Fakir kavramı, Kur'an'da “fakir-miskin” kelimeleriyle ifade edilmiştir. Fakir ile miskinden hangisinin daha fakir olduğu konusunda farklı görüşler vardır.
Fakir: ev ve ev eşyası gibi aslî ihtiyaçlarını karşılayamayan, nisap miktarından daha az malı bulunan kimsedir. Miskin ise, hiçbir geliri ve malı olmayan kimsedir. Hanefilerin görüşü budur. İmam şafii ise farklı izah getirmiştir.
Fakirin geliri kendisine yetmez, miskinin ise hiç bir geliri yoktur. Bunun böyle olması bir imtihan gereğidir. Hem kendisi fakirlik veya miskinliği ile imtihan olur. Hem de zenginin kendisi ile imtihan olmasına vesile olur.
Fakirin geliri kendisine yetmediğinden muhtaçtır. Miskin ise hiç bir geliri olmadığından muhtaçtır. Kendisine yetecek mal Allah tarafından kendisine verilmemiştir. Onun hakkı zenginin malının içindedir. "Onların malında isteyen ve istemeyenler için bir hak vardır". İşte bu hak zenginin malına Allah tarafından konulmuştur. Bu hak zengin tarafından hesaplanacak sonra da fakir veya miskine verilecek. Zenginin malındaki bu hak elbet sadece fakir ve miskinler için değildir. Tevbe 60. ayette belirtilen sekiz sınıf içindir ki bunlar: Fakirler, miskinler, yolda kalmışlar, borçlular, köleler, Allah yolunda mücadele edenler, zekât toplama memurları ve kalpleri İslam'a ısındırılacak kimseler içindir.
Zenginin malındaki hak Allah tarafından konulmuştur. Zengin bununla imtihan olur. Malın şükrünü yerine getirip getirmeyeceği, malında bulunan bu hakkı eda edip etmeyeceği, yerine ulaştırıp ulaştırmayacağı ile sınanır.
Ramazan ayı malının sayılıp zekâtının çıkarılması için iyi bir miattır. Çünkü zekât hicri yıla göre verilir. Hevalanul havl denilen malın üzerinden bir yıl geçmiş olma şartı hicri takvime göredir. Ramazan'dan Ramazan'a mal sahibi malını sayar, üzerinden bir yıl geçen ve nisaba ulaşan malı varsa zekâtını çıkarıp yerine ulaştırır. Zengin: "Fakir kapıma gelmedi, ben hiç bir miskin tanımıyorum. O yüzden zekâtımı çıkaramadım. Bu yüzden zekât vermedim." Deme lüksüne sahip değildir. Zengin ya fakiri, miskini ve hak sahibini araştırıp bulacak ve zekâtını yerine ulaştıracak. Ki bu gün nice medrese ve Kur'an kursu vardır. Bunların inşaat giderleri için zekât gitmese de öğrencilerin her türlü iaşe ve masrafları için zekât gider. Bunları arayıp bulmak da zor değildir.
Bu kurumların ayakta kalması zekât, fitre, sadaka vb. gelirlerle olur. Bu kurumların başka yerlerden pek geliri olmaz. Mal sahibi bu yerlere zekâtını vermek suretiyle zekâtını hak eden bir yere ulaştırmış olacak. Hem de bu kurumların ikamesini sağlamış olacaktır. Aynı zamanda orada tahsil edilen ilimden elde edilen her bir harfin sevabına ortak olacaktır.
Nakit para, altın ve ticaret malları üst üste hesaplanır. Yüzde 40 oranında çıkarılır. Koyun ve keçi cinsi üst üste hesaplanır ve 40'tan bir tane çıkarılır. Sığır cinsi üst üste hesaplanır ve 30 tane den sonra saime olanlar için bir tane iki yaşındaki erkek veya dişi sığır çıkarılır. Ziraat mahsullerinde yağmur suları ile sulananlardan onda bir kuyu, suyu sondaj vb. suyla masraf yapılarak sulananlardan yirmide bir oranında zekât çıkarılır.
Nakit para, altın ve ticaret malları üzerinden bir yıl geçmesi ve nisaba ulaşması (20 miskal=85 gr altın veya 200 dirhem =595 gr gümüş)şartı gerekirken ziraat mahsulleri elde edildiği zaman üzerinden bir yıl geçme şartı aranmaksızın çıkarılır. Şafiilerde ziraat mahsulleri için nisap miktarı (653 kg) iken, Hanefiler ziraat mahsullerinde nisap miktarı şartını koşmamışlardır.
Allah oruçlarınızı, zekât ve tüm ibadetlerinizi kabul etsin.