"Sessiz düşman hipertansiyon"
Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arif Süner tarafından "Kalp Sağlığı ve Hipertansiyon"konulu konferans verildi.
Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi konferans salonunda düzenlenen ve çağın vebası olarak adlandırılan hipertansiyon konusunda önemli açıklamalarda bulunan Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arif Süner Süner, tansiyonun kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini ve hayata olumsuz yansımalarını konu alan bir konferans verdi.
"Genetik Yatkınlık ve Aşırı Tuz Tüketimi İlk Sıralarda Yer Alır"
Hipertansiyonun, kan basıncı yüksekliği olduğu ve birçok nedene bağlı olarak ortaya çıktığını belirten Süner; "Hipertansiyon hastalığı, ülkemizde yaklaşık 15 milyon kişide görülmektedir. Bu hastaların sadece yüzde 5-6’sı etkin bir tedavi ile tedavi edilmekte ve hastalar sağlığına kavuşmaktadır. Hipertansiyonun ortaya çıkış nedenleri arasında genetik yatkınlık ve aşırı tuz tüketimi ilk sıralarda yer alır. Ancak hastaların yüzde 95’inde yüksek tansiyon nedeni belli değildir. Mutlaka kontrol altına alınması gereken hipertansiyon, ani tansiyon yükselmelerinde beyin kanaması ve felce neden olabilmektedir." dedi.
"Hipertansiyon Sessiz Düşmandır"
Hipertansiyonun belirtilerinden de bahseden Süner, "Sessiz düşman terimi hipertansiyon için sıklıkla kullanılan bir terim. Nedeni ise hipertansiyonun yıllarca hiç belirti vermeden böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine hasar verebilme olasılığıdır. Bu nedenle belli aralıklarla kan basıncınızı ölçtürmeniz gerekir. En belirgin hipertansiyon belirtileri arasında aşırı yüksek kan basıncına bağlı olarak baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, görmede bozukluk oluşabilir. Ayrıca hipertansiyon belirtileri arasında; halsizlik, yorgunluk, burun kanaması, kulaklarda çınlama, yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma, bazen çok sık idrara çıkma, gece uykudan uyanıp idrar yapma, bacaklarda şişlik olabilir." dedi.
"Tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir"
Hipertansiyonun tedavi edilmemesi halinde ölüme kadar götürebileceğini belirten Süner, "Hipertansiyon nedenleri arasında günlük yüksek tuz alımı, stres, obezite, ailede hipertansiyon öyküsünün bulunması gibi genetik faktörler, şeker hastalığı, hareketsiz yaşam tarzı, kalsiyum, potasyum, magnezyum gibi elementler içeren besinlerin günlük olarak yetersiz tüketilmesini sıralayabiliriz. Ayrıca tiroit hastalıkları, böbrek üstü bezi tümörleri, böbreğe giden damarlarda daralma, aort darlıkları, genetik bozukluklar da hipertansiyonu tetikleyici faktörlerle ortaya çıkabilmektedir. Doğum kontrol hapları, bazı ağrı kesici türleri de kan basıncını yükseltip, hipertansiyona neden olmaktadır. Hastaların büyük bir kısmında nedeni belirlenemese de yüksek kan basıncı mutlaka kontrol altına alınmalı ve hipertansiyon nedenleri iyi araştırılmalı ve kan basıncı ideal düzeye düşürülmelidir." dedi.
"Yaşam Tarzımızı Değiştirmeliyiz"
Hipertansiyon hastalığının tedavisinden bahseden Süner, "Hipertansiyon tedavisinde amaç kan basıncını 140/90 mm hg altına düşürmektir. Eğer hastada şeker hastalığı, böbrek yetersizliği ve organ hasarı var ise kan basıncının daha düşük olması hedeflenir. Hipertansiyon tedavisinin temelinde yaşam tarzı değişiklikleri yatar. Aynı zamanda hipertansiyon tedavisinin önemli bir bölümünü ilaç tedavisi oluşturur. Hipertansiyon tedavisi sırasında yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz, kilo kontrolü, tuz alımının kısıtlanması çok önemlidir. Tüm tedavilere dirençli hipertansiyon durumunda ise böbrek atardamarlarına işlem yapılarak kan basıncı kontrol altına alınabilir. İnme, kalp krizi, böbrek yetmezliği gibi hipertansiyonun yarattığı ciddi durumlardan korunmak için erken tanı çok önemlidir. Erken tanı koyulan ve kontrol altına alınan hipertansiyon yaşam kalitesini etkilemez." dedi.
"Hipertansiyon İlaçları Böbreği ve Karaciğeri Koruyucu Özelliğe Sahiptir"
Son olarak tansiyon ilaçları ile ilgili doğru bilinen yanlışlardan bahseden Süner, bilinenin aksine tansiyon ilaçlarının böbreği ve karaciğeri koruyucu etkisi olduğunu söyledi. Süner, "Sarımsak ve limonun tansiyonu düşürmeye ya da yükseltmeye etkisi yoktur. Hipertansiyon tedavisinde sarımsak ve limonun yeri yoktur. Hipertansiyon hastaları sadece ilaçlarını düzenli olarak kullanmalı ve sağlıklı beslenme kuralları içinde bu besinleri tüketmelidir. Hipertansiyon ilaçları bağımlılığa neden olmaz. Hipertansiyon tedavisi süreklilik gerektirir. Halk arasında tansiyon ilaçlarının böbrek ve karaciğeri olumsuz yönde etkilediğine dair yanlış bir inanış vardır. Tam tersine tansiyon ilaçlarının bu organlara olumsuz etkisi yok denecek kadar azdır. Ayrıca böbrek ve birçok organ, yüksek kan basıncı ilaç ile tedavi edilmediğinde çok zarar görebilir.” diye konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.