Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O'nun pak Rasûlüne olsun.
Ümmet olarak tefrikalarla boğuşuyor, ihtilaflarda boğuluyoruz. Hâlbuki Rabbimiz ihtilafları rahmet olsun diye yaratmıştı, cedel sebebi olsun diye değil. Önce mezhep mezhep ayırdılar bizi, sonra grup grup, fırka fırka… Farklı ırkların birbiriyle tanışıp kaynaşması gibi, farklı cemaatler, farklı vakıflar da birbiriyle tanışıp kaynaşmalıydı. Zira birinde olmayan güzellik diğerinde olabilirdi. Ancak gaflete düştük, ayrıştıkça ayrıştık. Neyse ki Yusuflarımız vardı bizi birbirimize bağlayan… Ne acı bir cümle; yazarken kalbimin acıdığını hissediyorum. Ama birileri adanacak, diğerleri de o adananlar sebebiyle birbirine bağlanacak işte…
Yusufiler İslam davasının ve ümmetin harcıdır ancak Yusufî olmak her babayiğidin harcı değildir. Sahi, bir inşaatın yanından geçerken harç yapılışını gördünüz mü hiç? Kumu alıp eleğe savururlar, elekten inceleri geçer, taşlar kalır. Sonra o kumun üzerine çimento ve su döker karıştırırlar. Bunların hepsi de yerde yapılır. O harçtan ev yapılır ama harç hiçbir zaman görünmez. Rengârenk boyalar tertemiz kutularda, tertemiz fırçalarla sürülüp evin iç mimarisi de yapıldıktan sonra, harç unutulur. Hâlbuki temeli ev yapan harçtı; briket, kiremit veya tuğlaların arasında ezilen de harçtı. Birbirinden bağımsız duran o materyalleri harç nasıl da bir araya getirdi. Sonrasında ayrılmak isteyen bile harçla yapışır binaya, istese de ayrılamaz.
Yusufîler, esir ve mahkûm Müslümanlar ümmeti birbirine bağlar. Görünmez onlar, adları pek duyulmaz, suretleri meydanda değildir ama ümmet onlar sebebiyle birbirine sarılır, kenetlenir. Yusufiler hatırına sabredilir birçok sıkıntıya… Onlar var diye tutunulur davaya… Onların hürmetine göz yumulur büyük sorunlara, sıkıntılara…
Görünmezler dedik ama görünen bir Yusufîmiz var bizim, adı Kudüs, kokusu cennet… Kudüs de mahkum, Kudüs de esir. Züleyha'nın Hz. Yusuf'u sahiplendiğinden daha zalimce sahiplenmiş terör şebekesi siyonistler Kudüs'ü.
Züleyha, Yusuf aleyhisselâmı zindana attırmıştı. Siyonistler Kudüs'ü zindana atmadan mahkum etmiş.
Züleyha, Yusuf(as)'ın kalbine nüfuz etmeye çalışmıştı. Siyonistler Kudüs'ün kalbinde kendilerine mabed inşa ettiler.
Züleyha, Yusuf(as)'ın tertemiz olduğunu ve kendisinin hatalı olduğunu itiraf etmişti. Terör devleti ise Kudüs'ün kendilerine ait olduğunu ve ta ezelden beri kendilerine yâr olduğunu söylemekteler. Kudüs'ün dili olsa Yusuf(as) gibi ‘Rabbim! Zindan, bunların beni çağırdığı şeyden daha hayırlıdır.' diyecek belki.
Kudüs gizlice içten oyulurken, zindandaki hasta Müslümanlar da içten içe öldürülüyor. Hastalıkları görmezden geliniyor, tedavileri yapılmıyor ya da geciktiriliyor.
Kudüs de Yusufîler de ümmeti birbirine bağlayan en esaslı bağdır. Kudüs'e ve dünyanın dört bir yanındaki Yusufilere selam olsun! Kudüs'ün ve Yusufilerin zulmün esaretinden kurtulmaları duasıyla…