BİNGÖL - Bingöl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü' tarafından tertiplenen programda Tunceli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zülfü Selcan "Zaza Tarihi ve Zaza Dilinin Özellikleri" adlı bir konferans verdi.
Zazaca konuşma dilinden resmi yazı diline geçiş konusunda bilgiler aktaran Tunceli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zülfü Selcan,''Ülkemizde dil konusunda atılan tarihi adımların sevindirici , elbette yerli dillerin üniversitelerde bilim yuvalarında okullarda ve eğitimde kullanılması tabiî ki ülkemizin zenginliği olarak görülmektedir." dedi.
'Yasaklarla bir yere varılamaz''
Selcan, "Ülkemizde Çeşitli gerginliklerin çıkmasından dolayı artık herkes anladı ki dil yasaklarıyla bir yerlere varılmayacağını ve ülkemizin Avrupa ülkeleri seviyesine gelmesi için daha ileri adımlar atılması gerekildiği düşünüldü. 2001 yılında Erdoğan hükümetinin anayasada değişikliği yaparak dil yasaklarının kaldırılması basın ve yayında serbest bırakılması değişikliği getirildi. Tabiî ki bu durum olumlu bir adım."ifadelerini kullandı. Selcan, "Zazacanın Tunceli üniversitesinde seçmeli dil olarak konulması daha yeni bir başlangıç olmuştur. Daha ileri bir adım ise Tunceli üniversitesinde Zaza dil bölümünün açılmasıyla, bizler de Avrupa'daki okulları bırakıp ülkemize gelerek katkıda bulunmak istiyoruz."şeklinde konuştu.
"UNESCO'nun tespitine göre, Zaza dili yok olma tehlikesiyle karşı karşıya"
Yakın tarihteki politikaların Zaza dilini zor duruma düşürdüğünü ifade eden Selcan, "UNESCO'nun da artık tespit ettiği gibi hepimizin duyduğu okuduğu gibi Zaza dili tehlikede olan dillerden birisidir. 3 ile beş milyon nüfus bu dili konuşmaktadır, hükümetin bu durumda yaptığı çalışmalar sevindiricidir desteklenmelidir ve daha ileri adımlara götürülmelidir.
Zazaca dili için özel bir tehlike vardır. Bunu hepimizin bilmesi lazım. Bu tehlikeden kurtulmak için herkesin gayret göstermesi gerekir çünkü dil ülkemizin zenginliğini gösterir''dedi.
"Lehçe görüşü pozitif bir yaklaşım sayılmaz"
Bazı fikirler ve görüşlerle Zazacanın lehçe olarak ileri sürüldüğünü belirten Selcan, ''Şunu da bilmemiz lazım bazıları devamlı şekilde Zazaca dilinin Kürtçenin lehçesi olarak görme alışkanlıkları var. Maalesef bu görüş zarar vericidir. Bu görüşler pozitif bir yaklaşım sayılmaz. Çünkü lehçe saymak o dili ölüme mahkûm etmektir. Bizlerde bu zihniyeti kötü buluyoruz. Her dilin yaşama hakkı vardır buna saygı duyuyoruz. Her kültürün yaşama hakkı vardır. Herkes birbirine saygı duymalıdır ancak böylece ülkemizde hoşgörü toplumu gelişebilir. Avrupa bunları çoktan aşmıştır bizde ülkemizde bu adımları atmak zorundayız dedi''
"Üniversitelerde Zaza dili ve edebiyatının kurulması ülkemizde tarihi bir adım"
Üniversitelerde Zaza Dili Ve Edebiyatı derslerinin olmasının Türkiye'de tarihi bir adım olduğunu kaydeden Selcan, ''Bu adımın atılması gerekiyordu çünkü yerli diller Avrupa'da Amerika da dünyanın diğer ülkelerinde artık inceleniyor. Bilime saygı gösterilmesi bilimsel araştırma yapılması gerekiyordu. Mesele Zazaca için Berlin Teknik Üniversitesinde Alman hükümeti ülkesinin dili olmadığı halde bu dile saygı gösterdi ve orada bir iki yıllık bir dil dokümantasyonu yapıldı. bu dokümantasyonda Zazaca metinler elde edildi. Yapılan dil kayıtları yazıya geçirildi ve aynı zamanda Almancaya da tercüme edildi. Ayrıca doksan üç müzik parçasının nütasyonu yapıldı. Bundan şu sonucu çıkarmak lazım: Yani başka ülkeler ülkelerin yerli dillerini merak ediyor saygı gösteriyor destekliyor, inceliyor. Almanya da yapılan bu çalışma bir kitap olarak yayınlanması düşünülüyor." dedi.
''Genel olarak şairlerin ve edebiyatçıların şivesi yazı dili olarak seçilir''
Zazaca da yöresel farklılıkların olduğunu ifade eden Selcan şöyle konuştu"Bunu uygun bir karara bağlamak lazım. Burada şu durumla karşı karşıyayız Zazaca şimdiye kadar yasak bir dönemden geçti. Şimdi serbest olma döneminden geçiyoruz. Bundan dolayı az bir yazı geleneği yaşanmıştır. Biz bu az olan yazı geleneğinde orda bir ders çıkarmalıyız tüm dil farklarını göz önünde bulundurmalıyız ve diğer ülkelerde Türkçede yapıldığı gibi biz de Zazaca da şu kuralı uygulayabiliriz. Genel olarak şairlerin ve edebiyatçıların şivesi yazı dili olarak seçilir. Bu bakımdan bir kural olur ikinci kural zazacada yöresel farkların çok büyük olması bundan dolayı biz bir tek yörenin şivesini yazı dili olarak alıp diğer bölgelere kabul ettirmemiz mümkün değildir. Çünkü farklar vardır bunun kültürel kriterleri vardır. Onun için bu realist bir yaklaşım olamaz. En akıllı çözüm bence Zazacanın iki ana lehçesinde hem kuzey hem güney lehçesinde eğitimin yapılması en doğru bir yaklaşımdır. Bununla biz bir yörenin şivesini yazı dili olarak alıp diğerine uygularsak o zaman öğrenciler o dili anlamaz bunu göz önünde bulundurmak zorundayız onun için kuzey ve güney lehçesinde iki ana lehçede eğitim yapmak. O zaman tatmin edici bir çözüm olur.
Çünkü bu şivelerde bu lehçelerde uygulandığı zaman o insanlar o dili anlar o yazı dilini de anlar o zaman kolay anlaşılır fakat ileride bu lehçeler gittikçe birbirine yaklaştırılır. Çünkü bu tecrübeleri diğer ülkelerde yaşanmıştır. Sadece zazaca için değildir.
Tunceli Üniversitesinde merkezde konuşulan Manikiye ağzı olarak adlandırdığımız ve yerli şairlerin şivesi olan bu şiveyi esas almayı uygun görüyoruz. Onun için dersimizde manikiye ağzını kullanıyoruz. Bu çok sevilen sayılan şairlerin dil şivesidir''
''İnsanlar dilini sevmeli ve dilini konuşmalıdır''
Zaza dilinin bciddi tehlikeden kurtarılması için bazı noktalara dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Selcan, "Her şeyin mesulü sadece devlet olamaz o dili konuşan insanlarında dilini sevmeleri ve dilini konuşmalıdır, evinde konuşmalıdır, çocuklarıyla konuşmalıdır, annelik babalık görevlerini yerine getirmelidir. Tabi ondan sonra hükümette bunu desteklemelidir, çünkü ülkemizin dilidir ülkemizin kültürel zenginliğidir. Diğer yandan Zaza kökenli milletvekillerinin de görevlerini yerine getirmelidir. O halktan seçilmiştirler, o halkın dilini parlamentoda dile getirmelidir ve çözümler teklif etmelidir. Diğer yandan Zaza iş adamları bu dili bu kültürü desteklemelidir.
Çünkü bunu gerçekleştirmek için maddi desteğe ihtiyaç vardır. Çünkü onların da dilidir
Hepsinden önemli olan şeyde budur; Zazaca bir Televizyon kurulması zorunludur. Bunu gerçekleştirmek için çeşitli kurumların sorumların devlet tarafından olsun sivil toplum kurumlarından olsun mutlaka Zazaca bir televizyona ihtiyaç vardır. Zazacayı okul ve üniversitelerde okutmakla bu tehlikeden kurtulmak yetmez. Zazaca bir Televizyon ve Radyonun da 24 saat yayın yapması gerekir. Ancak bununla ülkemizin bu dilini bu tehlikeden koruruz ve bunun için tüm sorunların tüm kültür severlerin tüm dil severlerin ve insan severlerin buna destek olması lazım'' şeklinde konuştu.
Zaza dili ile ilgili konuşmasını sonlandıran Yrd. Doç. Dr. Zülfü Selcan öğrencilerin sorduğu Sorulara cevaplar vererek konuşmasını bittirdi.
Daha sonra Bingöl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü başkanı Yrd. Doç. Dr Nüsret Bolleli yaptığı kısa konuşmasında ''Birçok bilim adamı Zaza dilinin ayrı bir dil olduğunu söylüyor." İfadelerini kullandı. (Nihat Kanat/Salih Torak-İLKHA)