“Onların kalpleri taş gibi hatta ondan daha da katıdır. Çünkü Öyle taşlar var ki, Allah saygısından yuvarlanıyor..."(Bakara: 74)
Sertleşmiş, üzerinde bir şey bitmeyen zemine “katı zemin” denir. Bu merhametsizliği, verimsizliği ve hayırsızlığı ifade ediyor.
Yontulmamış, eğri büğrü taşlar yuvarlanmaz. Ancak fazlalıklardan kurtulmuş olan taşlar yuvarlanır.
Allah’ın korkusu yuvarlatır. Küsuratı atar. Kusurları giderir. Bu, taş bile olsa böyledir.
Matematikte sayıları yuvarlama işlemi vardır. Bu işlem ile tam sayıdan sonraki küsurat hesaba katılmaz. Küsur, tamsayıdan sonra gelen kesirli sayıdır.
Küsurat bir nevi kusurdur. Çünkü küsurlar dört işlemde de sonucun bulunması için daha fazla emek harcanmasına sebep olur. Küsurat, hesabı ve öngörüyü zorlaştırır. Paylaşmayı zorlaştırır. Bundan kurtulmak için de matematikte yuvarlama işlemi yapılır.
Ayrıca küsur, bir ayağı kırık koyundur. Bir tanesi kırık olunca da seker. Bunun gibi sayı küsurlu olunca adeta seker. Sayı tam olması lazım ki sekmesin, düz ve güzel yürüyüp sonuca ulaşsın.
Bu manada küsurattan kurtulmak, hayat için adeta bir iksirdir. İksir de Aşk ilham eden, iç ferahlatıcı, büyülü şaraptır.
Nasıl ki matematikte yuvarlama işlemi kolaylaştırıyorsa hayatta da fedakârlık yapmak, küsuratı hesaba katmamak hesabı kolaylaştırır. Geleceğe dair isabetli öngörülerde bulunmayı kolaylaştırır. Toplumsal ekonomik toparlanmayı sağlar.
İnsan Allah'ın korkusuyla kendini küsurattan ve de kusurlardan arındırmalıdır. Allah’a saygı, yuvarlamada çok önemli bir etkiye sahiptir. Taş bile bu saygıyla yuvarlanıyorsa insanlığın bundan alacağı çok ibretler vardır.
Hastalıklar, sorunlar, krizler insanlığın taşlaşmış kalbinde saygı ve korkuya sebep olmalı ki kendini yuvarlatabilsin.
Belirsizliğin ve karamsarlığın hüküm sürdüğü zamanlarda doğru öngörülerde bulunmak, ışık olabilmek her şeyden çok daha değerli oluyor. Böyle zamanlarda karamsarlığı belirsizliği dağıtacak en ufak bir parıltı ekonomiye sosyo-psikolojiye paha biçilmez derman oluyor.
Bugün bir sürü tahmin, komplo, varsayım öne sürülüyor. Biz burada peşinen söylüyoruz ki bu yaşananların hepsi Hak Teâlâ’nın tesviye ve yuvarlatma emridir. Bu bir düzeltme emridir.
Hak Teâlâ düzeltir ama düz etmez. O, yerle bir etmez çünkü O, nizam verir. Bu nedenle Rabbleri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı tesviye etti” (Şems-14) bu bazılarına düz etme bazılarına tesviye olarak görülür. Meseleyi düz etme olarak görenler vicdanları rahat olmayan, kalpleri katılaşmış, suçları dışarıya taşanlardır.
Meseleyi düzeltme olarak görenler ise hakkın rahmetine, adaletine ve hükmüne razı olanlardır. Onlar bilirler ki hakkın düz etmesi, düzeltir; tesviye eder.
Bugün olan da budur. Biz bunu bir düz etme yerle bir etme olarak değil düzeltme olarak görüyoruz, bize öyle görünüyor. Kendinden şüphesi olanlar, kendi derdine düşenler bunu düz etme olarak görür.
Küsuratı atalım, yuvarlatma işlemlerini tekrardan gözden geçirelim ve bir bakmışız ki hesap düz çıkmış hatta tam çıkmış. Bir anda her şey Hakk’ın nuruyla parlamış ve O’nun rahmetiyle sımsıcak olmuş…
Hâsılı, Hakk’ın müdahalesi bir yeri DÜZ ETMEZ, DÜZELTİR.
Yeter ki küsuratı ve de kusurları atalım…
Bizi dinliyorsanız, müsterih olun!