PKK, İslami camiaya yönelik alçakça saldırılarından birini daha gerçekleştirdi. Diyarbakırlı Müslümanlar tarafından çokça sevilen, iman ve takvasıyla örnek bir kardeşimizi, Yasin'imizin hocasını sokak ortasında şehit etti. Çok kısa bir süre önce de İdil'de iki kardeşimizi köylerinde şehit etmişti. Seçimlerden hemen önce de iki üniversiteli kardeşimizi kaçırdı.
PKK, seçimlerden başarıyla çıkmasına rağmen zorbalıktan vazgeçmiyor. Kürdistan doksanlı yıllara dönmesin korkusuyla ona boyun eğen Kürt halkının verdiği mesajı yanlış okuyup şımardıkça şımarmış durumda. Kendince İslami camiaya boyun eğdirecek zulüm ve zorbalığıyla.
Birilerinin bu akılsızları uyarması lazım… Karşılarındaki camianın Allah yolunda şehit olmaya ne kadar âşık olduğu konusunda birilerinin onları bilgilendirmesi lazım. Çünkü akıl tutulması yaşıyorlar. Kürt halkının selameti ve rahat etmesi için saldırıları sabırla sineye çeken İslami camianın tavrını korktuklarına veriyorlar.
PKK ve efendileri şunu bilmeli bu camianın yolu Peygamberlerin yoludur. Kur'an'ın yoludur. Muhammed Mustafa'nın, İmam Hüseyn'in, Kerbela'nın yoludur. Bu camianın davası iman davasıdır. Şeyh Said'in ve Üstad Bediüzzaman'ın davasıdır. Bu camia bu yol ve dava için hiçbir fedakârlıktan çekinmez. Bu dava için her şeylerini, canlarını, rahatlarını, mallarını fedaya hazırdır. Tıpkı dedeleri imam Hüseyin ve Şeyh Said gibi…
Bu camia çatışma taraftarı değil. Kaos ve huzursuzluk taraftarı değil. Halkının huzur ve mutluluğu için her türlü tavsiyeye de açık. Ama bu tavrını yanlış algılayanlar bilsinler ki bu camia uysal koyun değil. Onur ve izzeti için son ferdine kadar şehitliğe hazırdır. Seçimde aldığı başarının şımarıklığıyla bu camiaya saldıranlar sert bir kayaya çarpacaklardır.
Bu camia ferasetlidir. Hiç kimsenin oyununa gelmez. Kimsenin kendisini kışkırtmasına da izin vermez. Dünyayı, olayları, olup bitenleri okuyacak, algılayacak ferasete sahiptir. Yol haritasını kendisi çizer başkası değil. Ama derin güçler bölgeyi karıştırmak istiyor, Kürtler arası bir iç savaş çıkarmak istiyorlar söylemi gerçekçi bile olsa sorumluluktan kaçmanın bahanesi yapılmamalı.
Tamam derin güçler ortalığı karıştırmak istiyor. Kürdistan üzerinde oyunlar oynanıyor. Peki, bu derin güçlerin ekmeğine kim yağ sürüyor. Bu derin ve karanlık güçlere kim kuklalık ediyor. Bu derin güçlere kim zemin hazırlıyor.
Allah, peygamber tanımaz, din iman nedir bilmeyen şeytani bir güç sürekli sana saldıracak, can ve malına tecavüz edecek… Estirdiği terörle halka boyun eğdirecek, halkı kendine bağlayacak, halkı adeta tutsak alacak… Ne kadar kutsal değerin varsa ona savaş açacak, her tür karanlık güçle iş birliği yapacak, iş tutacak… Seni ve inandığın değerleri, davanı ve dinini halkın gözünden düşürmek için arkasındaki güçlü iletişim araçlarının, Doğan medyasının, paralel medyanın, Amerika ve israil medyasının da yardımıyla yapmadığı karalamayı, söylemediği iftirayı bırakmayacak, seni IŞİD'çi ilan edecek… 6-8 Ekim olaylarında olduğu gibi bulabildiği her fırsatta sana yönelik toplu imha girişiminde bulunacak… Köylerine baskın yapıp kardeşlerini öldürecek, oturduğun mahalleyi ablukaya alıp kadın-çocuk demeden seni aile fertlerinle beraber yakmaya çalışacak… Dernek başkanlarını, parti üyelerini sokak ortasında kurşuna dizecek… Ve sen de aman oyuna gelmeyelim, karanlık güçlere fırsat vermeyelim diyeceksin!
Nerde görülmüş böyle bir şey? Oyuna gelmemesi gereken mazlum mudur, yoksa zalim mi? Saldırgan mıdır, yoksa savunan mı? Mütecaviz kimse, saldırgan kimse, halkın huzur ve rahatını kim bozuyorsa ona kınaman olacak. Onu protesto edeceksin. Onu mütecaviz ve derin güçlerin adamı ilan edeceksin.
Zalime, mütecavize gıkını çıkaramayıp mazluma, varlığını savunana sağduyu nasihatleri yaparsan sözlerin hiç inandırıcı gelmez. Bu laflarınla hiçbir yere de varamazsın. Ve korktuğun da başına gelir.
Ben şu zalime boyun eğeyim, oylarımla ona barajı aştırayım ki şerrinden korunayım mantığının seni hiçbir yere götürmeyeceğini anlayacaksın. Zalimle mazlumu aynı kefeye bile koymayıp her defasında zalimden yana tavır almanın ve zalimin zulmüne yüksek sesle itiraz etmemenin dünyanı da ahretini de yok edeceğini er geç anlayacaksın.
Bu camia zillet nedir bilmeyen bir camia! Zulme boyun eğmek bu camianın defterinde yazmıyor. Bu camia sabırlıdır ama kendisine sürekli acı çektirenlere karşı bir öfke patlaması yaşarsa o zaman ne olacağını tahayyül etmek bile zor.
Evet, herkes sağduyulu olmalı. Ama önce zalimi zulmünden vazgeçirmeli daha sonra sağduyuya çağırmalı. Rabbim bizlere bir daha doksanlı yılları yaşatmasın. O kötü günlerin yaşanmaması için başta devlete, emniyet güçlerine, hükümete olmak üzere herkese büyük görev düşüyor. Siyasilere, aydınlara, kanaat önderlerine ve herkese…