İnsanlık tarihinin sayfaları korkunç zulümlerle doludur. Her biri değişik sebeplerle işlenmiş mezalimlerin daha şiddetlileri bugün de insanlığın gündüzünü geceye çevirmiş bulunmaktadır. Dünyanın ve insanlığın bu kaderden tamamen kurtuluşu ise mümkün değildir. İnsan'ın mahiyetindeki ilâhî nefha ile şeytanî müdahale arasındaki mücadele sonucu ortaya çıkan tablolar ‘nar' veya ‘nuru' ,cennet veya cehennemi sonuç vermektedir. İnsanoğluna verilmiş olan özgürlük nimetinin kötüye kullanılması her tür sorunun ana kaynağını oluşturmaktadır.
İnsana iyi tercihte bulunma konusunda yardımcı olmak, yönlendirmelerde bulunmak için ilâhî vahiy indirilmiştir. Toprağı münbit hale getiren rahmet yağmuru ne ise, insanlık için ‘vahiy' de odur. Küfür, yağmurdan kaçıştır ve sonu büyük hüsrandır. Vahiyden sapan toplumlar her tür zulme açık olmuşlardır.
İnsan ihtirasının sonucu sahneye çıkan enva-i türlü zulümler değişik renklerle kamufle edilmişlerdir. Kimi zaman bir din ve mezhep, bazen bir ırk ve soy üstünlüğü davası veya vatan ve bayrağın korunması iddiası, yapılan zulümlerin gerekçesi olarak gösterilmiştir. Yani hiçbir zalim işlediği cinayetlerin zulüm olduğunu kabullenmemiştir. Hatta zalimler, yaptıkları bu zulümlerin adalet olduğu iddiasını da dile getirmekten geri kalmamışlardır.
Otorite ve güç, zulmün sahneye çıkışını sağlayan birinci ve en önemli kaynaktır. Güçlü olmayanın zulmetme gibi bir sorunu yoktur. Başka bir değişle ‘güç ve iktidar' muktedirlerin imtihanıdır. İktidardakilerin Firavun ve Nemrut olmaları da, Süleyman ve Davut olmaları da mukadderdir. İktidar sahiplerini zulme düşüren, devletlerini ve sahip oldukları koltuklarını kaybetme korkusudur. Onun içindir ki ‘zalimler korkaktır' denmiştir.
Egemenlere ve onların kurduğu despot rejimlere karşı duran muhaliflere karşı her türlü adaletsizlik meşru sayılmıştır. Muhalifler bağî, asî, eşkıya, hain ve terörist diye yaftalanmışlar, en vahşi işkence ve cezalara uğramışlardır. Hak ve hakikat âşıkları mümin insanlar zulme en çok maruz kalmış kişilerdir.
Genel anlamda zalimlere ve zulmeden sistemlerine karşı toplumun geniş halk kitleleri suskun ve katlanır, baş eğer bir tavır sergilemişlerdir. Yine genel olarak zalimlerin kontrolündeki dini otoriteler de yapılan zulmü maalesef onaylamışlardır. ‘Asinin boynu vurula' diye çıkarılan fetvalar dinlerin egemen güçlerin icadı olduğu gibi yanlış bir kanaati de beslemiştir. Ortaçağda Hristiyan kilisesinin sermaye ve güçten yana takındığı tavrı, materyalist düşüncenin sahiplerine ‘din kitleleri uyuşturan afyondur' dedirtmiştir. Din'in özünü kaybettiği, siyasal otoritenin etkisinde kaldığı dönemlerde zulümler daha da artmıştır.
İslam'ın ana hedeflerinin en önde gelenlerinden biri zulmü de içeren her tür fitne ve fesadı kaldırıp adaleti sağlamaktır. İslam yönetim şeklini belirlememiş, ancak yönetimin şekli ne olursa olsun adil olması gerektiğini belirtmiştir. Zulmü ve zalimi lanetleyen dinimiz dünya ve ahirette zalimi bekleyen feci akıbete dikkat çekmiştir.
İlginç ama gerçek olan diğer bir vakıa da şudur ki, bazen belli bir zulme karşı duran bir direniş hareketi savaştığı zalimi ortadan kaldırdıktan sonra onun mirasına konmaktadır. İnsanın düşmanına benzemesi olayı. Yani mazlumiyetin zalimiyete evrilme vakıasından söz ediyoruz. Tarih bu tür olaylarla doludur. Beşeri sistemlerin çoğu bu hataya düşmekten kendisini kurtaramamıştır.
Şimdi eğri oturup doğru konuşmak gerekir. Günümüzde en büyük zulme uğrayanlar biz Müslümanlarız. Bize zulüm edenler ise yine bizim gibi Müslüman olduklarını iddia edenlerdir. Bu acı hakikati biraz daha özelleştirip Türkiye sahasına indirgeyelim. Kemalist rejim Müslüman kimliğine büyük zulümler etti. Tarihte eşi benzeri görülmemiş vahşetler yaşandı bu topraklar üzerinde. Bütün olup bitenlere karşı toparlanıp kendine gelen bu Müslüman halk, en son Ak Parti ve onun lideri Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan etrafında birleşti. Son on beş yıla damgasını vuran bu parti şimdi nerelere sürükleniyor diye sormadan edemiyoruz. Etnik, dini ve mezhebi ayrımcılığın son bulacağı hak ve adaletin yüzünün güleceği bir ülke olma umudumuzu zayıflatan olayların yaşandığını kimse inkâr edemez.
Acilen, ama çok acilen ülkede adalet duygusunun tamirine başlanmalı. Meydana gelmiş her tür mağduriyet giderilmeli iktidar partisi kendini her tür şaibeden kurtaracak temizlik işine bir an önce başlamalıdır. Allah temizlenenleri sever.
Ve unutmayalım: Zulüm ile âbâd olanın, ahiri berbat olur.