Kamuoyunda büyük tepkilere neden olan ve ailelerin mağduriyetlerine neden olan 6284 ve 5237 sayılı kanunlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hukukçular Derneği Adıyaman Temsilcisi Avukat Ahmet Işık, söz konusu kanunlarda düzenleme yapılması gerektiğini belirtti.
İLKHA’ya konuşan Işık, erken yaştaki evliliklerde iklim, örf ve adetlerin de dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'de örf gereği 17 yaşın altında belli bir olgunluk yaşı hissedildiğinde ve görüldüğünde evlendirilmek suretiyle bir birliktelik sağlandığını belirten Işık, kanunlarda olağan dışı durumlarda evlilik yaşının 16'ya indirgenebileceğini hatırlattı.
Işık, "Şu anda yaşanan asıl mağduriyet, kocaları cezaevinde olan, çocuklar ya da babaları cezaevinde olanlarla ilgili olandır. Bu mağduriyet ayrıca, 17 yaş altı olanların resmi nikâh haricinde imam nikâhı ile bir araya gelmeleri beraber birlikte yaşamalardan kaynaklanıyor. Kanunda bu durum resmi evlilik olmadığı için suç olarak tanımlanmıştır. Bu suç için verilen cezalar birden fazla fiilde birden olmak üzere, farklı günlerde ve süreklilik arz edecek şekilde cinsel istismar suçunu işlemiş varsayılıyor. Cinsel istismarın cezası da en az 8 yıldır. Buradaki hassasiyet şu noktada. Aslında, kanunlar toplum içerisinde çıkmakta, toplumların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenmektedir. Bu konuda mağduriyetin giderilebilmesi için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Meclis'in harekete geçmesi gerekiyor. Buna uygun düzenlemenin getirilmesi gerekiyor." dedi.
Toplumdaki evlilik yaşının iklim, gelenek görenek, fiziki gelişmişlik, eğitim gelişmişliği gibi farklılıklar gösterdiğini belirten Işık, "Bunlar göz önüne alınarak bununla ilgili yasal bir düzenleme yapılabilir. Veya bununla ilgili mağduriyetler yaşayanlar ile ilgili özel bir düzenleme, bir defaya mahsus olmak üzere bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekir. Ayrıca anne, babalarının ve kendi rızalarıyla evlilik yapmış, fakat resmiyette 17 yaşına gelmemiş olan, mağduriyet yaşayan ve bu konuda cinsel istismardan dolayı cezaevine giren kişilerin mağduriyetinin giderilmesi ve aile yuvalarının devam edebilmesi için özel olarak bir defaya mahsus da olsa bir düzenleme yapılabilir." ifadelerini kullandı.
"Boşanmaların önü alınmalıdır"
Boşanmaların arttığı günümüzde boşanmaya götüren sebeplerin minimize edilerek ortadan kaldırılması gerektiğini ifade eden Işık, "Boşanma davalarının gerekçeleri kanunda sıralanmıştır. Vatandaşın bildiği şiddetli geçimsizlik, aldatma, alkol, çok fena hareketler, davranışlar, eve bakmama, sorumluluğunu yerine getirmeme gibi durumlardır. Bunun haricinde biz aile yuvasına, aile kurumuna baktığımız zaman toplumumuzda modernleşen dünyada bazı ortak değerlerimizin, medeniyetimizin bize yüklediği sorumlulukların, örf ve adetlerimizin dışına çıktığımız zaman bu tür sorunların daha da fazla olduğu görüyoruz. Bunların temelinde yatan en önemli iki neden var: Biri ekonomik nedendir. Ekonomik nedenlerden taraflar, çiftler birbirlerine karşı gerekli hassasiyeti ve özeni göstermemesi sonucunda çeşitli tartışmalar yaşanmaktadır. Bu tartışmalar sonucunda da iş boşanmaya kadar gitmektedir. İkincisi sadakat yükümlülüğü. Sadakat yükümlülüğünde hem manevi olarak hem maddi olarak tarafların birbirlerinden mutlaka emin olmaları gerekiyor. Birbirlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor." şeklinde konuştu.
"Toplumsal refah arttı sevgi ve sadakat azaldı"
Toplumun ekonomik olarak iyileşmeye doğru gitmesi ile beraber birçok değerini kaybettiğinin altını çizen Işık, "Bu da sadece toplumun yapısı içerisinde olan aile kurumu değil aynı zamanda toplumun genelini ilgilendiren bir durumdur. Modernleşen dünyada evler lüks hale geldi, araçlar lüks oldu, yaşam kalitesi açısından giyim, kuşam, kıyafet, alışveriş bunlar daha üst seviyelere geldi. Ancak insanların birbirlerine bakış açısı, saygısı, sevgisi, sadakat yükümlülüğü, düzgün bir hayat sürme yükümlülüğü gibi manevi değerlerimizle örtüşen hareketler maalesef azaldı." ifadelerini kullandı.
Işık, "Bu medeniyetimize sahip çıkmamız gerekiyor. Medeniyetimizin bize yüklediği sorumlulukları yerine getirmemiz gerekiyor. Örf adetlerimize uygun davranmamız gerekiyor. Bireysel olarak herkes kendi vazifesini yerine getirirse toplumda ve mahkemelerde bununla ilgili önlem alınmış olacaktır." diye konuştu.
İLKHA