Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in açıklamaları üzerine Nubihar Derneği bir açıklama yayımlayaak Zazaların Kürt olduğunu ifade etti. Dernek açıklmasında "Zazaların Kürt oluşu sadece Kürt kaynaklarında değil, bütün İslami ve Türk kaynaklarında da açık bir gerçekliktir. Eğer Bakan, Artuklu Üniversitesi hocalarının uzmanlığından kuşku duyuyorsa, Evliya Çelebi’ye kulak versin, Mustafa Kemal ve Ziya Gökalp’e kulak versin diyoruz. Bu münasebetle Nûbihar Derneği olarak, Zaza kardeşlerimize sesleniyoruz. Bu hakaret ve onursuzlaştırma karşısında sessiz durmayınız. Ve Zaza kardeşlerimizi kullanmaktan başka hiçbir amaçları olmayan birkaç menfaatçinin arkasından da gitmeyiniz diyoruz." denildi.
Mesut Keskin ise yaptığı araştırmada özellikle dil üzerinden farklı sonuçlara ulaştı. İşte Mesut Keskin'in o araştırması:
"Zazacanın fiziki, toplumsal ve tarihsel coğrafyası
Zazaca, Doğu Anadolu’nun yukarı Fırat/Dicle havzasında, sayıları tam olarak bilinmemekle beraber 4 ile 6 milyon arası kişi tarafından konuşulan bir dildir. Anadolu dilleri arasında Türkiye sınırları dışında yerli dil olarak konuşulmayan tek dil olduğu söylenebilir. Sayısal açıdan Türkçe ve Kürtçeden sonra konuşulan üçüncü dildir. Son elli yılda Türkiye metropollerine, son kırk yılda ise Avrupa’ya (özellikle Almanya başta olmak üzere Hollanda, Avusturya, Fransa, İsviçre ve İsveç gibi ülkelere) ekonomik ve politik nedenlerden ötürü gelen önemli sayıda Zazaca konuşan ya da Zaza kökenli nüfus bulunmaktadır.
Zazaca konuşulduğu bölgede coğrafi bir bütünlük gösterir ve özellikle İç-Dersim (Tunceli), Bingöl, Elazığ, Doğu-Erzincan ve Kuzey-Diyarbakır Zazacanın en yoğun konuşulduğu bölgelerdir. Sivas’ın doğusunda bulunan Koçgiri ve Karabel bölgesi olarak da bilinen Kangal, Zara, Ulaş, İmranlı, Divriği, Hafik ve Tokat’ın Almus, Gümüşhane’nin Kelkit ve Şiran, Muş’un Varto, Erzurum’un Hınıs, Tekman, Çat, Aşkale, Adıyaman’ın Gerger, Urfa’nın Siverek, Malatya’nın Pötürge ve Arapkir, Siirt’in Baykan, Bitlis’in Mutki, Kayseri’nin Sarız, Aksaray, Kars’ın Selim ve Ardahan’ın Göle ilçesinde de konuşulmaktadır. Bu yerleşim alanlarındaki komşu diller ağırlıklı olarak Kürtçe (Kurmanci) ve Türkçedir. Eskiden hemen hemen tüm alanlarda konuşulan dil Ermenice ve kısmen Süryaniceydi.
İnanç bakımından Koçgiri, Dersim, Erzincan, Kuzey-Bingöl, Varto, Hınıs, Tekman, Çat, Sarız, Göle, Selim gibi yerleşim alanlarındaki Zazalar Alevi inancına mensupken, geri kalan bölgeler Sünni Zazalardan oluşur. Bu kesimden olup Elazığ, Bingöl merkez, Genç, Solhan, Hani, Kulp, Lice, Ergani, Dicle, Eğil, Silvan, Hazro, Mutki, Baykan gibi merkez yerleşim alanında Şafii, Maden’in bir kısmı, Çermik, Çüngüş, Siverek, Gerger ve Aksaray’dakiler Hanefi diye ikiye ayrılır. Özellikle Alevi Zazalarda yörenin eski inancından, adet ve töresinden, ziyaret ve evliyalar, melaikeler kültünden birçok öğe korunup yeni inançla yoğrulmuştur. Günümüzde önemi biraz azalmış olsa da Zazalarda aşiret sistemi de mevcuttur. Onun dışında, Gerger’de anadili Zazaca olan Süryani köyler, Dersim’de yer yer Ermeni aileler de bulunmaktadır.
Etniklik
Zaza dili üzerinde yapılan çalışmalar kısmen iyi bir yol kat etmiştir. Ancak aynısı etnolojik araştırmalar için söylenemez. Etnolog Peter Alford Andrews (1989) Türkiye’de Etnik Gruplar adlı çalışmasında Zazaları; Alevi Zaza ve Sünni Zaza olarak ayırmakta ve Kürtlerden ayrı bir etnik grup olarak değerlendirmektedir.
Zazalar, birçok kaynakta Kürt olarak nitelendirilirken kimi kaynaklarda da Türk oldukları iddia edilmektedir. Ancak Zazaları bağımsız bir etnik grup olarak değerlendiren iki doktora tezinin yanısıra birçok master tezi ve bilimsel makale bulunmaktadır: Kazım Aktaş (1999), Kahraman Gündüzkanat (1997), Selahattin Tahta (2002), Hülya Taşçı (2006), Gülsün Fırat (2010: 139).
Zazaların kendilerini ve dillerini tanımlamaları bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Kendini tanımlama şekli aslen ulusal olmayıp, etnik veya dini niteliktedir. Koçgiri yöresindekiler kendilerini genelde Zaza, dillerini Zazaki diye tanımlarken, eski kuşakta Ma “biz” ve Zonê Ma “dilimiz” tanımlaması da vardır. Bugünkü anlamda Dersim (Mamekiye, Tunceli), Erzincan ve Bingöl’ün Yayladere ve Yedisu bölgesindeki Alevi Zazalar kendilerini Kırmanc diye tanımlarken, dillerini Kırmancki, eski kuşakta “Dımılki” de bilinmekle, komşu bölgelerdeki Sünni Zazaları Zaza, Sünni Kürtleri Khurr, Alevi Kürtleri Kırdas, Kürtçeyi Kırdaski olarak bilir. Dersim’deki Alevi Kürtler Alevi Zazaları Lacek „oğlan“ veya Dêsman „Dersimliler“, dillerini de Dêsımki veya Dımıli diye tanımlar. Bingöl’ün Kiğı, Adaklı, Karlıova ve Varto, Hınıs, Tekman gibi bölgelerdeki Alevi Zazalar kendilerine Şarê Ma “halkımız” veya Elewi, dillerine Zonê Ma “dilimiz” derken, komşuları olan Sünni Kürtleri (bazen de genel anlamda tüm Sünnileri) Khurmanc, Sünni Zazaları Zaza veya Dılmıc olarak tanımlar. Varto-Hınıs’ta Kürt komşuları Zazacayı Loli veya Çareki diye Zaza aşiretleri adına göre adlandırırlar. Alevi Zazalardaki tanımlamaların Türkçeye çevrilecek anlamı “Alevi Zaza” veya genel anlamda “Alevi”dir, ki Alevi Zazalarda yaşlı kesim kendilerini Türkçede de millet adı olarak Alevi diye tanımlar. Siyasi gelişmeden etkilenmiş özellikle genç kesim arasında Zaza, Kürt, Türk, Alevi, Dersimli farklı kutuplu tanımlamalar vardır. Dersim ve Erzincan yöresinde Tırk sözcüğü ise ilk etapta Sünni Türk, bazen de genel anlamda tüm Sünni kesim için kullanılır.
Şafii inancına sahip Zazaların hemen hepsi kendilerini Zaza, dillerini Zazaki diye tanımlarken, Palu, Bingöl veya Dicle (Piran) gibi yerlerde Zaza’nın yanında paralel olarak Kırd tanımlasına da sınırlı şekilde rastlanır. Mutki, Baykan gibi yörelerde de Dımıli tanımı geçer. Kürt komşularını Kurmanc, ~ Kuırmonc veya Kırdasi diye bilirler. Hanefi inancından olan Zazalar ise kendilerini ağırlıklı olarak Dımıli, yer yer Zaza olarak da tanımlarken, Kürt komşularına Kırdasi derler. Sünni kesimde, özellikle 60-70 yaşının altında olanlar Zaza veya Dımıli gibi tanımlamaları ulusal veya etnik anlamda tüm Zazalar için kullanmaktadır.
Zaza tanımına coğrafi bir tanımlama olarak ilk kaynağa Pers kralı Dara’nın Behistun (Bisutun) Eski Farsça yazıtlarında (M.Ö. 5. yüzyıl, tahminen 520) rastlanır ki, burada yukarı Fırat havzası “Zāzāna” şeklinde adlandırılmaktadır.
Zaza adının geçtiği birçok kaynaktan biri 1329/30 (730 h.) yılından kalma ve ‘Kureyş Şeceresi’ olan yazılı bir deri dökümandır. Sıralanan birkaç Zaza aşiret adının geçen belgede, ṭālib ‘(alevi) mürit’ ve Zāzā aşiretinin mensubu olarak kaydedilmiş bir imza geçer (ṭālib Mullā Benī min qebile Zāzā طالب ملا بنی من قبلة زازا “Zāzā kabilesinden talip Mollā Benī”) .
Dımıli adının Kuzey-İran’da bulunan, bugünkü yurtlarına oradan göç ettiği varsayılan Deylem bölgesinden geldiği düşünülmektedir. Ermenicede Zazalara Dlmik denilmektedir. Kırmanc adına dair bilimsel açıdan ikna edici bir kaynak yokken, Kuzey-Kürtleri tarafından “topraksız, maraba” anlamında da kullanılan Kurmanc’la aynı anlama geldiği de düşünülmektedir .
Kırd tanımlamasını, anlamı bilinen Kurd ile aynı kökenden olsa da, kendisi için kullanan Zazalar, Kürt olan komşularını Kurmanc veya Kırdasi olarak tanımlar. Ermenicede Zazalar için kullanılan Dlmik sözcüğünün yanı sıra bazı kaynaklarda Zaza-K‘rder , yani “Zaza Kürtleri” olarak geçen tanımlamayla alakalı olması muhtemeldir.
Zazacanın İrani diller içindeki konumu
Dil olarak Zazaca, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İrani üst grubun İrani diller grubuna ait bir Kuzeybatı İrani dilidir. LeCoq ve Gippert bu dilleri şöyle sınıflandırmaktadır .
KUZEY-BATI İRANÎ:
Hyrkani (Gurgan/Cürcan) Grubu: Beluçi, Sengiseri, Gurani, Zazaca
Karmani Grubu: Kürtçe, Sivendi
Medo-Hazar (Caspic) Grubu: Gileki, Mazenderani, Sorxeyi, Simnani, Talişi, Azeri
GÜNEY-BATI İRANÎ:
Farsça, Tacikçe, Tātī, Fārs bölgesi lehçeleri
Özellikle Almanya’da yapılan araştırmalar mevcut kırk yeni-İrani dil arasında yeri belirlenmiş olan Zazacanın tarihsel evrimi hakkında da belirli tespitlere varılabilmesini mümkün kılmaktadır. Yazılı şekilde günümüze aktarılan Eski Hintçenin yanısıra kadim İrani dillerin de Avesta ve Eski Farsçayla eski dönem (Old Iranian period), Partça, Pehlevice (Orta Farsça), Soğdca gibi orta dönem dillerinin zengin bir bütünceye (corpus) sahip olması bu süreci desteklemiştir. Zazacanın da bazı yönleriyle arkaik bir yapıya sahip olduğu, tarihsel olarak özellikle Partçayla (3. yüzyıl M.Ö. – 3. yüzyıl M.S.) yakın bir bağlantısı olduğu tespit edilmiştir. Muhafazakar bazı yönlerinin olmasına rağmen Zazaca ile eski bir İrani dil olan Avesta arasında direkt bağlantı kurmak doğru olmaz. Kısacası, bugünkü İrani diller, bundan yaklaşık dört bin yıl önce kendi aralarında belki anlaşma sağlanabilen İrani lehçelerdi. Eski Hintçe olan Vedce (Veda) ve Sanskrit ile Avesta dili gramer açıdan %80’in üzerinde bir oranla benzeşmekteydi.
Dil genetiksel açıdan Zazacanın yakın olduğu yeni İrani diller arasında ilk etapta aynı alt gruba ait Beluçi, Gorani, Sengiseri dillerini ve Mazenderani, Azeri (Herzendi), Simnani, Talişi, Gileki gibi Hazar dillerini de sayabiliriz. Bu dillere olan tarihi ses ve biçimbilim açısından yakınlığı da Deylem kuramını veya Zazacanın kuzey İran kökenli olduğu düşüncesini pekiştirmektedir .
Zazacayı sözcük dağarcığı açısından etkileyen ve kelime alışverişinde bulunulan akraba diller arasında Kürtçe ve Farsça başta gelir. Aynı kökenden olması nedeniyle sınırlı da olsa dilbilgisel ve sözcük dağarcığı açısından bu dillerden etkilendiği söylenebilir. İslamlaşma döneminden sonra Arapça, komşuluk ilişkilerinden ötürü de Ermenice , az da olsa Süryanice -ki, bu dillerin de İrani dillerden etkilendiği bilinir- dilleriyle de geçişkenlikleri vardır. Ayrıca sınırlı da olsa Zazacaya geçen Yunanca, Latince, Gürcüce, Lazca kelimelere de rastlanmaktatır.
Araştırmalar Zazacanın yazı diline geçmesi çok gerilere dayanmasa da son yüz yılda hatırı sayılır bir ilerleme olduğunu göstermiştir. Zazacanın yazılı olarak ilk kez kayda alınması 1857/58 yılına denk gelir. İranolog Peter I. Lerch’in Rus-Osmanlı Kırım harbinde tutuklu olan Bingöllü bir Zaza’yla yaptığı kayıtları henüz dilbilgisel analizine geçmeden 1858 yılında Rusça ve Almanca olarak yayınlar. Araştırma Friedrich Müller’in Lerch’in metinleriyle (18 sayfa) 1864’te yaptığı karşılaştırmalı incelemelerle sürer. Arkeolog ve dilbilimci Albert von LeCoq, 1901’de Zazaca dillinden kaydettiği beş sayfalık notların dilbilgisel analizini yapılmaksızın yayınlamıştır.
1906’da batı İrani dillerinin dokumentasyonu ve dilbilimsel analizi için görevlendirilen Oskar Mann’ın Ortadoğu seyahatinde Zazacanın özellikle Siverek ve Kor (Bingöl) yörelerinden o zamana kadar en geniş derlemesini gerçekleştirmiştir (Almanca tercümeleriyle birlikte 91 sayfa, 5 ağız). O. Mann’ın ölümünden sonra İranolog Karl Hadank’ın da ağızlar üzerine yazdığı gramer analiziyle birlikte 1932’de Leipzig’de kitap olarak yayınlamıştır. Oskar Mann ilk olarak Zazacanın ve Gorancanın o zamana kadar yanlışlıkla Kürtçenin lehçesi olarak görüldüğünü öne sürüp bunların başlı başına İrani diller olduğunu yaptığı karşılaştırmalarla kanıtlamıştır.
Elli yıldan fazla bir aradan sonra Amerikan dilbilimci Terry Lynn Todd 1985 yılındaki Çermik Zazacası üzerine modern dilbilimsel metodlarlar kullanarak bir dilbilgisi çalışması yayınlamıştır.
90’lı yıllarda daha da derinleşen araştırmalar yapılmıştır. Muhtelif konular üzerine yayınlanan makaleler (fonoloji (Cabolov 1985), olumsuzluk (negation) (Sandonato 1994), izafet (MacKenzie 1995), genel dilbilgisel bakış (Asatrian 1996, Asatrian/Gevorgian 1988, Asatrian/Vahman 1990, Blau 1989, Kausen 2006), Zazacanın batı İrani diller arasındaki yeri (Paul 1998b), yazınsal (Selcan 1998b) ve tarihsel gelişimi (Gippert 1996 ve 2008), etimoloji (Bläsing 1995, 1997; Schwartz 2008) ve de imla kuralı (Jacobson 1993), okuma yazma el kitabı (Jacobson 1997), iki dillilik (Temizbaş 1999, Werner 2006), edatlar (Arslan 2007), diyalektoloji (Keskin 2008), ayrıca kitap olarak yayınlanan iki tane doktora çalışması (Paul 1998a (gramer ve diyalektoloji denemesi), Selcan 1998a (gramer)) da bu çerçevede önem arz etmektedir.
Dilbilimde Zazacanın yeri belirlenmiş olmasına karşın özellikle Türkçe kaynaklarda, medya ve siyasette, geçmişteki kadar olmasa da, Zaza Dili üzerine bir statükonun hala mevcut olduğu bilinmektedir. Önyargılar, bilgi ve kaynak eksikliği veya siyasi zorlamadan ötürü Zazacanın bir Kürt lehçesi veya dili olduğu ileri sürülmüştür. Oysa Zazacanın Kürtçeye dahil olduğunu bilimsel olarak kanıtlayan herhangi bir kaynak veya çalışma yoktur. Zazaca, Farsça ve Kürtçenin birbirine olan yakınlığı, biri diğerinin lehçesi veya alt dili olduğundan değil, akraba diller olduğundandır. Aynı şey, Kürtçenin bir Fars lehçesi olduğu görüşü için de geçerlidir. Yani, aynı dil grubuna ait olmasıyla, çoğu dilsel özelliği paylaştığı ve aynı kökenden geldiklerindendir. Karl Hadank’ın (1938: 5) da dediği gibi, “Farsça, mevcut birçok diğer İrani dillerin yanında varolan bir dildir sadece, tümünün anası değil.” Bu arada Zazacayı araştıran O. Mann, K. Hadank, D.N. MacKenzie, L. Paul’un aynı zamanda Kürtçe üzerine hatırı sayılır çalışmaları olduğunu söylemekte yarar var.
Zazacayı Farsça ve Kürtçeden ayıran özellikler
İrani dilleri aynı dil grubunun farklı dilleri olarak sınıflandırmakta başvurulan yöntem, bu diller arasında ses, biçim ve kelime dağarcığı açısından birbiriyle olan ilişkileri bugünkü şekliyle (synchronic) değil, tarihsel evrimin (diachronic), yani ayırdedici özelliklerin (özellikle sesbilimsel yönden) farklı tarihsel süreçlerden geçerek bugüne ulaştırılan yazılı eski ve orta dönem İrani dillerle belirli kelimeleri (isoglosses) karşılaştırılarak göz önünde bulundurulmasıdır. Söz konusu olan Zazacanın özellikle Farsça ve Kürtçe gibi diğer İrani dillerle olan ilişkisinin belirlenmesi de bu yöndedir. Dilbilimsel bazı önemli özellikler ise örnekleriyle şunlardır:
Zazacanın Kürtçe ve Farsçaya bugünkü yapısıyla da (synchronic) bakılırsa biçimsel açıdan da önemli farkların olduğu görülebilir. Örneğin şimdiki zaman fiil çekiminde kullanılan fiil ekleri ve şahıs sonekleri, farklı ön ve arka takılar (pre- and postpositions), şahıs zamirleri, Zazacada 3. şahısta, ayrıca sıfat tamlamasında cinsiyet ayrımı Kurmanciye göre daha ayrıntılı bir biçimde şekillendirilmiştir. Zazacanın Hazar Dilleri ile olan birçok ortak yönlerinden biri, şimdiki zaman çekimin aslen ortaç ile kurulması (-en- < -ant-), örn.:
Zaz. vên-en- “görmek” (şimdiki zaman gövdesi), Azeri vin-n-, Talişi vin-d-
iken ötekisi de, Gorancada da keza, Sengiseri, Azeri gibi dillerde olduğu gibi, isimde yalın haldeyken de cinsiyetin belirgin olabilmesi, örn.:
Zaz. her : here, Azeri (Keceli) ve Simnanca xar : xára, Goranca har : māhára “eşek (eril : dişil)” (vurgusuz -e < -a < mutemelen Eski İrancada olan dişil sözcüklerin bitimi -ā’ya dayanır) .
Zazacada şimdiki zamanda ayrıca bir de bildirme kipinden farklı olarak istek kipi gövdesi (subjunctive stem) mevcuttur. Kökeni orta ve eski İrancanın fiil kökenine dayanır: O vano “söylüyor”, o ke vaco “söylerse” < Proto Hint-İranca vač-. Karşılaştırın: Kurm. Ew di-bêj-e : ew ku bêj-e ve NP ū mī-gū-yed او می گوید : ū ke bigūyed او که بگوید .
Zazacanın lehçeleri
Dil yapısı olarak kendi içinde bir bütünlük sağlayan Zazaca 3 lehçeden (diyalekt) oluşur : Kuzey, Merkez ve Güney. Bu sınıflandırma, dilbilimsel olarak sadece dildeki ses, şekilbilim (morfolojik) ve kelime hazinesi (leksikolojik) açısından değil, dili konuşanlarla inanç bazında da örtüşmekte: Kuzey Zazacasını tamamıyla Aleviler konuşurken, Merkez Zazacasını ağırlıklı olarak Şafii, Güney Zazacasını ise Hanefi Zazalar konuşmaktadır. Mutki, Kulp, Baykan ve Aksaray ağızları da Merkez ile Güney Zazacası arasında geçiş şiveleri olarak görülmektedir. Güney lehçesi ve geçiş şiveleri, dil tarihi açısından diğerlerine göre daha muhafazakar (arkaik) bir yapıya sahiptir. Merkez Zazacasında da aynı şey Lice ve Kulp, Kuzey Zazacasında ise Bingöl-Adaklı, Varto, bazı yönleriyle Hozat ve Ovacık ve de Almus-Hafik ağzı için söylenebilir, iletişim sağlayabilenler de genelde daha muhafakazar olanlardır. Zazacaya ana dili olarak çok iyi hakim olan ve günlük hayatında kullanan, az çok farklı ağızları bilenler arasında genelde tüm lehçeler arasında anlaşma sağlanmaktadır. Şiveler arasındaki farkları öğrenip alıştıktan sonra da en azından güncel konularda anlaşmakta zorluk çekilmediği gözlenebilir.
Şimdiye kadar her yazar kendi yöresinin şivesiyle yazdığı ve bu gelenek bu güne dek sürdüğü için Zazacanın bir ortak yazı dilinin olamaması, lehçe ve ağızların korunması konusunda diğer yazılı dillere göre farklı bir durumu ortaya çıkarmıştır. Zazacanın tümü olmasa da, birçok şivesi yazı diline geçmiştir. Örneğin Jacobson’un Zazaca okuma yazma el kitabı’nda Kuzey ve Güney Zazacası için ayrı bölümler sunulmuştur. Kuzey Zazacasında şimdiye kadar en çok yer alan ağızlar Doğu-Dersim, Pülümür-Erzincan ve Varto, kısmen de Batı-Dersim’dir (Hozat-Ovacık). Merkez Zazacasında Palu-Bingöl ağzı başı çekerken, yazında Solhan, Hani, Dicle ve Lice ağızlarına da rastlamak mümkün. Güney Zazacasında ise Siverek ve Çermik ağızlarından epey eser çıkmıştır. Mutki ve Aksaray, ayrıca Sarız, Ergani, Kulp, Eğil gibi yörelerde konuşulan ağızlarla ilgili pek az yazılı kaynak bulunmaktadır.
Lehçeler arasındaki farklar ve sınıflandırma kriterleri sesbilimsel yönde belirmektedir ki sonra sözcük dağarcığındaki farklar gelmektedir. Dilbilgisi açısından bakıldığında, bu lehçeler arasında çok büyük farklılıklara rastlanmaz. Güney ve Merkez Zazacası birbirine Kuzey Zazacasına göre biraz daha yakınken, Güney ve Kuzey Zazacası arasında da belirli ortaklıklar bulunmakta, keza Merkez ve Kuzey Zazacası için de durum öyledir.
Kuzey Zazacasıyla Merkez ve Güneyi ayırt edici farklar ses yapısında ortaya çıkmaktadır. Kuzey Zazacanın birçok şivesinde ş ve j seslerinin telaffuzundan kaynaklı olarak ç ve c seslerinin belirli şartlar altında [ts] ve [dz] şeklinde telaffuz edilmesi, tüm Kuzey ağızlarında patlamalı (plosives) olan ç, k, p, t ünsüzlerin soluksuz (unaspirated) ( <çh, kh, ph th> şeklinde yazılan) eşleri de bulunur. Merkez ve Güney Zazacasında ise soluksuz ünsüzlerden ph ve th birkaç ağızda bulunur. Örn. Bin.-Solhan phonc “5” veya thal “acı tat”. Lakin Arapça veya Süryanicenin etkisiyle hemen tüm Merkez ve Güney ağızlarında varolan ḥ (ح), ‘ (ayn ع) gibi boğazsıl (pharyngeal) ünsüzler , kimi ağızlarda da bulunan ṭ (ط), ṣ (ص) ve ḍ (ض), tek tük de /ẓ/ (ظ) gibi pekiştirmeli (harf-ı sâkile, pharyngealized) ünsüzler mevcuttur. Kuzey Zazacasında Eski İrancanın uzun ū ünlüsü ü olarak yansırken, Güney ve kısmen Merkez’de uzun û olarak kullanılır. “Almak (şimdiki zaman gövdesi), gezmek, dışkı, ev, kız” gibi belirli sözcükler Güney’de ve Merkez’de gên-, geyraene (gêrayış), gi, keye, keyna olarak g/k şeklinde telaffuz edilirken, Kuzey’de Hozat ve Bingöl-Adaklı’nın bazı ağızları hariç cên-, cêraene, ci, çê, çêna olarak c/ç damaksıl (palatalized) şekline dönüştürülmüş olarak telaffuz edilir.
Biçimbilim (morphology) açısından önemli farklar ise, Kuzey’de fiil çekiminde, şimdiki zaman bildirme kipinde (indicative), 2. tekil şahısta eril ve dişil ayrımı yokken –a, örn. tı vana ~ vanay “diyorsun”, Merkez ve Güney’de eril için ê ~ i, tı vanê, dişil için a, tı vana (kalıntı olarak –ay) kullanılır.
11’den 19’a kadar sayılan sayılarda Kuzey’de önce onar, sonra teker sayı gelirken, örn. des u hirê “13”, Merkez ve Güney’de bu şekliyle de bulunmakta ve genelde (çoğu İrani ve Hint-Avrupa dillerinde olduğu gibi) önce teker, sonra onar sayı gelir: hirês (< *hirê-des) “13” .
“De, dahi” zarfı Kuzey’de genelde ki iken, çoğu Merkez ve Güney ağızlarında zi şeklinde kullanılır .
Sözcük bazında (lexicology) farklılık arzeden önemli kelimeler ise şunlardır:
Kuzey Güney ve Merkez
doman qeçek, qıc, tût, leyr “çocuk”
nas kerdene şınasnayış, sılasnaene “tanımak”
bazar bazar, kırê, kıri “Pazar günü”
nia daene, sêr kerdene, qayt k. cı ra ewniyaene ~ cı oniyayış “bakmak”
werte miyan “orta, ara”
thal veng “boş”
Palu-Bingöl Zazacasını esas alacak olursak, Merkez’i Kuzey ve Güney’den farklı kılan bazı özellikleri ise, ê ünlüsünün bazı biçim veya sözcüklerde i olarak telaffuz edilmesi, örn. yeni > yëny “geliyoruz/-sunuz/-lar”, “almak” fiilinin şimdiki zaman gövdesi gen- (Güney ve Kuzey gên-), bundan öte de düzenli olarak o ünlüsünün tüm pozisyonlarda ue (r, z, l gibi ünlüler önünde ua) çift ünlüsüne dönüşmesi (diphthongization), örn. roc > ruec “güneş, gün”, ew çift ünlüsünün o ünlüsüne dönüşmesi (monophthongization), örn. hewt > hot “7” ve de n ve m genizsil (nasal) ünsüzlerin önündeki a’nın yuvarlaklaşma fenomeniyle (labialisation) o veya u’ya dönüşmesi, örn. amnan > omnon ~ umnun “yaz”, sayılabilir. Doğu-Dersim ve Palu-Bingöl ağzılarında da ê ünlüsü kelime başında ve arasında [yε] şeklinde telaffuz edilmekte, örn. dês : dyes “duvar”. Güney Zazacasına ve bazı geçiş şivelerine has olan özelliklerden biri de isim ve sıfat tamlamarında izafet –ê, –a ve –o ile tamlanan ad arasına 2. halde (dolaysız nesne ve ergatif halinde özne hariç) –d-’nin girmesi: lacê mı lacdê to rê vano “oğlum oğluna diyor” .
Merkezi Kuzey ve Güney’den farklı kılan bir özellik de, belirsizlik tanımlığı (article) –ê, Merkez’de êk; örn. ruecêk “bir gün” (başka rocê), bir de Merkez’de çoğu ağızlarda iyelik izafetinin eril –i, dişil –ê ~ -ay olduğu, örn. pirıki mı “dedem”, pirıkê mı “nenem”, kimi ağızlarda ise eril ve dişil izafet ekinin –ê’de eşleştiği görülmekte.
Güney Zazacasında çoğu ağızlarda tek heceli fiil takıları (preverbs) şimdiki zamanda da çekimlenen fiil ile bitişik kalır, örn. Çermik kêber abeno, Hozat ve Bingöl (ki)ber beno a “kapı açılıyor”.
Kuzey ağızları arasında yer alan Dersim Zazacası, Batı (Hozat, Ovacık, Çemişgezek) ve Doğu-Dersim (Mameki, Nazımiye, Mazgirt, Güney-Pülümür) ağızlarından oluşur. Dersim ağızlarında olan en belirgin özellik ise, sızıcı (spirant) sesler olan s : ş ve z : j ile birlikte patlamalı-sızlamalı (affricate) ç [tsh : tšh], çh [ts : tš] ve c [dz : dž] ünsüzlerin sesbirimsel değişke veya çevresel üye (complementary distributed allophones) olarak karşı karşıya olmasından ötürü oluşan yenilenmiş bir ses yapısına sahip olmasıdır. Ş ve j sesleri sadece belirli şartlar altında, i, ü veya ê’nin damaksıl varyantı [yε]’den önce geldiğinde ortaya çıkar. Diğer ünlüler önünde yer alan s veya z seslerinden kaynaklı olarak ç, çh ve c ünsüzleri de [tsh], [ts] ve [dz] şekliyle belirmiştir. Dersim, Erzincan’ın çoğu, ayrıca Tekman ve kısmen Hınıs, Koçgiri’nin de Çarekan ağzı bu özelliğe sahiptir. Örn. Varto şane, Dersim sane “tarak”, Varto sia, Dersim şia “kara, siyah”, Varto züa, Güney-Zz. zıwa, Dersim jüa ~ jia „kuru“, Varto ca /dja/, Dersim ca /dza/ “yer”, Varto çı /tşı/, Dersim çı /tshı/ “ne”. Bu özelliğin kazanılmasında Ermenicenin payı olduğu söylenebilir.
Zazaca Yazı Dili ve İmla
Zazacanın bu dili konuşanlar tarafından yazıya geçirilmesi ilk olarak tahminen 1798 ila 1831 yılları arasında Diyarbakır’da Sultan Efendi tarafınca Alevilik üzerine yazılan bir metin, akabinde 1899 yılında Diyarbakır-Liceli dini bilgin Eḥmedê Xaṣi (Mela Eḥmed bin Ḥesen el-Xaṣi)’nin Arapça harfleriyle yayınladığı ve Sünni Zazalar arasında yaygın olarak bilinen Mewlıd adlı eserle gerçekleşir. Diğer bir eser, müftü ˁUsman Esˁad Efendiyo Babıc’ın 1906’da Siverek Zazacasıyla keza Arap harfleriyle yazdığı Mewlıd yıllar sonra ancak 1933’te Şam’da yayınlanmıştır.
Altmışlı yıllara kadar süren suskunluk döneminden sonra 80’li yılların başına kadar Kürtçe olarak yayınlanan bazı gazete ve dergilerde Latin harfleriyle yazılan Kurmanci alfabesini baz alarak tek-tük Zazaca yazılar yer almıştır. Özellikle Zazacayı yazı diline geçirip geliştirmek amacıyla 85’ten sonra çıkarılan çok dilli dergilerin önderliğinde dilin kendi alfabesi ve imla kuralını oluşturmak için de 90’lı yıllardan sonra adımlar atılmaya başlanmıştır. Nihayet o yıllarda Zazacanın imlası ve alfabesi üzerine kitaplar yayınlanmış, yazarlar ve dilbilimciler tarafından çalışmalar yapılmış ve dergilerde makaleler yayınlanmaya başlanmıştır. Bu dönemde ilk kez sadece Zazaca yayın yapan dergiler de çıkmaya başlamıştır. 90’lardan sonra Türkiye’de yerel diller üzerindeki baskının hafiflemesiyle özellikle İstanbul’da da ilk Zazaca yayınevi kurulmuş, ülkede de Zazaca kitap, dergi, sözlük ve Zazacada önemli bir öğe olan müzik albümleri de çıkmaya başlamıştır. 90’lı yılların ikinci yarısında Almanya ve Türkiye’de de Zazaca radyo programları yapılmış ve TV’de de haftada bir iki saat süreyle sohbet, kültür, müzik veya siyasi içerikli programlar yer almaya başlamıştır. İnternet ortamında da Zazaca siteler çoğalmıştır.
Hala İslami dini çevrelerde Zazaca mevlütler Arapça harflerle yayınlanmaya devam ederken, genelde çıkan dergi ve kitaplarda, ayrıca internet ortamında da, Türkçe alfabede bulunmayan ê, q, w, x ile birlikte Latin harfleriyle, ı : i, i : î, ü : û; ğ, çh, kh, ph, th (‘, ‘h, dh, lh, sh, ö) gibi bazı harflerle ve digrafllarla (kombine harfler) birbirinden farklı olan iki Zazaca alfabe mevcuttur: biri, dilbilimin de vardığı sonuçlara dayanarak Zazacayı başlı başına dil olarak gören ve dilde veya şivelerde bulunan hemen hemen tüm sesleri yazı diline yansıtmaya çalışan, diğeri de siyasi gelenekten ötürü Zazacayı Kürt diline dahil gören, Kurmanci için tasarlanan Bedirhan alfabesini kullanan çevredir. Zazacayı lehçe olarak gören çevrenin dili standartlaştırmak için attıkları adımlar diğer çevrelerce siyasi güdümlü olarak görüldüğü ve yeralanların arasında dilbilimci bulunmadığı için kabul görmemektedir. Zazacayı bağımsız bir dil olarak gören kimi aydın ve yazarlar da Zazaca Wikipedia oluşturduklarında dili stadartlaştırmak için de adımlar atmıştır. Bu doğrultuda etimolojik çalışmalara ve seminerler verilmeye başlanmıştır. Dilbilimsel metodlara göre tasarımı düşünülen standart veya şiveler üstü bir Zazaca oluşturma doğrultusunda Almanya’da Saint-Exupéry’nin Küçük Prens kitabın tercümesiyle birlikte yayınlanmıştır. Bunlar dışında, elimizde çok fazla örneği bulunmayan, Zazacayı öğrenip yurdundan malum nedenlerden ötürü göç etmek zorunda kalan Dersimli Ermenilerin Batı Ermenicenin telaffuzunu baz alarak Ermeni alfabesiyle yazdıkları bazı Zazaca şiir ve dualar da mevcuttur.
Dil Politikasında Gelişmeler
Zaza bölgesi özellikle Osmanlı zamanından bu yana sürekli savaşlara tanık olduğu için, bu bölgeden olan göç günümüze kadar sürmüştür. Cumhuriyetin kurulmasından sonra eğitimde tekleştirme (tevhidi tedrisat), Türkçe okulların köylere girmesi ve baskıcı dil politikasından ötürü resmi olmayan tüm yerel diller olumsuz şekilde etkilenmiştir.
Zazacaya ilişkin dil politikasındaki gelişmeler etnik aidiyetle bağdaştırılabilir. Geçmişte yazı diline sahip olmamasına ve üstelik Osmanlı döneminde Aleviler hedef tahtası haline getirilmesine rağmen Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar dilin kendine ait gündelik yaşama alanı vardı ve nesilden nesle sözlü olarak aktarılıyordu. Cumhuriyetin baskıcı eğitim politikası, köylere zorunlu Türkçe dersi ve yerel dillere karşı yasaklama politikasının okullarda uygulanması, dilin durumunu olumsuz şekilde etkiledi. Ebeveynlerin köyde ve bilhassa şehirlerde Türkçeyi öğrendikten sonra çocuklarına kendi ana dillerini sadece asgari alanda aktarması, dilin kullanım alanına ve doğal aktarımına darbe vurmuştur. Ailelerde nesiller arası dilsel kopukluk yaratılmış ve Türkçenin tercih edildiği bir çift dillilik oluşmuştur. Dil politikasının Zaza ve Kürt Alevileri’nde daha erken etkin olmaya başlaması, yazı diline sahip olmaması nedeniyle dile olan hassasiyet ve koruma bilincinin olmaması, etnik farklılığın yanı sıra inanç grubu olarak da baskıya maruz kalmasıdır. Bu durumun Dersimlilerde özellikle Dersim 1938 soykırımının nesillerde yarattığı travmayla da alakalı olduğu söylenebilir. Gerçek şu ki diğer yerel dillere göre Zazacanın sadece Türkiye sınırları içinde olup da yurtdışında herhangi bir yerde resmi statüye hala sahip olmaması bu dil için büyük bir dezavantaj teşkil etmektedir.
Dili sahiplenip yazıya geçirenlerin çoğunun ulusal veya kültürel bilince sahip çevrelerden geldiği söylenebilir. Avrupa’da kendi dilinde dergi ve kitap basmanın yasaklı olmayışı da yurttan önce yurtdışında Zazacanın yazı diline geçmesine neden olmuştur. Türkiye’de hükümetin tekçi ve milliyetçi anlayışından dolayı dilsel ve kültürel araştırma imkanının sağlanamamasından ötürü, bu dille ilgili araştırma yapan dilbilimcilerin çoğu Avrupalıdır. Yurtlarında dilleri üzerindeki baskının Zazacayı unutulma ve kaybolma tehlikesi durumuna gelen bir dil olmaya itmesi de Zazaca yazan aydın ve yurtsever çevrelerde dile getirilmiştir. Zira yasakçı zihniyetin etkileri, işçi olarak Avrupa’ya gelen insanlar üzerinde sürmeye devam etmiş, ev içindeki günlük dilin de Türkçeye dönüşmesini sağlamıştır. Yurtdışındaki dili sahiplenip yaşatma hareketi nihayetinde 90’lı yıllardan sonra Türkiye’de dil politikasında eskiye nazaran gerçekleşen olumlu gelişmelerden ötürü yurtiçine de yansımıştır. Müzik alanında üretilen yeni tarz batı sentezli müziğin de genç nesilde dile olan merağı arttırmaktadır. Aynı zamanda eğitim dilinin yanı sıra medya dilinin de Türkçe olmasından, gazete, radyo ve özellikle televizyonun da evlere girmesinden dolayı diğer yerel dillerin kenara itilmesine sebep olduğu söylenebilir. Sürdürülen legal veya illegal siyaset dilinin de Türkçe olmasının büyük katkısı olduğu öne sürülebilir.
90’lı yıllarda aynı zamanda ülke içinde süren savaştan ötürü köylerin zorla boşaltılıp insanların Türkiye metropollerine veya diğer şehirlere göçe mecbur edilmesi, birçoğunun üzerinden 20 yıl kadar bir süre geçtikten sonra bile köylerine dönmemesiyle dilin ait olduğu yaşama alanına ulaşamaması, insanların güncel hayattaki egemen dile adapte olması, Zazacanın varlığını olumsuz yönde etkilemiştir.
Dil üzerinde yapılan araştırma ve aydınlanmanın, yazı dili konusunda oluşan tecrübenin de Avrupa eksenli olması, ilk kitap ve dergilerin de burada çıkması dışında, birçoğunun Dersimli ve siyasi potansiyel ve tecrübeye sahip olmasından ötürü Dersim dernekleri altında dernekleşmelerde de, kendi başına çalışmalar sürdüren yazar ve aydın çevrelerde de keza dil kursları verilmeye başlanmıştır. Nihayetinde ilk olarak sadece dilbilimsel bazda çalışmayı hedefleyen ve farklı Zaza bölgelerinden yazar ve akademisyenle yabancı dilbilimcilerden oluşan Zaza dil enstitüsü de Almanya’da kurulmuştur.
Bunun dışında, hala kendi diline ait sürekli günlük bir yayın yapan televizyon kanalının mevcut olmamasının eksikliğini yaşarken, Kürt ve Alevi kanallarında Zazacaya yer verilmeye başlanmış, Türkiye’deki yerel diller ve kültürler konusundaki son gelişmelerle ilgili devlet televizyonunda da sınırlı da olsa yayınlar oluşmaya başlamıştır. Hem Türk devletinin kanalında, hem de Kürtleri veya Alevileri baz alan kanallarda Zazacanın aynı muameleye tabi tutulduğu, geçmişte diğer dergi ve gazetelerde olduğu gibi televizyonda da verilen yer ve zaman payında belirmektedir.
Devletin Türkiye’de, hümanist ve çağdaş bir anlayışa göre en temel insanî hak olan anadilde eğitim, medya ve geliştirme konusunda kararlı ve belirleyici adımlar atıp atmaması, ayrıca Zazaların siyasi ve ekonomik yöndeki güçsüzlüğü ve kendine ait bir TV kanalı açma çabasının sonuç verip vermemesi de dilin geleceğini belirlemekte önemli bir bileşen olduğu söylenebilir.
UNESCO’nun açıkladığı rapora göre Zazacanın Türkiye’de tehlike altında bulunan 15 dil içinde yer almaktadır. Giderek günlük dilde dili iyi bilenler arasında da kullanım azalmakta, kullanılan Zazacada da Türkçenin etkisi görülmektedir. Dilin aktarılmasında en önemli etken ise, nesiller arası aktarımın sürdürülmesi olmazsa olmaz bir koşuldur. Dili konuşanların sayısı yüksek de olsa, nesiller arası oluşan kopukluk, tehlikede olma durumunu belirler.
Gözardı edilmemesi gereken bir boyut da, dilin yaşama alanında kültürel ve kamusal olarak güvence altına alınması kadar ekonomik açıdan da yörenin insanına gelecek vaadedecek altyapının oluşturulması zorunluluğudur.
Kaynakça
Aktaş, Kazım 1999: Ethnizität und Nationalismus. Ethnische und kulturelle Identität der Aleviten in Dersim. Frankfurt.
Andrews, Peter Alford1989: Ethnic Groups in the Republic of Turkey. Wiesbaden (Türkçe çevirisi: Türkiye’de etnik gruplar).
Asatrian, Garnik. S. / Gevorgian, N. Kh. 1988:“ Zāzā Miscellany: Notes on some religious customs and institutions.“ In: Hommage et Opera Minora (Acta Iranica). Volume XII. Leiden.
Asatrian, Garnik 1995: „Dimlī“. In: Encyclopedia Iranica. Online: http://www.iranicaonline.org/articles/dimli (September 2011)
Asatrian, Garnik S. / Vahman, F. 1990: „Gleanings from Zāzā Vocabulary“. In: Acta Iranica. Volume XVI, S. 267-275. Leiden.
Arslan, İlyas 2007: Partikeln im Zazaki. Yayınlanmamış mastır tezi. Köln. İnternette: http://www.kirmancki.de/Partikeln_im_Zazaki.pdf (Mart 2011)
Bläsing, Uwe 1995: „Kurdische und Zaza-Elemente im türkeitürkischen Dialektlexikon“. Etymologische Betrachtungen ausgehend vom Nordwestiranischen. Dutch Studies (Published by Nell). Vol 1 Nr. 2. s. 173-218. Near Eastern languages and literatures. Leiden.
Bläsing, Uwe 1997: „Irano-Turcia: Westiranisches Lehngut im türkeitürkischen Dialektmaterial“. Studia Etymologica Craconviensia. Vol. 2. s. 77-150. Kraków.
Bläsing, Uwe 1997b: „Asme, Asmen, Astare“. Iran & Caucasus. Vol. 1, s. 171-178. Leiden.
Blau, Joyce 1989: “Gurânî et zâzâ”. Compendium Linguarum Iranicarum. Rüdiger Schmitt (Hrsg.), s. 336-340. Wiesbaden.
Dehqan, Mustafa 2010: Diyarbakır’dan bir Zazaca Alevi metni. http://zazaki.de/turkce/makaleler/Dehqan-Diyarbakirdanbirzazacaalevimetni.pdf. Orijinali: http://www.kurdologie-wien.at/images/stories/MustafaDehqan/A%20Zazaki%20Alevi%20Treatise%20from%20Diyarbekir.pdf (Aralık 2010)
Fırat, Gülsün 2010: Dersim’de etnik kimlik: Herkesin bildiği sır: Dersim. İstanbul.
Gippert, Jost 1996: “Die historische Entwicklung der Zaza-Sprache”. Dergi: Ware. Pêseroka Zon u Kulturê Ma: Dımıli-Kırmanc-Zaza, 10. sayı, s. 148-154. Türkçesi: “Zazacanın tarihsel gelişimi”. Ware. Pêseroka Zon u Kulturê Ma – Zaza Dili ve Kültürü Dergisi, 13. sayı, s. 106-113.
Gippert, Jost 2007/2008: “Zur dialektalen Stellung des Zazaki”: Die Sprache. Zeitschrift für Sprachwissenschaft. Wiesbaden.
Gündüzkanat, Kahraman 1997: Die Rolle des Bildungswesens beim Demokratisierungsprozeß in der Türkei unter besonderer Berücksichtigung der Dimili (Kirmanc-, Zaza-) Ethnizität. Münster.
Hoffmann, Karl / Forssmann, Bernhard 1996: Avestische Laut- und Flexionslehre. Innsbruck.
Horn, Paul 1988: Grundriß der neupersischen Etymologie. Hildesheim (Nachdruck der Ausgabe Straßburg 1893).
Jacobson, C.M. 1993: Rastnustena Zonê Ma. Handbuch für die Rechtschreibung der Zaza-Sprache. Bonn.
Jacobson, C.M. 1997: ZAZACA Okuma-Yazma El Kitabı. Bonn.
Jacobson, C.M. 2001: Rastnustena Zonê Ma. Zazaca Yazım Kılavuzu. Istanbul.
Jahani, Carina / Korn, Agnes (eds.) 2003: „Balochi and the Concept of North-Western Iranian“. The Baloch and Their Neighbours. Ethnic and Linguistic Contact in Balochistan in Historical and Modern Times. Wiesbaden. S. 49-60
Kausen, Ernst 2006: Zaza. http://zazaki.de/deutsch/aufsaezte/kausen-Zaza.pdf (Mart 2010).
Keskin, Mesut 2007: Einige gemeinsame Lehnwörter im Türkeitürkischen aus der Region Trabzon und im Zazaki aus der Region Pülümür-Erzincan. http://zazaki.de/deutsch/aufsaezte/trabzon-pulumur-lehnwoerter.pdf (Ocak 2010).
Keskin, Mesut 2008: Zur dialektalen Gliederung des Zazaki. http://publikationen.ub.uni-frankfurt.de/volltexte/2009/6284/ (Ocak 2010).
Lerch, Peter I. 1857/58: Forschungen über die Kurden und die Iranischen Nordchaldäer. St. Petersburg.
Mann, Oskar / Hadank, Karl 1932: Die Mundarten der Zâzâ, hauptsächlich aus Siverek und Kor. Leipzig.
Paul, Ludwig 1998a: Zazaki. Grammatik und Versuch einer Dialektologie. Wiesbaden.
Paul, Ludwig 1998b: „The Position of Zazaki among West Iranian Languages.” Old and Middle Iranian Studies Part I, ed. Sims Williams. S. 163-176. Proceedings of the 3rd European Conference of Iranian Studies (held in Cambridge, 11th to 15th September 1995). Wiesbaden.
Sandonato, M. 1994: “Zazaki”. Typological studies innegation, eds. Peter Kahrel, René van den Berg. S. 125-142. Amsterdam.
Schmitt, Rüdiger (Hrsg.) 1989: Compendium Linguarum Iranicarum [CLI]. Wiesbaden.
Schmitt, Rüdiger 2000: Die Iranischen Sprachen in Geschichte und Gegenwart. Wiesbaden.
Schwartz, Martin 2009: “Iranian *L, and Some Persian and Zaza Etymologies“. Iran and the Caucasus 12, s. 281-287.
Selcan, Zülfü 2001: Zaza Dilinin Gelişimi http://zazaki.de/zazakide/ZazaDilininGelisimi.pdf (Ocak 2010)
Selcan, Zülfü 1998a: Grammatik der Zaza-Sprache. Nord-Dialekt (Dersim-Dialekt). Berlin.
Selcan, Zülfü 1998b: “Die Entwicklung der Zaza-Sprache”. Ware. Pêseroka Zon u Kulturê Ma: Dımıli-Kırmanc-Zaza. 12. sayı, S. 152-163. Baiersbronn.
Spuler, Bertold (Hrsg.) 1958: Handbuch der Orientalistik. Erste Abteilung, Vierter Band, Iranistik. Erster Abschnitt Linguistik. Leiden-Köln.
Tahta, Selahattin 2002: Ursprung und Entwicklung der Zaza-Nationalbewegung im Lichte ihrer politischen und literarischen Veröffentlichungen. Yayınlanmamış mastır tezi. Berlin.
Taş, Cemal 2007: Roê Kırmanciye (Hesen Aliyê Sey Kemali’nin ağzından). İstanbul.
Taşçı, Hülya 2006: Identität und Ethnizität in der Bundesrepublik Deutschland am Beispiel der zweiten Generation der Aleviten aus der Republik Türkei. Münster.
Temizbaş, Suvar 1999: Einflüsse des Deutschen auf die Dimli-Sprache. Yayınlanmamış mastır tezi. Halle, Almanya.
Todd, Terry L. 1985: A Grammar of Dimili (also known as Zaza). Ann Arbor, Michigan.
Werner, Brigitte 2006: Features of Bilingualism in the Zaza Community. Paper. Philipps University Marburg. Online: http://zazaki.de/english/articels/TermpaperBilingualismWS06.pdf (Mart 2011)
Windfuhr, Gernot (Ed.) 2009: The Iranian Languages. Michigan.
ARAŞTIRMA: Mesut Keskin /TİMETÜRK