28 Şubat'ın 22'inci yıldönümü münasebetiyle kitlesel basın açıklaması düzenleyen 28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler İnisiyatifi Adana Koordinatörlüğü, Yusufî mahkûmlar ve aileleri için 28 Şubat sürecinin halen devam ettiğine dikkat çekerek, Yusufi mahkûmların serbest bırakılması çağrısında bulundu.
5 Ocak Meydanı'nda Cuma namazına müteakip gerçekleşen basın açıklamasında; "28 Şubat Devam Ediyor", "28 Şubat Son Bulsun", "Af Değil Yeniden Yargılanma", "Lütuf Değil Adalet İstiyoruz", "Adil Yargılanma Hemen Şimdi", "Bu Hasret Son Bulsun, Yusufîler Özgür Olsun", "Bitsin Artık Bu Zulüm" ifadelerinin yer aldığı yazılı pankartlar açıldı.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda Adana'daki STK temsilcileri kısa bir konuşmada bulundular.
Programda konuşan MGV/AGD Adana Teşkilat Başkanı Cuma Şahin, 28 Şubat aktörlerinden hesap sorulamamasını eleştirdi. Türkiye'deki siyasi olaylar ve darbelerin arkasında ABD ve İsrail'in yer aldığını dile getiren Şahin, emperyalist güçlere karşı tek çarenin "İslam Birliği" olduğunu kaydederek, şu an cezaevinde olan mağdur mahkûmların da bir an önce bırakılmasının gerektiğini belirtti.
"Brifingli yargı kararlarıyla yüzlerce insan ağır hapis cezaları aldı"
Mazlum Der Adana Şubesi Başkanı Avukat Mehmet Ali Önal, 28 Şubat sürecinde yaşanan hukuksuzluklara değindi.
O dönemde başörtülülerin okullara alınmadığını, imam hatiplerin önünün kesilmek istendiğini dile getiren Önal, "28 Şubat'ta büyük bir kıyıma şahit olduk. Akabinde dindar kişilere yönelik operasyonlar yapıldı. Mesnetsiz iddialar ve brifingli yargı kararlarıyla yüzlerce insan yargılanıp müebbet ağır hapis cezaları aldı. Ve şu anda cezaevinde olan yüzlerce mahkûm için af değil yeniden yargılanma talepleri var." dedi.
"Cezaevlerinde olan kardeşlerimiz için yeniden yargılanma yolu açılsın"
Özgür Der İl Başkanı Recai Ağuş da 22 yıl önce yaşanan sürecin hukuksuzluklarını aktardı.
O dönemin şu anda Mısır'da Sisi cuntasının politikalarına benzediğine işaret eden Ağuş, oradaki hukuktan yoksun gözaltılar, işkenceler ve idamlarla Müslümanların uğradığı zulümleri de anlattı. 28 Şubat sürecinde mağdur edilen insanların halen cezaevlerinde olmasını eleştiren Ağuş, hükümet yetkililerini bu zulme son vermeye davet etti.
28 Şubat sürecinin hukuksuz bir süreç olduğunu dile getiren Hilal Der Başkanı Mustafa Torbik, "O dönem büyük acılar getirdi. 28 Şubat'ın iç ve dış uzantıları vardı. O dönemde adalet, yerlerde süründürüldü ve zulümler yapıldı. İnsanlara ceza verilmek için bahaneler uyduruldu. O dönemde birçok kardeşimiz cezaevlerine dolduruldu. Madem ki 28 Şubat bir operasyondu, o zaman cezaevlerinde olan kardeşlerimiz için yeniden yargılanma yolu açılsın." dedi.
STK yetkililerinin konuşmalarının ardından basın açıklamasını İnisiyatif Sözcüsü Orhan Erkuş okudu.
"28 Şubat'ta genç kızların tesettürüne el uzatıldı"
"28 Şubat 1997'de ilan edilen Milli Güvenlik Kurulu kararları ile Türkiye, kararların ilan edildiği günle adlandırılan 28 Şubat sürecine girdi." diyen Erkuş, "28 Şubat sürecinde Türkiye'nin zaman saati, cuntacı bir yapı tarafından ters döndürüldü. Türkiye, 2000'li yılların eşiğinden 1950 öncesine taşındı. Ortada 'Tek Adam' yoktu ama 'Kurullar Diktatörlüğü' vardı. O kurullar diktatörlüğü tarafından İstanbul sokaklarında sarıklılar kovalandı, haklarında Şapka Kanunu'na muhalefetten dava açma garabetinde bulunuldu, üniversite önlerinde genç kızların tesettürüne el uzatıldı, çarşaf giyen bayanlar, her tür hastayı tedavi etmeye yemin etmiş doktorların bile ağır hakaretlerine maruz kaldı, tesettürünü zorla çıkarmış nice kadın ağır psikolojik problemler yaşadı." ifadelerini kullandı.
"Kuran kursları ve imam hatipler hedef alındı"
28 Şubat sürecinde İslami tüm değerlerin hedef haline getirildiğini dile getiren Erkuş, şöyle konuştu:
"Yüzbinlerce İmam Hatip öğrencisi, diğer meslek liselerinden öğrencilerle birlikte milyonlarca kişi katsayı sistemi denen bir sistemde kurban edildi. Süreç boyunca dört bir yanı zulüm bürüdü. Binlerce kişi gözaltına alınıp Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ne sevk edildi. Binlerce kişi, haklarında örgüt mensubu fezlekeleri hazırlanarak ağır cezalara çarptırıldı, onların bir kısmına müebbet hapis cezası verildi. Kur'an-ı Kerim kursları kapatıldı, çocuklara ilkokul çağını geçinceye kadar dinî eğitimin verilmesi yasaklandı. Diğer yaşlardakiler için Kur'an-ı Kerim dersi, eğitimin en verimsiz dönemi olarak belirlenen, dolayısıyla her tür eğitim etkinliğinin iptal edildiği en sıcak kırk-altmış günlük yaz günlerine hapsedildi ve ev sohbetleri örgütsel faaliyet kabul edildi. Bütün okullardaki mescitler kapatıldı, mahallelerde cami inşasına sınırlama getirildi. İşten atılan, fişlenen, tutuklanan ve mahkûm olan insanların karşısına her seferinde çıkarılan 28 Şubat geçmişi…"
"28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru yüzlerce insan hâlâ cezaevinde"
Birilerinin "28 Şubat bitti" şeklindeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ve halen o dönemin mağduriyetlerinin devam ettiğini ifade eden Erkuş, "28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurları cezaevlerinde ömür çürütmeye devam ediyor. Yusufilerin 28 Şubat'ı halen devam ediyor. 28 Şubat darbesinin brifingli yargıçları ve FETÖ'nün kumpaslarıyla binlerce insanın hayatı karartıldı. O dönemin mahkemeleri kapatıldı, hukuksuz kararları veren FETÖ'cü savcı ve hâkimlerin bir kısmı cezaevine atıldı ama onların mağdur ettiği yüzlerce insan hâlâ cezaevinde. Bu kişiler yargılanırken, hukuk rafa kaldırılmış, farklı ve aslında olmayan- bir mevzuat uygulanmış, en ufak şüpheden kişilere müebbet hapis cezaları reva görülmüş, mahkeme kararları işkence altında verilmiş ve kurgulanmış ifadelere dayandırılmıştır." şeklinde konuştu.
"Gecikmiş adalet, adalet değildir"
Mağduriyetlerin son bulması için hükümet yetkililerine çağrı yapan Erkuş, son olarak şunları kaydetti: "Bu mağduriyetlerin giderilmesi için bir an önce gerekli tüm hukuki adımların atılması gerekmektedir. Unutmayalım ki gecikmiş adalet, adalet değildir. Buradan yetkililere bir kez daha sesleniyoruz. Evet, gelin bu son 28 Şubat olsun!"
Basın açıklamasına; HÜDA PAR Adana İl Teşkilatının yanı sıra Adana Sivil İnisiyatif Meclisi (ASİM), AGD, MGV, Özgür Der, Mazlum Der, Köklü Değişim, Adana Umut Kervanı Derneği gibi birçok sivil toplum kuruluşu da destek verdi.
İLKHA