlere mühlet vermede çok sabırlı olan Allah buna Kadir’dir.