Şu ahir zaman Havva’sız, ‘ana’sız kalmasın!
Havva gelip yeniden topluma annelik yapmayı öğretsin…
Ahir zamanın kızlarına;
Tevbeyi, pişmanlığı, şeytanın tuzakların iyice belletsin…
Şu yeryüzü Asiye’siz kalmasın!
Şu dünyanın görkemine aldanan kadınları kendine getirip,
“Rabbim bana kendi katında bir ev yap” demeyi öğretsin…
Ahir zamanına
putu olan modernizm ve tüketim çılgınlığına direnmeyi,
Sabretmeyi ve vakarlı davranmayı öğretsin…
Bir Asiye üniversitesi kurulsun!
Birinci derste tahammül okutulsun…
Kocasından gelen laflara tahammülü,
Beklentilerin karşılanmamasına karşı sabrı,
Çocuklarına karşı anlayışı öğretsin tüm kadınlara…
Ufak bir kelimenin peşine düşüp yeislere boğulan kadınlara,
İslam ümmetinin dertleriyle dertlenmeyi, acılarına dua etmeyi
Ve dinini sahiplenmeyi anlatsın Asiye…
Tahammülü öğren-e-meyenleri o dersten bırakıp, yeniden aynı dersi işletsin…
İkinci dersin hocalığını Hanne yapsın!
Sahip olduğu tek varlığını, evladını Allah’a adamayı öğretsin…
Evladını harcamamak ve başkalarına harcatmamayı…
Sahip olduklarını adamayanların,
Aslında o sahip olduklarını sandıkları şeylerin kölesi olduklarını belletsin…
İyilerin kötülere, şereflilerin aşağılıklara, faziletlilerin rezillere, insanların eşyalara… Ölümsüzlerin ölümlülere, kalıcı ve yüce değerlerin geçici değerlere adandığı şu dünyaya, Özgürlük dersi versin Hanne!
Uçkuruna, midesine, makamına, damağına, tenine, nefsine, şeytana
Ve hislerine adananlar çıksın ortaya...
Böylece hastalıklı kadrolar artık peyda oluversin…
Zaman Meryemsiz kalmasın.
Üçüncü dersi Meryem versin!
Hayâ ve iffeti kaybetmeden zulme direnmeyi öğretsin, iman eden nesillere…
Tesettürünü süs ve gösteriş haline getirenlere,
Tesettürün amacını yeniden anlatsın...
Tesettüre yeniden iffet tacını taksın…
Karalamalara, iftira ve horlamalara rağmen hiçbir sistemin önünde
Allah’ın emirlerini esnetmemeyi, dininde gedik açmamayı
Ve yama yapmamayı yeniden öğretsin Meryem…
Rahman’a giden yollara diken dikilse dahi, ayağından akan kanı göre göre,
Adımlara sürat kazandırmayı öğretsin tüm kadınlara...
Hem Yahudi zulmüne kim ‘dur’ diyecek?
Kim gidecek mabede girer gibi meydanlara?
Koç gibi ahir zaman Yahyasız kalmasın!
Yoksa kim kurban olacak Meryemleri koruma uğruna...
Zekeriyalar yeniden bahçıvanlık yapsınlar!
Meryem gibi çiçeklere…
Haber salın şu modern silahlar altında;
Çocuklarını, kocalarını kaybeden annelere…
Haber salın kocasını demir parmaklıklar ardında bırakan kadınlara…
Zamanın Musalarını yetiştirsinler diye!
Ahir zaman Musasız kalmasın!
Anneler yeniden doğursunlar zalime dersini verecek Musaları…
Yine salsınlar Nil’in kıyılarına salar gibi, Allah’ın evlerine…
Hem Firavun’un sarayları, yıkılmak için Musaları bekliyor…
Bir tarafta deniz, diğer tarafta İsrail arasında sıkışmış mazlum Gazze,
Denizi yarması için Musa’sını bekliyor!
Deniz yarılma sancıları çekiyor…
Ortadoğu paylaşılırken dünya müstekbirleri arasında…
Yeryüzü artık iman edenlere dar geliyor…
Bırak artık, ‘bu bunu dedi, şu şunu yaptı’ davalarını bacım!
Bırak artık dünyalık metalar uğruna yeislere boğulmayı...
Silkelen, kendine gel!
Zamanı gelmedi mi artık dünyayı yeniden inşa etmenin…
Senin boşa geçirecek kadar zamanın yok ey bacım!
Kucağındaki çocukla beraber yeniden parlatmalısın sen Yed’i Beyza’yı…
O elindeki ışık, bombalar altında sakat kalan çocuklara yeniden umut olsun…
İşgal altında namusu kirletilen, zulme uğramış kadınlar,
Yed’i Beyza’yla yas tutmayı bırakıp senin arkanda yer alsın…
Oğlunu demir parmaklıklar ardında bırakan anneler
Seninle yeniden teselli bulsun!
Topluma vicdan inşa edemeyen sistem ve ideolojiler
Merhameti, vicdanı görüp sende tükensin!
O kucağındaki çocuk
Zamanın Musa’sı olup yeniden Firavun’a tarih dersi versin!
İslam ümmetini ayağa kaldırıp yeniden tek vücut haline getirsin…
Zamanın Asiyesi, Hannesi, Meryemi Sen ol ki;
Üzerimizdeki zilleti kaldıracak Musalar, İsalar, Yahyalar doğsun…
Yusuflar zindandan yeniden çıksın…
Şu ahir zamanın kahramanı sen olmalısın bacım!
Şu ahir zaman Havva’sız, ‘ana’sız kalmasın bacım!
Firdevs Irmak / Nisanur Dergisi - Haziran 2012