Yıllar önce Doğruhaber gazetesine abone olan bir memur, aboneliğinin kesilmesini istemişti. Sebep olarak da piyasadaki ekonomik durgunluğu bahane göstermişti.
Evet, piyasada o dönem bir durgunluk vardı, ama memur adamı nasıl etkileyecekti? Piyasa ne kadar durgun olsa da maaşı eksilmeden ve gününde ödenmeye devam edecekti. Sonradan anlaşıldı ki, vatandaş aboneliğini sona erdirmek istemiş; ama bir bahane lazım. Bahane olarak da o dönem popüler olan bahanenin arkasına sığındı. Ekonomik durgunluk…
Günümüzde de dolar kuru yükseldi diye herkes zam üstüne zam yapıyor. Marketçisi, manavcısı, pazarcısı, seyyar satıcısı, işportacısı…
Tamam, direk dolar ile alınan mallarda dolar artış kuruna orantılı bir yükselme olması anlaşılır, ama tarlamızda bağımızda yetişen, fabrikalarımızda üretilen, imal edilen, mal ve eşyalara yapılan fahiş zamların dolarla alakasını anlayamadım. Yüzde yüz yerli olan salça zamlanıyor, maydanoz, mercimek zamlanıyor, un zamlanıyor, bebek bezine zam geliyor. Soruyorsun, abi dolar kuru yükseldi…
Peki, dolar düşerse o zamları geri alacak mısın?
...
Bunun adı fırsatçılıktır. Halkı kandırmadır. Emperyalist Amerika'nınbu halka dayatmış olduğu dolar savaşında halka yapılan bir ihanettir. Bir cephe savaşında ha düşmanla işbirliği yapmışsın, ha bu ortamı fırsat bilerek zam yapmışsın, ha piyasanın ihtiyacı olduğu halde malı piyasaya sürmeyip karaborsacılık yapıyorsun. Hangi halktan, hangi meşrep ve mezhepten olursan ol yapılan düpedüz kandırmadır, ihanettir.
Eğer ülke ekonomik açıdan yenilir ve emperyalistlere teslim olursa kazandığın ne olacak?
Halk, sefil duruma düşerse sen ayakta mı kalacaksın?
Bir halkı kandırarak elde edilen para dünya ve ahirette kazanç mı, azap mı sayılacak?
Allah'ı kızdıracak, öfkesinicelp edecek bir Karun olmuşsun ne kıymeti var?
İslam ticaret hukukunda piyasaya müdahale uygun görülmemiştir. Piyasa arz ve talebe göre kendi mecrasında akacaktır. Peygamber aleyhissalatu vesselam döneminde zaman zaman fiyatlar yükselmiş, kendisinden fiyatlara müdahale etmesi istenmişse de, müdahale etmeyerek, "Fiyatları tespit eden, darlığı ve bolluğu veren ve rızıklandıran Allah'tır" (Tirmizi) diye buyurmuştur. Fakat karaborsayı, mal stoklamayı men etmiş, "Günahkârdan başkası asla ihtikâr (stokçuluk) yapmaz" diye buyurmuştur. Böyle bir durumda belediyenin ilgililerle istişare ederek uygun bir narh, kâr haddi koyması caiz olur. (Redd-ül Muhtar)
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam pazarı dolaşırken bir buğday satıcısına uğrar. Elini buğday yığınının içine daldırınca parmakları ıslanır. Satıcıya, bu ne diye sorar. Satıcı, yağmur ıslattı, ey Allah'ın Resulü, der. Resulullah, insanların görüp aldanmaması için o ıslak ekinin üzerine çıkarsaydın ya, dedikten sonra ‘Bizi aldatan bizden değildir diye buyurur. (Müslim, İman, 164)
İnancımızda örf ve geleneklerimizde ben kazanayım da halk ne hali varsa görsün, şeklinde kapitalist bir mantık yoktur. Malın esas sahibi Allah'tır, biz ise emanetçiyiz. Bu emaneti esas sahibinin emir ve istekleri doğrultusunda kullanmakla mükellefiz.
Ticaret bakanlığı ve ilgili tüm kurumlar, diyanet, âlimler ve kanaat önderleri dolar kurunun yükselmesini fırsat bilerek suni bir şekilde karaborsacılık, stokçuluk, fırsattan istifade zam yapanlara karşı derhal harekete geçmeli, dünyevi ve uhrevi vebali anlatılmalı, devam ederlerse bunları afişe etmeli ve gerekli tedbirleri almakla mükelleftirler.