Ramazan ayı ile birlikte fitre ve zekâtın ne zaman, kimlere verileceği konusu zihinlerde soru işareti olarak takılmaya devam eden bir husus.
Doğal olarak fitre ve zekât ibadetini ifa etmeye hazırlanan vatandaşlar, bu soruların yanıtlarını öğrenmeye çalışıyor.
Vatandaşların fitre ve zekâtla ilgili akıllarına takılan ve öğrenmek istedikleri bilgileri Molla Cemal Çınar, İLKHA muhabirine anlattı.
Molla Cemal Çınar, "Fıtır sadakası nedir, ne zaman verilmelidir? Zekât hesaplanırken nelere dikkat edilmelidir? Kadının ziynet eşyasına zekât düşer mi?" gibi sorulara cevap vermesinin yanı sıra konuya ilişkin Şafii ve Hanefi mezhebinin görüşlerine de yer verdi.
"Şafii mezhebine göre bir günlük yiyeceği olan herkesin fitre vermesi farzdır"
Fitrenin zekâttan 2 yıl önce vacip kılındığını ancak her ikisinin de nisap miktarının aynı olduğunu söyleyen Çınar, "Hanefi mezhebine göre her ikisinin de vacip olması için 81 gram altın değerinde bir mala sahip olunması gerekir. Bir insanın daha önce parası olmasa bile bayram gecesi nisap miktarına ulaşması halinde fitre vermesi gerekir. Şafii mezhebine göre ise bir günlük yiyeceği olan herkesin fitre vermesi farzdır. Zekâtın farz olabilmesi için kişinin nisap miktarına ulaşan malının üzerinden bir yıl (Hicri takvime göre) geçmiş olması gerekir." dedi.
"Herkes fitre vermekle mükelleftir"
Çınar, "Fitre, Hanefi mezhebine göre vaciptir ve Ramazan ayında verilir. Fitreyi bayramın birinci günü ve sonrasına bırakmak caiz değildir. Şayet herhangi bir sebeple bayrama bırakılmışsa sonradan da verilebilir. Nisap miktarı malı olması halinde bayram günü fecir vaktinden önce dünyaya gelen bebekten tutun 90 yaşındaki dedeye kadar herkes fitre vermekle yükümlüdür. Baba kendi çocuklarının fitresini vermekle yükümlüdür. Eğer çocuklar anlayabilecek yaşa gelmişlerse babanın çocuklarına fitrelerini vereceğini haber vermesi gerekir. Temel gıdalardan 2'şer kilo gıda verilmesi gerekiyor.
Şafii mezhebine göre sadece ayni olarak verilir. Ancak bugünün şartlarında Hanefi mezhebi taklit edilerek nakdi olarak verilebildiğini hatırlatan Çınar, fitrenin fıtrat vergisi olduğunu, kabir azabının hafiflettiğini ve mahşerde terazinin iyilik tarafının ağır basmasına vesile olduğunu ifade etti.
Kimlere zekât düşer ve nasıl hesaplanır?
Nisap miktarınca malı olanların dinin temel şartlarında olan zekât ibadetini yerine getirmesi gerektiğini belirten Çınar, "Nisap miktarı, malın gelir getiren mal cinsinden olması gerekir. Örneğin içerisinde ev yapmak için alınan bir arsaya zekât düşmez. Oturmak için alınan eve de zekât düşmez. Ancak parasını değerlendirmek için ticari niyetle daire alsa ona zekât düşer. Şafii mezhebine göre bir kadının (ziynet) altınları 918 grama ulaşmayana kadar zekât düşmez. Hanefi mezhebine göre ise örfe göre mehir için kabul edilen miktara zekât düşmez. Onun üzerindeyse zekât düşer. Ancak mehir için alınanların 81 gramı geçmesi halinde Hanefi mezhebine göre zekât düşer. 'Alacaklı olan mala zekât düşer mi?' sorusu çok soruluyor. Alacaklının alacağının kesin alabileceğini bilmesi halinde o malın da zekâtı verilir." şeklinde konuştu.
"Nisap miktarı olan malın üzerinde bir sene geçmişse zekât verilmesi için Ramazan ayı beklenilmemelidir"
Fıtır sadakasının Ramazan ayında verildiğini ve halk arasında zekâtın da Ramazan ayında verilmesi gerektiği şeklinde bir kanaatin oluştuğunu hatırlatan Çınar, şöyle konuştu:
Nisap miktarı olan malın üzerinden bir sene geçmesine rağmen zekât vermek için Ramazanda hayır ve hasenatların yapılması daha efdaldır' denilerek zekât ertelenmesi caiz değildir. Zekât zamanı geldiğinde verilmelidir. Ancak Ramazan ayı gelmesine rağmen henüz nisap miktarı malın üzerinden bir sene geçmemişse ve kişi daha sevap olduğu için Ramazanda zekâtını vermek isterse verebilir. Bunda bir beis olmadığı gibi daha da efdaldır.
"Bugün Müslümanların hizmet içerisinde olduğu alanlarda çektiği sıkıntıyı seyreden her Müslüman vebal altında kalacaktır"
Covid-19 sebebiyle birçok kişinin mağduriyet yaşadığını ve bu insanlar için bir seferberlik ilan edilmesi gerektiğini vurgulayan Çınar, konuşmasını şu şekilde noktaladı:
"Bu Ramazanda virüs sebebiyle toplumun krize girdiği, insanların işyerlerini açamadığı ve birilerinin fakir-fukaranın kapısına sadaka götürmekte bile zorlandığı bu günlerde Müslümanlar, bir seferberlik ilan etmeliler. Genel manada tüm toplumun, özelde ise İslami camiaların tüm üyelerinin Allah resulü (Sallalahu Aleyhi Vesellem)'in zaman zaman 'yok mudur cenneti satın almak isteyen' diyerek adeta Müslümanların kampanyaya katılmalarını istediği günler gibi bir süreç yaşıyoruz. Allah resulü bu tür zamanlarda kime nisap düşüp düşmediğine bakmadan sahabeden talepte bulunmuştur. Yarım hurma bile olsa ihtiyaç fazlasını sadaka olarak vermeleri için sahabeyi teşvik etmiştir. Onun için bu gibi sıkıntılı zamanlarda mali seferberlik ilan ediliyordu. Biz de onun ümmetiyiz. Aynen onun gibi bugün Müslümanların hizmet içerisinde olduğu alanlarda çektiği sıkıntıyı seyreden her Müslüman vebal altında kalacaktır."